Katarsis –Aristoteles’in Poetika’sında geçtiği gibi- kısaca trajediyi izlerken bizde uyanan acıma ve korku duygusudur. Kendimizi kahramanın yerine koyar, o anlığına da olsa o acıyı yaşarız kahramanla beraber. Bu bizde kahramanın yaptığı hatayı yapmama hissi uyandırır- ki Aristo’ya göre tiyatronun amacı budur; toplumu şekillendirmek, Katarsis vasıtasıyla yapılmaması gerekenleri yapmamalarını sağlamak. Daha iyi bir toplum yolunda trajedinin büyük önemi vardır.Bir Rüya için Ağıt(Requiem for a Dream, 2000) filmindeki kırmızı buzdolabını hatırlıyor musunuz? Benim aklımda kalan, buzdolabının ilerleyişi sahnesi ve bu sahne gözümün önüne gelince, irkiliyorum; olduğum yerde hopluyorum ister istemez. Bir de Harry’nin hasta koluna iğne yapma sahnesi, ya da annenin diş takırdaması. Buna benzer onlarca sahne… Sahnelerde arkada çalan kasvetli müzik… Hatırlayınca bile tüyleriniz diken diken oldu mu? İşte bu Katarsis. Filmin yönetmeni Darren Aronofsky görüntüyü ve sesi öyle güzel harmanlamış ki, Aristoteles belki Katarsis ile bu kadar güçlü duyguların doğrulabileceğini tahmin etmemiştir bile.