bildirgec.org

düşünce hakkında tüm yazılar

Emil Michel Cioran

Siradanbiri | 15 May 2008 11:46

1911 ile 1995 yılları arasında yaşamış rumen yazar. Düşüncenin iklimlerinde dolaşmış bir yazın ve düşün insanı olan Cioran, ilk kitabını 1934 yılında ”Ümitsizliğin Doruklarında ” adı ile yayınlamıştır. Adından da anlaşılacağı gibi kitap Cioran ve düşünceleri hakkında pek çok ipucu vermektedir. Düsturu “Hiçbir şeyi keşfetmedim. Ben sadece kendi hislerimin sekreteri olmaya devam ettim” olan yazar, derinliği ve hayata bakışıyla her zaman dikkat çekmiştir. Yazarın dilimize çevrilmiş kitaplarını metis veya gendaş etiketleriyle bulmak mümkündür.

ELEŞTİRİ-YERGİ-SÖVGÜ

teacher07 | 22 April 2008 12:15

Toplum olarak eleştiriye hiç gelemiyoruz.Hele öz eleştiri hiç yok… Yanlışı görmeden; yanlışı yaşamadan ; doğruyu bulmak, doğruyu yaşamak mümkün mü acaba? Ya da en azından ortak paydalar bulamaz mıyız eleştiri konusunda?Karşıt düşünceleri savunanlar birbirlerine katlanmak durumunda değil midir? Tartışmayı bir kavga haline dönüştürmek, katlanamamaktır. Güç ve kötü durumlara katlanamamak kavgayı getirir.Eleştiri; övgü ve yergi içerir. Hoşa giden durum, söz veye yazı övülür, doğruluğu gösterirlir.
Yergi, beğenilmeyen düşünce , söz ve yazı ya da bir durum nedenleriyle ortaya koyabilme olmalıdır.Eleştiri, tartışma, övgü ve yergi; seviyeli ve uygun şekil ve ortamlarda olursa bir yere götürür. Yoksa sonuç kavga, kötülük ve sövgüye varır.Hafif üyesi olarak, büyük üzüntü içindeyim. Yazı yorumlarında yakışıksız sözler Hafif’e yakışmıyor. Bir öz eleştiri olarak kabul edin yazımı. Hele hele sövgüler ve kabadayılanmalar … Hiç yakışmıyor. Sevgi ve saygı ne zaman gerekecek…Merak ediyorum… Niyet ne acaba?

müziksiz yaşam mümkün mü?

lovesredcloud | 17 March 2008 16:15

Bu ayki bant dergisinin sayfalarını karıştırırken hayatımızın müzikleri başlığıyla ilgi çekmeye çalışan, albüm tanıtımlarının yer aldığı bir yazıyla karşılaştım. Hızla giriş yazısını okudum. Çünkü heycanlandırmıştı beni başlık. Hayır, müzisyen değildim. Müzik eğitimi almayı aklımın bir ucundan asla ve asla geçirmemiştim. Bir dergiye yazı hazırlamam gerekseydi ya da mesela bir ödev yahut tez konusu olarak üzerime itilseydi böylesi bir başlık, neler yazardım, kimlere vurgu yapardım, diyerek irkildim. Büyük cümleler kurmayı sever ya insan. İster ki çoğu zaman söylediği en noktasını yakalasın. En iyi, en doğru, en mantıklı, en samimi, en…en.
Müziksiz bir hayatı nasıl kabul edebilirdik. Zor olmaz mıydı. Yahut müziksiz bir hayat olabilir miydi ki?
Geçtiğimiz senelerde yayınlanan babil adlı filmdeki Japon sağır genç kız karakteri geldi aklıma bu sorular ardından. Genç kız ve arkadaşları, gittikleri tekno müzikler çalan bar ve gençlerin kendilerinden geçerek dans ettikleri sahne. Hiç tereddütsüzdü dans anları kız karakterin. Diğer yandan, olayı daha iyi pekiştirelim diye filmdeki sesler susturulmuş koca bir sessizlik hakim olmuştu sinema salonuna. O ani sessizlik irkiltmiş düşündürtmüştü bazılarımızı.
Müzik olmasa da insanın iç sesinin varlığını fark ettirtiyordu o sessizlik.
Evet, herkesin yeteneği başka noktalarda başka alanlarda. Bu iç sesi dönüştürebilen insanlar müzisyenler. Bu içler ses bazen öylesi dolu dolu öylesi cıvıl cıvıl ve renkli oluyorlar ki. Bazense hüzünlü ve melankolik.
Ve bir gün yaratıcısından çıkıp öylesi geliveriyor ve hayatımızı kuşatıyorlar işte. Hani o olmazsa hayat artık eskisi kadar kolay akmayacakmış, artık hiç birşey eski gibi olmayacakmış gibi. Anılarımız oluyorlar, anılarımıza yerleşiyorlar, anılarımızı hatırlatıyorlar.

soyun da görelim

| 28 February 2008 20:32

Hastalığımız var, doktora gittik.
Ya da, genel bir sağlık kontrolünden geçeceğiz.
Ya da, orduya katılmak için muayeneden geçeceğiz.

Böyle durumlarda alışık olmadığımız bir durumla karşılaşırız.
Karşı koyamayacağımız bir direktif.
Türkçesiyle yönerge…

“Soyun!”

O ana elbisemizle gizlediğimiz,
vücudumuzun en mahrem yerlerini göstermek zorundayız.
Doğal olarak utanırız, sıkılırız.
Utanmak insan olmanın bir emaresi.
İşareti…

***

Bedenimizin mahrem yerleri olduğu kadar,
ruhumuzun da mahrem yerleri vardır.
Duygularımızın,
düşüncelerimizin,
hislerimizin,
bakış açımızın,
isteklerimizin,
beğenilerimizin,
nefretimizin…

düşüncelerinizle oyun oynayın!

Sahin Sozer | 26 February 2008 11:26

Emotiv Systems firması tarafından düşüncelerinizle kontrol edebileceğiniz yeni bir oyun konsolu geliştirildi.motor kaskına benzeyen bu yeni alet oyun dünyasında yeni bir sayfa açacak gibi görünüyor.Kaskta hareketleri ve duyguları anlamak için 16 sensor ve dengeyi anlamak için bir sarkaç bulunuyor.mutluluk, sevinç, üzüntü, sinir gibi 30 dan fazla duyguyu anlayabilen sistemin 300$ dan daha düşük bir fiyatla satışa sunulacağı açıklandı.Detaylı bilgi için buraya ürünün açıklamalı videosu için ise buraya bakabilirsiniz.

Burun buruna..

pillibebekkuyuda | 10 February 2008 15:58

Beş kız arkadaşımdan oluşan toplulukta eğlenceye hakkını vermiş eve dönerken, içkinin tesiriyle uyumuş beş çift göz arasından, ön cama yaslanan maskeli hırsızın yüzüne bakan, tek gözdüm..

Muhtemelen başka arkadaşları da gelebilirdi sonradan..Kuytu otoparkın içine gizlenmiş, gecenin en karanlık saatinde bekleyen bu adam, azılı bir katil de olabilirdi..

Çığlık atıp kaçırabilirdim ama kaçar mıydı, arkadaşlarımı uyandırabilirdim ama hepsi sarhoştu, ben hariç..

Evet, tam kaportaya dayanmış, ön camıma yapışmıştı adeta..Hain bir çift göz, çalma ve yaralama potansiyeli çok büyüktü, bunu her daim hissetmişimdir..Her konuda rakibimin zarar verebilme potansiyelini iyi hesab ederim.. ..Gözlerini kırpmadan bakıyordu, gözlerime..Zaman, nasıl hareket edeceğime karar verip, derhal uygulamaya geçme, zamanıydı..

Gerçek Nedir ?

omerserdar[pilli_silinen_hesap] | 09 February 2008 01:52

Gercek Nedir ? Hiç düşündünüz mü?
Gercek Nedir ? Hiç düşündünüz mü?

İnsanlığın başlangıcından bu yana sorulan ve henüz cevaplanamamış yegane soru: Gerçek nedir ?

Hepimizin zaman zaman kendimize sorduğumuz ve hemen arkasından hissettiğimiz ekşimsi tattan sonra cevabını bile düşünmeden günlük yaşantımıza devam etdiğimiz acayip soru.

Eski efsanelerde kahramanımız, büyük bir hazine için yollara düşer. Başından geçen nice badirelerden sonra hazineye ulaşır. Fakat bu hazine artık ona eskisi kadar çekici gelmez ve kendi içindeki gerçek hazinesini bulduğu düşüncesi onun en büyük dayanağı olur.

DAHA DUR

siirimsi | 05 February 2008 07:50

Daha dur!

Güzel günler göreceğiz, güzel günler, güneşli sabahlara uyanacak geçmişin.Işıklı , parlak, aydınlık günlerde bekliyor umudun çocuk gözleri …O sabahlarda dingin, huzurlu, neşeli açılacak kapılar. Bitmedi ki, daha öpemedin gül yüzlü , can bakışlı dostları yüreklerinden…Daha kopmadı çiçek dalından, savrulmadı toprağa, dur daha…Güzel günler bekliyor kucağı sana açık…Ana gibi ,şiir gibi, şefkat gibi o kucak…

Daha dur!

Güzel günler bekliyor seni, özlediğin bir düşte gördüğün, bitmesini hiç istemeyeceğin, sonu hiç gelmeyecek rengarenk umut dolu günler var yarınlarda….Yarınlar var, elbet var…O günlerde