bildirgec.org

ego hakkında tüm yazılar

dünya’nın en pahalı laptopu

Gamma | 05 March 2007 16:34

Dizüstü bilgisayar (nam-ı diğer laptop) üreticileri en ucuz bilgisayarı üretmek için birbirleriyle yarışırken, bigisayarında dış görünüş ve stile önem verenler için de model üretmede kıyasıya rekabetteler.

Hollandalı Ego firması bu beklenti içinde olan kullanıcılar için şu anda dünyanın en pahalı modeli olan dizüstü bilgisayarı Tulip E-Go Diamond adıyla satışa sundu. Ürünün fiyatı tamı tamına 283.000 Euro.

Üzerinde bulunan lale şeklindeki logo 473 tane elmastan oluşturulmuş. Cihaz, dayanıklı paladyum kaplanmış beyaz altın işlemelere sahip. Ve bu elmasların toplam ağırlığı ise 80 karat.

Egonuzu Test etmeye ne dersiniz?

erususre | 30 January 2007 10:36

İnternet üzerinde ne kadar popüler olduğunuzu
ölçmeye yarayan bir sistem.İsminizi (nick name) ve merak ettiğiniz sitenin adını yazıp taramaya başlıyorsunuz.
Google arama motoru üzerinden EgoSurf yaparak popülaritenizi ortaya koyuyor.
Fotoğraftaki sonuc benim pilli.com üzerindeki taramamın sonucu ortaya çıkan sonuç.Sizlerinkini bilmediğimden
dolayı yorum yapamayacağım.
Test edin bakalım egonuzu tatmin edecek mi?

Hiç kimse seni benim kadar sevemez!

darjeeling | 29 January 2007 10:08

Yanılıyorsun çocuk!Hiçkimse seni benim kadar sevemez, hiç kimse sana bu kadar değer de vermiyor!Hiç bir arkadaşın senin en kötü(!) olayında yanında benim kadar olmadı,bulunmadı.Ve sen bunu anlamamakta inat ediyorsun.Arkadaşlarının dediklerini fazla önemsiyor, erkeklik egolarına yenik düşüyor,beni kırıyor,onlara değer üzerine değer katıyorsun.Yanlış yapıyorsun.Benden başka kimsenin senin için uykusuz kalmayacağını anlamıyorsun.Senin etrafında pervane olan bir ben varım ve sen bunu görmek istemiyorsun çünkü görürsen benim davrandığım gibi davranma zorunluluğu içinde hissedeceksin kendini ve bu seni gerecek,boğacak.

Yeniden Lale Devri

zabun | 21 June 2006 15:30

Lale Türk kültüründe önemli bir yer taşır. Asyadan Türklerle birlikte Anadoluya getirildiği düşünülmektedir. Selçuklu devleti dönemindeki eserler üzerinde lale motiflerine rastlanmaktadır. Lale soğanlarının Osmanlı döneminde Avrupaya götürülüp çoğaltılması ve günümüzde Hollanda’nın önemli bir ihracat kalemi haline gelmesi ise daha uzun bir mevzu. Hollanda’nın bir simgesi haline gelen lale, kültürleriyle içiçe geçmiştir. Bir Hollanda bilgisayar üreticisi de 1979 yılında (lale kültürünün bir yansıması) marka olarak Tulip (lale) ismini seçti. Tulip geliştirdiği ilginç tasarımlarla beğeni toplamış bir marka. Resmini gördüğünüz ürün, bayanların dikkatini cezbedecek çok hoş tasarlanmış bir dizüstü bilgisayar. Üzerindeki kapaklar değiştirilebiliyor. Böylece kıyafetinize-kişiliğinize göre dizüstünün görselliğini yeniden tanımlıyabiliyorsunuz. Kapaklar deri, kumaş, ahşap, plastik gibi farklı dokuda olabiliyor. Diğer detaylar ise şöyle:

Çemberler ve İç Sıkıntıları

zee | 14 April 2006 01:04

Bazen şartlar öyle bir hale gelir ki, yalnız kalmanız ve kendinizle ilgili şeyleri düşünmeniz kaçınılmaz olur.

Hemen ardından kendinizi bencillikle suçlamanız gelir. Muhtemelen daha evvelde başkalarında gördüğünüz size göre bir kaç saklanması gereken şeyin sizi sinir ettiğini farketmişsinizdir. Bu şeyin aslında size var olduğunu gördüğünüzde siniriniz geçer ama bir müddet sonra bu seferde kendinize kızmaya başlarsınız.

Tabi bu kadar birbirine bağlı düşünceler üretmek için piskolojik bir sıkıntınız olmalı ya da olduğuna inanmanız gerekmelidir. Eğer piskolojik bir sıkıntınız olmadığını bilip, olduğuna dair inançlar beslemeden edemiyorsanız yine muhtemelen sıkıntınız kendinizle ilgili ama sizi deli etmeye yetmeyen bir sıkıntıdır. Akıllı halinizle size daha çok eziyet edebileceği için deli olmak istersiniz.

aşk duygusu şeytanın aracıymış

aftermath | 30 July 2005 15:21

pahalı prodüksiyona sahip film gibi rüyalar görüyorum bazen. dün de bir tane gördüm. bir sahnede 3 kişiyiz, biri ben. çok ateşli bir tartışma geçiyor aramızda. melinda and melinda‘nın sofra sohbetlerinin ateşlisi. bir anda bağırıyorum:

– hiç bir insan farkedemedi dünyada; aşkı şeytan yarattı insanlar günah işlesin diye, herkes tanrı yarattı aldatmacasına düşüyor. tanrı, insan her aşık olduğunda gözyaşı döküyor aslında!

tüm suratlar bana döndü o an. sonra herkes hak verdi ve tartışma bitti. uyanana kadar kendimi kutladım bu tespitten ötürü.

kadınlar başka bişey

kocabipi | 14 October 2002 22:28

kısa ve öz olsun , cok insan tanıdım, cok kadın tanıdım bi sonuca vardım; kadınlar tamamiyle ego tatminiyle yaşıyolar.sevdiği için değil sevildiğini bilmek için birlikte oluyor,ilgi için ölüyolar,peşlerindeki onlarca adama senden hoşlanıyorum mesajını bu yüzden sallıyolar(el altından yapıyolar,cilve diyelim),sırf egolarını tatmin için en yakın kız arkadaşının erkek arkadaşına kuyruk sallayıp,erkek ilgi gösterince inkar ediyolar(bunu en yakın kızarkadasından daha ‘iyi’ oldugunu kendine ispatlamak için yapıyor) kesinlikle aldatırlar yeter ki biri ayaklarını yerden kessin,kadınların sevgisine,saygısına,mantığına inanmıyorum,ilgi için yaşıyolar,dünya kendi etraflarnda dönüyo sanıyolar.birçoğu göründüğünden cok daha basit.işin kötüsü bu basitlik müthiş şeytani bir zekayla saklanıyor(mantık deil,çakallık bi yetenektir) ve hiçbirzaman ne düşündüklerini ne istediklerini neye bozulduklarını anlayamassın (ilişkiler).dikkat etmişsinizdir kadınlar ulaşamadıkları erkeklere aşık olurlar ama herzaman onlara ilgi ve şefkat gösterenlerle birlikte olurlar.konu, güzel kızlar ise bütün yukarıda yazanlar 10 üzeri 25 ile çarpılıyor,bunun nedeni de toplumda güzel olmanın,yüceltilmenin insan kişiligine etkisi olsa gerek.çirkin kızlar genelde daha dolu daha iyi muhabbetli oluyor,onlar da aşk arayışında olup tam arkadaşlık dostluga (erkek gibi,delikanlı dostluk) dönüşürken bi olta atıp adamı kendinden sogutuyor.delikanlı kızlar istiyorum,özü sözü bir,kendini begendirme yarışından sıyrılmış.mümkün deil heralde.kısa olsun dedim olmadı canım saolsun. (herşeye ragmen kadınları cok seviyorum,ne olursa olsun sevgilinin kucaında uyumak gibisi yok,tanrının special edition yaratıkları bunlar,spor araba gibi, bakması,kullanması güzel,ama idaresi zor)

Eski Sevgilimin Boynuzları 2
EGO EGO, Al bana bir LEGO

f205 | 30 September 2002 13:55

Eski Sevgilimin Boynuzları yazısından etkilenerek hazırlanmıştır

———-

Karı milleti, erkek milleti,

Ayırma birbirinden bu mereti,

Gidenin arkasından dönüp bakma geri,

Gidenin arkasından dönüp gitme beri.

Seversin birini gözlerin kapalı,

Çamurlu yollarına serersin beyaz halı,

Geçmişte kalır senin papatya falı,

Onunla ayrı tadarsın şeftaliyi, balı.

Gün gelir anlamını yitirir şiirler,

Gece gelir yatarsın kafanda düşünceler,

Bir an gelir aklına gelir yaptığın şeyler,

O gelir başına, çok konuşur az dinler.

Nezle bana ne dedi?

knemo | 08 July 2002 23:04

Nezzle, neşeli bir hastalık gibi gözükür: hapşırırsın, tıksırırsın, burnundan sular akar. binbir türlü şekle girersin. Öldürmediği için kimse ciddiye almaz. En fazla 3 kere çok yaşa der en sadık seyircin. Eve gelirsin: Bitkin düşmüşsündür yatağa . . Canın hiçbirşey istemez. Sigara bile içemezsin. o can ki seni fırıldak gibi döndürürdü yeri geldiğinde . Nefsin ya da benlik ya da ego her neyse zayıflamıştır işte: Bir kez daha ölüme yaklaşmışsındır.

Yalnız kalmışsındır. Yalnızlığın en gerçek şekliyle hissettiğin hastalık zamanını yaşarsın. Bu dünyada insanlar belki de bunu için evleniyor , çocuk sahibi oluyor diye düşünürsün : kötü zamanlarda bağladığı biri olsun yanında diye (ama onun da garantisi yok!) Çıplak kalmış gibi utanırsın yalnızlığından: Daha güçlü olman gerektiğini hatırlatır bu sana. İnsanlara ihtiyacın olmadığını telkin edersin: Hiçbir insana muhtaç olmayayım. Herkesin değeri siliniverir, hayattayken oynaştığın “bizim arkadaşlar” birer birer silinir işte: Hastasındır. Bir ses olsun! o sesi sen yarat: Şarkı söyle, dilek tut, yaprakların sesini dinle. Hayır, hayır, iyileşinceye kadar sadece hastayım ben. Sonra yine oynamaya devam edeceğim nasıl olsa: Yine hapşırırım, bir hapşırık daha: Burnum akar, mendil tutarım…Çok yaşa!