Hastalığımız var, doktora gittik.Ya da, genel bir sağlık kontrolünden geçeceğiz.Ya da, orduya katılmak için muayeneden geçeceğiz.Böyle durumlarda alışık olmadığımız bir durumla karşılaşırız.Karşı koyamayacağımız bir direktif.Türkçesiyle yönerge…”Soyun!”O ana elbisemizle gizlediğimiz,vücudumuzun en mahrem yerlerini göstermek zorundayız.Doğal olarak utanırız, sıkılırız.Utanmak insan olmanın bir emaresi.İşareti…

***

Bedenimizin mahrem yerleri olduğu kadar,ruhumuzun da mahrem yerleri vardır.Duygularımızın,düşüncelerimizin,hislerimizin,bakış açımızın,isteklerimizin,beğenilerimizin,nefretimizin…Onları da gizleriz, vücudumuz gibi.Kimisini, kimine gösteririz.Kimisini hiçkimseye…Belki, sarhoş olursak dökeriz,eteğimizdeki taşları yere.İntihar etmek istediğimizi,aşık olduğumuz insanın ismini,veya bir başka şeyi…
***

Gerçek hayata “gerçek” diyorlar!Peh!Onca gizlenen şey…Yüz gerçek, kimlik gerçek,duygular sahte, konuşmalar yapmacık!Kimi yalan, kimi eksik, kimi palavra…
***

Sanal dünya diyorlar, sanal alem, sanal gerçeklik,dijital alem, vesaire…Sahteymiş herşey, herşey yapaymış, gerçeklikten uzakmış…Peh!İnsanlar burada,vücutları ve kimlikleri gizli olduğu içinsoyunuyorlar, açıp gösteriyorlar…En mahrem duygularını, düşüncelerini, kişiliklerini…Sarhoş gibi, bazen daha cesurca!Öyle ki,gerçek dünyada tanısanız onu…Belki bambaşka biri olarak bileceksiniz.belki bir ömür boyunca bilmeyeceksiniz,bir blog sayfasına yazdığı üç cümleyi.Belki ailesi,sevdikleri,sevgilisi bile bilmiyor…Onun iç dünyasını!
***

Ama yazı…Yazı öyle bir şey ki!Bir büyücünün eline geçebilecek en iyi malzeme!Dikkatli okuyabilirseniz,neler neler çıkar bir yazıdan.Bırak vücudunu dışarıdan görmeyi,hücrelerini, sinirlerini, damarlarını izleyebilirsinruh dünyasının o insanın.
***

Biriyle evleneceksiniz,ya da işe almayı düşünüyorsunuz,ya da,ulusal güvenlikle ilgili bir kurumda çalııyorsunuz.Fişleyeceksiniz, karakter analizi yapacaksınız.O zaman gidin, blog yazılarını okuyun.O, çırılçıplak orada!