bildirgec.org

dokunmak hakkında tüm yazılar

İÇİMİN EN ”SEN” KÖŞESİ

pillihafif | 24 June 2010 12:20

Acı azalmıyormuş… Acıta acıta canını kabuğu öyle bağlayıveriyormuş. Seni özledikçe, yetim kalan yanımla kabuğuma dokunuyorum. Dokundukça, nemleniyor kirpik uçlarım. Dokundukça, içimin en ”sen” köşesi yanıyor. Dokundukça, gözlerin geliyor aklıma kapkara… Katran karası bir sevdanın ortasında öylece duruyorum,gelip almayacağını, asla bana kalmayacağını artık geç de olsa çok iyi anlıyorum…Tenimi acı tarıyor yokluğunda… Ah bu akşamlar,seni en çok onlar hatırlatıyor.
Rüzgarım dinse,bitse gitmişliğin,yitip bitse sensizliğim.
Ah bu akşamlar…
(…)Şimdi, uzun soluklu bir sen varsın sessizliğimde,sigaram daha çabuk bitiyor nedense,en küfürbaz acılar işleniyor bir bir sicilime…Saçmasapanlığın hüküm sürdüğü bir Ege gecesinde,şerefine içiyorum bilgine..!Sen,uzun ve siyah saçlı kadın! Saçlarının siyahı gözlerine eş! Söylesene ne sebeple bu haldesin? Halimde halinden kalıntılar var bilesin.
Kalp ağrısı oldun,şu umursamaz halin gelip Ney sesli bir ”sen” gecesinde nabzımı bir hissediversin..!

dokunmadan

furkan iren | 29 June 2009 11:19

Yaşadıklarımla yaşamayı istediklerim arasındaki derin çelişkiler.
Bana dokunmadan sevebilmeyi öğretti.
Sevinç yerini hüzüne terkederken.
Sıradanlaşmış yitirilmiş bir yaşantı, uğrunda.
Ansızın Yüzleştiğim korkularıma pişmanlıklarım eklenirken her an.
Iyi hatıralara güzelliklere tutunmaya çabalarken.
Amansız kavgaları vicdanıyla kaybettiğini kabullemeyen ben.
Yokluğunda Dokunmadan sevebilmeyi öğrendim.

Ötelenememiş yalnızlıkların hüznü.
Gözlerimin içine bakan gözlerin gördüğü
Düşlerimde büyüttüğüm, hayallerimle avuttuğum yüreğim
Yokluğunda dokunmadan sevebilmeyi öğrendi.

Dünyanın en büyük ‘multi-touch’ ekranı Eyüp’te

darla singer | 01 February 2008 11:57

Başık herkese “Nassıl yaani?!” dedirtmiş olabilir, farkındayım. Burada görebileceğiniz, Icon dergisinin Şubat sayısında detaylarını okuyabileceğiniz gibi ekran Türklerin elinden çıktı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi VCD ve POV bölümlerinin ortaklaşa hazırladığı yıllık öğrenci işleri sergisi ‘track07’de bulunan eserler, 2 metreye 3 metre büyüklüğünde 4 adet multi-touch ekranda gösteriliyor. Serginin konsepti ise ‘Temas’.

Dokunmak, ellemek, oynamak serbest ve fena halde zevkli! Sergi santralistanbul‘da ve 10 Mart’a kadar açık.

Dokunmamalıyım

plakton | 31 August 2007 17:33

“Menekşelerin yapraklarına elini sürmeyeceksin” demişti “hem yapılmış hem yapma çiçek satan tüccar”. Kimin kime zarar vereceğini anlamamıştım. Zaten doğru söyleyip söylemediğini de bilmiyordum. Bilmem işte, anlamamda yetiştirmekten bitkiyi, çiçeği. Hiçbir zamanda anlamamışım, anlayamamışım. Sadece her zaman sevmesini bilmişim dokunmadan uzaktan.

Bu günde kavga ettim menekşemle. Bu günde açmadı diye. Küskün olduğundan bana, göstermiyor renklerini. Ellerimdeki günahları dokunarak bulaştırmak istemedim aslında ona. Anlaşıldım mı bilmiyorum, ama hala küs işte bana.

AMAN DİKKAT!!!

zeyynep | 13 August 2007 11:43

Aslında Karadeniz’de veya başka herhangi bir denizde kıyılarda sıkça rastlar hatta elimize alır incelerdik.Oysa Ege ve Akdeniz kıyılarında zehirli deniz analarına rastlandığını geçenlerde bir arkadaşımdan duydum.Hatta ayağına sürülmüş ayağı mosmor olmuştu.Eşi de eliyle ovalamış acı daha çok yayılmış,eşinin eline bile aynı acı geçmiş.Ben de araştırdım gerçekten Akdeniz ve Ege denizinde bu zehirli deniz analarına rastlamak mümkünmüş.

Fosforesans özelliğinden dolayı suyun altında hafif bir ışık yayan, 50 metre derinliğe kadar görülebilen ve rengi kırmızımsı sarıdan mora doğru değişebiliyormuş. Ege ve Akdeniz bölgesindeki deniz anaları hiç şakaya gelmezmiş. Ölü olsalar bile dokundukları her cisme zehirini akıtırlarmış.Özellikle ısırdıkları veya dokundukları bölgelerde kaşıntı,şişme,yanma, kızarıklıklar,ateş ve daha sonra yerini acıya bırakmış.Bu nedenle söz konusu deniz anasından uzak durulması gerekiyormuş.Eğer ki böyle bir durumla karşı karşıya kalırsanız yine de aklınızda bulunsun.Temas durumunda acıyan, şişen yere sirke veya limonla yıkanması, yaranın kaşınmaması, silmek için bastırılmaması öneriliyor.

5 duyumuzla atasözleri

cebrailiye | 23 June 2006 08:01

küçük bir deneme yapacağım. ne kadar ilerleyebileceğimi/zi bilmiyorum .
beş duyumuzla ilgili atasözlerini biraraya toplamaya çalışacağım.

görmekle başlıyorum :

aklınla gör, kalbinle işit
sür git dememişler, gör geç demişler
yaşa yaşa, gör temâşa
göz gördü, gönül sevdi
gördüğüne çengel atar
boğaz yediğini istemez de , göz gördüğünü ister
gönül çocuğa benzer, gördüğünü durmayıp ister
gönül mâsumdur, gördüğünü ister
her gördüğünü dost sanıp, gizli sırrını söyleme
gördün deli, savul geri
ay gördünse bayram eyle
insan göre göre, hayvan süre süre (alışır)
geleceği varsa , göreceği de var
gören gözün hakkı vardır
görenedir görene, köre nedir köre ne ?
görgülü kuşlar gördüğünü işler, görmedik kuşlar ne görsün ki ne işler ?
dereyi görmeden paçaları sıvama
görmemiş görmüş, gülmekten güle güle ölmüş
görmemişin oğlu olmuş, çekmiş çükünü koparmış
sağ elinin verdiğini , sol elin görmesin
imece günü bulutlu, görmeyene ne mutlu
görümce, yüzünü görmeyim ölünce
cevizi çift görmeyince taş atılmaz
insanın niyeti olmayınca, gözü olsa da görmez
kör görmez sezer, sağır duymaz uydurur
ay görmüşün yıldıza itibarı yoktur
elifi görse mertek sanır
kaderde varsa görülür
eşek hıyarı görünce anırır
parayı görünce bütün kapılar açılır
takke düştü kel göründü
görünen dağın uzağı olmaz
görünen köy kılavuz istemez
dibi görünmeyen sudan geçme
çirkin bürünür, güzel görünür
göz görür, gönül ister
göz ile kulak iki, ağız tek, çok görüp, çok dinleyip az söylemek gerek