bildirgec.org

drama hakkında tüm yazılar

Pan’ın Labirenti

geppetto | 17 April 2008 14:53

Poster El laberinto del Fauno
Poster El laberinto del Fauno

Bir anda kendini, İspanya’da yaşanan iç savaşın ortasında bulan küçük bir kızın, hiç de küçük olmayan hayal gücünün yansımaları ile hayatının acı gerçekleri arasındaki gelgitleri anlatan fantastik bir yapım. Aslında filmi hiç tereddüt etmeden “büyüklere masallar” kategorisine sokmak mümkün. Küçük bir kızın iç dünyasının sonsuzluğunu, çaresizliğin insanı bir cendere gibi kollarının arasına almasını ve savaşın korkunçluğunu aynı zamanda da haklılığını akıcı bir üslupla gözler önüne seren olağandışı bir film. Babası iç savaşta ölen Ofelia, annesiyle beraber yaşamaktadır. Ofelia’nın annesi üniformalarını diktiği bir subay olan Yüzbaşı Vidal ile evlenir ve ondan hamile kalır. Yüzbaşı Vidal, direnişçilere karşı hiç acıması olmayan marazi ruhlu bir subaydır. Aynı zamanda, saplantı derecesinde de bir erkek evlat sahibi olmak istemektedir. Ofelia ve annesini savaşın tam içine, yani yanına aldırır ve olaylar burada ve Ofelia’nın iç dünyasında gelişmeye başlar. Yönetmen koltuğunda Guillermo del Toro bulunuyor. Ofelia rolünde Ivana Baquero yer almakta ve Yüzbaşı Vidal karakterinde de Sergi López rol alıyor.Film aynı zamanda 3 dalda Oscar Ödülü sahibi.

Shawshank Redemption

emsvizyon | 16 April 2008 20:34

Ülkemizde Esaretin Bedeli ismiyle sinemalar ve tvler de gösterilen The Shawshank Redemption, sinema tarihinin bence en iyi yapımı (Matrix hayranı olarak bunu itiraf ediyorum). Yönetmenliğini Frank Darabont‘ın yaptığı 1994’de vizyona giren film bir Stephen King uyarlaması
Baş rolleriniTim Robbins ve Morgan Freeman‘ın paylaştığı bu unutulmaz yapımın konusu ise ( yine henüz bilmeyenler varsa diye = ) şöyle;
karısını öldürmek suçundan shawshank hapisanesine atılan bankacı Andy Dufresne’ın hapis hanede ki yaşamı ve inanılmaz bir kaçış hikayesini anlatıyor…

Top Gun

linet | 16 April 2008 08:23

Top Gun1986 yılında başrollerini Tom Cruise ile Kelly McGillis in paylaştığı benim gençlik yıllarıma damgasını vurmuş filmdir. Top Gun 1986 yılının en çok hasılat yapan filmidir. Bu hasılata filme 3 kez giderek benimde katkım oldu sanırım.

1986 yılı liseye gidiyorum, allahım neden bizim okulda bir Tom yok diye hayıflanıp duruyorum. Çaylar yapılıyor o zamanlar, öyle barlar, clup lar yok yada var ben bilmiyorum. Gündüz gözüyle gidiyoruz bir yere dans müzikleri çalıyor en çok da take my breath away… Kız kıza dans edenler bile var, omuzlarımızda vatkalarımız saçlarımız ya önden dolma yapılmış yada Serpil Çakmaklı gibi kapartılıp mandal tokalarla tutturulmuş. Ama ben Kelly gibi saçlarım olsun istiyorum dümdüz saçlarım var oysa ki gidip perma yaptırıyorum, allahım sonuç felaket bir kuzucuk oluveriyorum kıvır kıvır.

120

sesiber | 15 April 2008 12:30

1. dünya savaşı başlayalı henüz birkaç ay olmuştur. 1915 yılının Ocak ayı, Van ve kara kış. Taşnak çeteleri halkı rahatsız etmektedir. Tüfek kullanabilecek tüm erkeklerimiz Ruslarla çarpışırken sınır birliklerimizin cephanesi tükenmiştir. Çare aranmaktadır. Askere cephane göndermek gerekmektedir. Yaşları henüz 12 ve 17 arasında değişen Vanlı çocuklar bu göreve gönüllü olurlar. 120 küçük kahraman cephaneyi küçük bedenlerine yüklerler ve yoğun kış şartlarında, dağlarda gece gündüz ilerlerler. Film bu 10 isimsiz kahramanın olağanüstü yürekliğini ve kendilerinden beklenmeyen büyüklüklerini anlatıyor.

KING OF CALIFORNIA

linet | 15 April 2008 09:01

Yönetmenliğini Mike Cahill’in yaptığı filmin çok sıcak bir hikayesi var… Bir süre akıl hastanesinde yatan Charlie hastaneden çıkar ve kızı Miranda’nın yanına yerleşir. Hastaneden çıkar çıkmaz yüzerek gelen Çinlilerden bahseder ve hala hasta olduğunu düşündürür. Charlie’nin bir definenin peşinde olması ve Miranda’yı buna inandırması ile hikaye devam eder. Bir yanınız define hikayesine inanmak isterken, bir yanınız hala bu adam akıl hastası, kızı da sürüklüyor bu girdaba diyor. Miranda da aynı durumda; bazen babasının hikayesine öyle bir kaptırıyor ki kendini, bazen ise her şey anlamsız geliyor. Tıpkı hayat gibi; bir yandan mucizelere inanmamız, bir yanda da aslında mucizenin olmadığını dehşet içinde farketmemiz gibi.

Film bazen durağan bir tempoda ilerliyor, çok sürprizli biten bir sona sahip.
Ayrıca Michael Douglas’ı hiç böyle görmediniz, “Temel İçgüdü” filmindeki hali ile tamamen zıt bir karakter… Rolünün hakkını her zamanki gibi veriyor..

Ben sevdim…

Pardon

toz66 | 13 April 2008 20:16

Pardon
Pardon

Nasıl bir ülkede yaşadığınızı hiç düşündünüz mü? Küçük bir yanlış anlaşılma yüzünden ne kadar süre hapishanede kalırsınız acaba? Aslında Türkiye’de küçük bir yanlış anlaşılmanın nelere yol açacağını mizahi dille işleyen Pardon, komedi filmlerinde görmeye alışık olduğumuz büyük oyuncu Ferhan Şensoy’un da kaleminden çıkınca tadından yenilmez bir hal almış diyebilirim. Ferhan Şensoy filmde dramayı ve komediyi gerçekten çok güzel harmanlamış. Film, Amerikan filmlerinin aksine bir suçsuzluk olayını işliyor. Ferhan Şensoy’a inanılmaz performansıyla eşlik eden kişi ise Sürmeli olarak da hatırlayacağımız Rasim Öztekin… Filmde Ferhan Şensoy’un arkadaşı rolünü oynuyor ve esprileriyle kırıp geçiyor.

Filmografi
Tür : Dram / Komedi
Gösterim Tarihi : 4 Mart 2005
Yönetmen : Mert Baykal
Senaryo : Ferhan Şensoy
Görüntü Yönetmeni : Ulaş Zeybek
Müzik : Alen Konakoğlu

‘Bir Rüya İçin Ağıt’ ve ‘Katarsis’

absynthe | 12 April 2008 23:37

Katarsis –Aristoteles’in Poetika’sında geçtiği gibi- kısaca trajediyi izlerken bizde uyanan acıma ve korku duygusudur. Kendimizi kahramanın yerine koyar, o anlığına da olsa o acıyı yaşarız kahramanla beraber. Bu bizde kahramanın yaptığı hatayı yapmama hissi uyandırır- ki Aristo’ya göre tiyatronun amacı budur; toplumu şekillendirmek, Katarsis vasıtasıyla yapılmaması gerekenleri yapmamalarını sağlamak. Daha iyi bir toplum yolunda trajedinin büyük önemi vardır.

No Country For Old Men – Yaşlılara Yer Yok

toz66 | 12 April 2008 17:37

yaşlılara yer yok
yaşlılara yer yok

Kendi başına sakin bir hayat süren ve antilop avcısı olan Moss, bir gün avlanırken eroin kaçakcılığından arta kalmış cesetler, kilolarca eroin ve bir çanta parayla karşılaşır. Eroin ve paraları alan Moss, bunlarla beraber başına çok büyük bir de bela almıştır. Paraları geri almak üzere peşine düşen Chigruh elinde bir oksijen tüpüyle insanların beynini dağıtmaktadır. Bir çanta para Moss’un hayatını tamamen değiştirecektir…

Son zamanların en başarılı senarist ve yönetmenlerinden olan Coen Kardeşler, yalnızca anne karnını ya da aynı odayı değil yönetmenlik koltuğunu da paylaşıyorlar. Filmlerin çoğunda Joel yönetmen, Ethan ise senarist olarak görünmektedir. Son çektikleri No Country For Old Men filmi ile de Oscar’ı 4 dalda kucakladılar. En iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek yardımcı oyuncu ve en iyi uyarlama dallarında No Country For Old Men başarılı oldu.

The Bucket List – 2007

myilmazx | 11 April 2008 19:49

Kanser illeti iki farklı yaşamı bir araya getirir. Milyoner bir adam ve bir otomobil tamircisi. Farklı dünyaların insanları olsalar bile hayatların son 6 ayını bir arada geçirmeye ve yapacaklarını bir listeye yazmaya karar verir bu iki yaşlı adam ve maceraya atılırlar kendi çaplarında… Morgan Freeman ve Jack Nicholson ‘un başrollerini paylaştığı gerçekten etkileyici bir film. İzlerken farklı duygulara kapılıp yapmak isteyip yapadığınız şeyleri yapmak için kendinizde bir enerji bulabilirsiniz bu iki yaşlı adamın yaptıklarını görünce.

Bucket List genel bilgi :
Tür : Dram / Komedi / Macera
Yönetmen : Rob Reiner
Senaryo : Justin Zackham
Görüntü Yönetmeni : John Schwartzman
Müzik : Marc Shaiman

Fragman:

Korkuyorum Anne

merhum | 10 April 2008 21:13

İnsan nedir ki…
“Korkuyorum Anne”, bunu merak ediyor.

Korkuyorum Anne“, Reha Erdem’in “Kaç Para Kaç” ve “A Ay”dan sonraki üçüncü filmi. Çeşitli festivallerde aldığı aldığı bolca ödülü bir kenara bırakırsak bu film öncekilerden ayrılıyor. Daha iyi demeye dilim varmıyor… Nefis senaryosu, görüntüleri ve oyuncuları ile müthiş bir film.

Filmin derdi, web sitesinden anlaşılabileceği gibi, “insan nedir ki” sorusuna verilebilecek cevapları araştırmak. İnsan! Zaaflarıyla, egosuyla, organizmasıyla…