bildirgec.org

dost hakkında tüm yazılar

Asaletin Simgesi Atlar..

Dejavuu88 | 21 March 2008 12:55

Asaletin, özgürlüğün, dostluğun, sadakatin simgesi..
Asaletin, özgürlüğün, dostluğun, sadakatin simgesi..

Yazıma ilham veren dosta teşekkürler…

Hepimizin çocukluğundan kalma replikler, imgeler vardır hafızalarımızın bir köşesinde. En zayıf anlarda kanayan düşler gibi sızıverir bilincimizin kapalı kapılarının altından gözlerimizin arkasına doğru usul usul. Benim aklıma gele gele atlara olan düşkünlüğüm geliyor. Nasıl da sağdan soldan fotoğraflarını toplardım ve et ürünlerine fon ayıramadığımız zamanlarda tavuğu bile yeni yeni tanırkene “baba çiftliğimiz olsun ve atlarla dolu olsun” gibi sözlerle babamın içinde derinlere bir sızı iliştirirdim o zamanlar farkında olmadan. Gün batımına doğru atımla yol aldığımı hayal ederdim, saçlarımı arkaya savurup. Geniş arazilerde çiftliklerde özgürlüğe başkaldırışlarını, hırçınlıklarını tüm asaletleriyle harmanlayıp koşuşlarını seyrederdim hayran hayran. Atların size düşündürdüklerini sıralar mısınız diye sorsam eminim çoğunuzun aklına ilk o büyülü sözcük gelecektir. Özgürlük… İnekler önde atlar arkada diye bir söz söylemişti biri kimdi o, neyse o konu başka karışmasın.

Birisi

PTR | 11 February 2008 16:23

Birini bulmak şart mıdır? O biri devamlı insanın hayatında mı olmalıdır? İnsanın kişisel alana ihtiyacı yok mudur? bunların da hepsi ayrı tartışma konuları.
Senin yalnızlığının zorladığı dünyada bizleri de birliktelikler ve o birlikteliklerin gereklilikleri zorluyor elbette. İnsan büyüdükçe anlıyor ki çocukluğunda edindiği dostların yerini hiçbirşey tutmuyor. Büyükken edindiğin arkadaşların hep başka hesapları var. Oysa çocukken en içten pazarlıklı hesabımız kendimizi o arkadaşımızın evine davet ettirip, annesinin tatlılarından yiyip biraz oyuncakları ile oynamak oluyor.

Uzak şehirlerde tanıdık hayatlar…

arseli33 | 14 January 2008 00:25

Şehirlerce, kilometrelerce uzağımda olan, tanıdık bir hayatın perdelerini aralıyorum sessizce.İnsanlar geçiyor aramızdan, gözyaşlarımızı giydiriyoruz sitemlerimize, yollar hep ayrılığa çıkıyor.Yüreğimizin sancısını yazıyoruz, gecelerce.
Geçmişteki kapanmaz izler, altında hüzün yatan cümlelere dönüştüğünde, uzak şehirlerdeki tanıdık hayatın güçlü sözleriyle süslüyorum yarınlarımı.
Onca hayalkırıklığını bu zamana kadar yüreğinde barındırmış, o güçlü sözlerin sahibi bir ” merhaba” ile tutuyor yüreğimdeki dost elini.
”Kendim” diye ifade edebileceğim ne varsa, içine sığdırmış hepsini.Kendimi görüyorum onda, kendimi buluyorum, kendim oluyorum.
Güveni hissediyorum, paylaştıkça çoğalan mutluluklar hüznün içine bir zehir gibi işliyor.İncitmekten korkar sözcüklerini seziyorum, iyilikle beslenen kalbini görüyorum.
Yolların ötesinden yazıyorum sana, dost!
İyiki varsın ve benim hayatımdasın…

Özel insanlar

linet | 25 December 2007 11:27

Bu akşam bir yılbaşı yemeğine katılacağım, eskiden günler önceden hazırlıklar yapar, içimi bir telaş sarardı… Şimdi herşey öylesine sıradan, öylesine boş ki…Neyse aslında bahsedeceğim bu değildi, size arkadaşlarımdan bahsetmek istiyorum aslında hayatımda iz bırakan, her zaman görüşmesemde en zor zamanımda yardımıma koşacaklarını düşündüğüm benimde onlar için aynı hisleri beslediğim özel insanlardan..

Uzun zamandır kendi kabuğumda yaşıyorum, iş ve ev döngüsünde, yukarıda bahsettiğim ruh durumundan dolayı sadece misafir ağırlıyor, o da gelmek isteyenleri geri çeviremediğimden, birde arada bir sinemaya ve yemeğe çıkıyorum.. Eskiden bir sürü programlar yapan benden eser yok, işte böyle bir ruh haliyle kimseleri arayıp sormuyor ve sessizce köşemde yaşıyorum… Ancak geçenlerde seyrettiğim bir tv dizisinde yaşananlar arkadaşlarımı ve ilişkilerimi sorgulamama yol açtı. Dizide kanser olan kadın kemoterapi görüyordu, bu işlem sırasında yanında bulunan eşi fazlaca duygusallaşıyor ve kadının kendini kötü hissetmesine sebep oluyordu. Bu nedenle kadın arkadaşlarından bu işlemde kendine eşlik etmelerini istedi.. Durdum ve düşündüm, ben kimden böyle birşey isteyebilirim.. Kardeşlerimi elersem eğer, kalabalık bir ailem var arkadaşlarıma sıra gelmez ama olur ya onlar olmasaydı kimden isterdim böyle birşeyi, kim ben istemeden böyle zor bir görevi almak isterdi, yada ben kime koşardım böyle birşey için??

Tony’i hatırladım

belguzaar | 07 December 2007 13:20

Aniden geldi mahallemize. Sanki 40 yıllık buralı gibiydi. Bizimle koşup oynamaya bizi koruyup kollamaya and içmiş gibi yanımızdan ayrılmıyordu. Elimizden gelse gece eve alıp birlikte yatacaktık. Biz mahallenin azgın çocukları son dostumuz Tony’e gönülden bağlanmıştık. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu neredeyse. Taaa ki belediyeciler onu bizden ebediyen alıp götürünceye kadar. İnternette dolaşırken resmini aşağıda verdiğim bu tatlı köpek aynı Tony’mize benziyordu. Mezarı kendi gibi şehirleşmenin kurbanı olmadı. Artık yetişkin olan tüm arkadaşlarım da benim gibi oradan geçerken Tony’i hatırlıyorlar mutlaka. Sevgili Tony seni unutmadım. Rahat uyu.

Tony
Tony

gözyaşı

gayei hayal | 27 November 2007 23:52

GÖZYAŞI

Silmiyorum artık akan gözyaşlarımı,
Niye sileyim ki,dindiriyor acılarımı.

Ne kadar sadık bir dostmuş gözyaşı,
Sensizliği yaşarken anladım bunu.
Zonklayınca insanın şakağı,başı.
Ne sen yetiştin imdadıma ne sabır taşı.
Silmiyorum artık akan gözyaşlarımı,
Sokaklarda,caddelerde ağlıyorum doyasıya.
Sokağa inat,gölgelere inat,kaldırımlara inat,
Görmedi böyle bir yaş,ne Mecnun ne de Ferhat.
Mecnun sevemez Leyla’yı,benim seni sevdiğim kadar,
Ferhat sevemez Şirin’i,benim seni sevdiğim kadar,
Fakat Leyla da,Şirin de sevdi onları senin beni sevmediğin kadar.
Silmiyorum artık akan gözyaşlarımı,
Niye sileyim ki,dindiriyor acılarımı.

Kahverengiye dönüsmüsüzdür çünkü…

| 05 November 2007 09:31

Dogdugumuz zaman yuvarlak ,keskin,saf bir yüzümüz vardir.icimizdeki evren bilincimizin kirmizi atesi yanar durur.Ama yavas yavas ….
bizi
ana babalar yer,
okullar yutar,
sosyal kuruluslar emer,
kötü aliskanliklar kemirir,
yas ise tüketir.
Sindirildigimiz zaman;tipki ineklerdeki gibi alti mideden gectigimiz zaman,pis bir kahverengi tonunda cikariz.

Hatırlanan Arkadaş

badoer1 | 22 October 2007 17:58

Az önce “bize erkek adam derler” adlı şarkıyı dinlerken, söyleyen kişinin Burak Aydos olduğunu hatırladım. Vay beee. Burak benim ilkokul ve orta 2’ye kadar arkadaşımdı. Orta 2’de konservatuarı kazandı ve okuduğu 2 yılı yakarak konservatuara başladı. Nereden nereye. Burak’la o yıllarda çok yakın arkadaştık. Deyim yerindeyse yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Sonra ayrıldık. Kaybettik birbirimizi. Hangimizin o yıllarda ki arkadaşları duruyor ki…
O yılları hatırlayınca içim bir tuhaf oldu. Boğazım düğümlendi. Düşüncelerim buğulu bir rüya gibi geçmeye başladı gözümün önünden. Ve bizde büyümüştük, kirlenmişti dünya. Kaybolmuştu o saf ve temiz arkadaşlıklar.

Sen ve Ben

siirimsi | 17 October 2007 13:17

  • Sen ve Ben

    İKİ ŞİİRDE KALDI

    YAŞAMIŞLIĞIM,

    BİRİ SEN’ DE BİRİKTİ,

    BİRİ BEN’ DE

    YİTİP GİTTİ……

* # Sen uzun günlerde kaldın, uzak yollara yürüdün hep…

Sıcak günlere sakladın sevincini, yeniden doğmuşluğunu

biriktirdin yüreğine…Yüzüne yapıştı mevsimler, inadına

hüzün yaşatmadın içinde.Hiç bir gülümsemek yakışmamıştır

sendeki kadar, güzellik katmamıştır filizlenmiş beşinci