bildirgec.org

doğum hakkında tüm yazılar

seksi rekorlar

taha3045 | 12 January 2010 15:32

Anna Swan adlı 1846-1888 yılları arasında yaşamış İskoçyalı kadın boyuyla posuyla herkesten farklıydı, kadın küçüklüğünden beri sürekli yatak boyu, oda genişliği ile ilgili sorunlar yaşayarak büyümüştü .Dünyanın en uzun vajinasına sahip kadın olarak kayıtlara geçti.

Sundevall
denen fare bir saat içinde yüz kere ilişkiye girebiliyor.

mae west
mae west

1930 lu yılların güzel oyuncusu Mae West sevgilisi Ted ile 15 saat sevişerek bu alanda rekor kırdı.Güzel oyuncu 2. Dünya Savaşı’nda can yeleklerine ilham verdi, ülkemizde de kullanılan askeri can yeleklerine meyvest deniliyor.

lina medina
lina medina

Lina Medina adlı kız anne oldugu zaman 5 yaşındaydı.İki buçuk yaşında adet gören Lina doğumdan sonra 11 ay hastanede kaldı ve oğlu tarafından 10 yaşına kadar ablası zannedildi.Oğlu kırk yaşında ölen Lina ölen oğlu 33 yaşındayken bir daha anne oldu.Bazı kaynaklara göre abisinin tecavüzüne uğrayan küçük kız bugün ülkesinde (Peru) bir köyde fakirlikle mücadele ediyor ve hala hamileliğinin gerçek nedeni bilinemiyor.

Devrilen Çamlar..

pillibebekkuyuda | 23 December 2009 16:44

”Yılbaşı için hediye almalıyım” dedi, ve evden çıktı.
Heryer karla kaplı olduğundan yürümeyi tercih etti.

Biraz ileride, kesilmiş ve karların üzerine bırakılmış, küçük çam ağacını gördü.
Soğuğa aldırmadan onu yerden kaldırdı, diğer ağacın kalın gövdesine yasladı. On metre uzaklaşmadan ağaç rüzgarın etkisiyle tekrar karların üzerine bırakıverdi kendini. Yanına geldi, küçük çam ağacını yeniden kalın ağaç gövdesine yasladı.

kedilerimin günlüğü

admin | 27 November 2009 22:39

Anne, Azna. Kızlarım Anu ve İnana, Oğullarım Devin ve Enki; Allah sağlık versin onlara…

3 şubat 09- bebekler doğdu. Saat 15.00

17 şubat- 14 günlükken bana geldiler. Sürekli uyuyorlardı. Hareketsizdiler, uyumadıklarında da meme emiyorlardı. Anneleri dışında dışarıya ilgi göstermiyorlardı. İzlemiyorlardı. Tek dertleri anneydi. Dokunulmaktan tedirgin oluyorlardı. Anestezi almış gibiydiler.

18-19 günlükler- hareketler hızlandı. Kutuda oyun oynamaya başladılar. Uyumadıkları süre uzadı.

Doğanın Devamını Sağlayan Üretken Güç; Kadın…

Methods | 22 September 2009 12:41

Çatalhöyük
Çatalhöyük

Doğanın Devamını Sağlayan Üretken Güç; Kadın…

Doğanın hiç değişmeyen kanunu bu; başrolde ise ilk çağların doğurgan kadın imajına sahip ana tanrıçaları.

İnsanlar yüzyıllarca onların kutsallığına, yaşam verme gücünü ve bereketine inanarak onları temsil eden semboller çerçevesinde insan doğumu, yaşamın korunması ve devamlılığının sağlanması için varolmalarına izin vererek onlardan medet umdular.

İnsanın doğumunu temel alan konularda doğurgan kadın ve bilhassa rahim ön plana çıkmış ve bu göstergeler belli nesnelerle eşleştirilerek mitolojilerle anlatılagelmiştir. Doğumun temel simgesi olan doğurgan kadın, simgeler dünyasında başrolü oynamış ve tarih sahnesini binlerce yıl terk etmemiş, biyolojik ve anatomik göstergeleri sembolizm dünyasını ana temasını oluşturmuştur.

kendini kadın yerine koy

taha3045 | 05 September 2009 13:47

Kadınlar veya erkekler hakkında sürekli atıp tutan bir toplumuz gerçi bu tüm dünyada var olan birşey, herkes sürekli karşı cins için atıp tutar ama kendini asla onun yerine koyan olmaz. Ben kendi adıma ilk yazımda erkegin kendini kadın yerine koymasını işlemek isterim.

Adet oldugumuzu düşünebiliriz mesela önce, en ufak birşeye moralimiz bozuldugunda esip gürlemeyi, kimsenin üstümüze gelmemesini istemeyi bilen erkekler adet sendromlarını yaşasa kimbilir neler yaparlardı. Bunu ne kadar bilseler de, okusalar,öğrenseler de sanırım asla adet zamanı bir kadının ruhsal gerginligini, stresini anlayamazlar, asla sen bugün belki biraz daha yorgun hissedersin biraz daha anlayışlı olayım demezler, ne kadar duyarlı da olsalar bir kadının çektigi regl sancısına gerektigi kadar yaklaşmazlar.Oysa ki işine, ev ihtiyaçlarına en sancılı zamanlarında, adet depresyonlarına bile devam eden kadınlara nispeten erkekler o tarz bir agrı çekse sanırım birkaç gün rapor alıp evde yatarlar. O yüzden bu dönemdeki kadınlara az daha sabır ve anlayış bence güzel sonuçlar getirir. Hatta en etkili çözüm ayda birkaç gün erkeklerin de eşleriyle birlikte ped kullanarak bu sıcaklarda neler hissetiklerini anlamalarını isterim.

Hamile bir kadın yerine koysa kendini yine anlayamaz çocuk taşımak, onun vücuda getirdigi değişiklikleri bilmek imkansız ancak vücudunda ve ruh saglıgında meydana gelen değişiklere saygı duyup ,onunla birlikte onları yaşamak zor değil. Öyle ya sen seks yaptın çocuk yapma kısmındaki görevin bir sürelik zevkle birlikte bitti. EEyapmın kalan aşaması ne olacak kenara çekilmek olur mu? hatta o bulantıları birebir erkeğin de yaşayıp kadının kıymetini anlaması için mide bulandırıcı ampüller enjekte ettirilmesinin kural haline getirilmesinden yanayım. Karısı kusarken o da geri kalmasın, hatta aynı yere karşılıklı kussunlar daha eglenceli olur. Bir baba adayı günde 5 litre su içsin hatta bunu ona zorla yaptıracak bir görevli olsun ki dakika başı idrara çıkmanın hamileligin bir parçası oldugunu anlasın. Kadın hamileligin ileriki dönemindeki uykusuzlugunda sessizce yatakta dönüp duracagına yanındaki mışıl babayı dürterek: hayatım seninde bu duyguyu tatmanı istedim, bak benimle birlikte sende uyuma çocuk bunu hisseder” türünden cümleler kullanarak ” ulan yok öyle yağma, zıbarıp yatıyorsun ben burada kıvranıyorum ona öyle demezler kalk bakalım” demek isteyebilir.

bugün doğum günüm

taha3045 | 25 August 2009 17:15

Bugün..

Bugün birilerimizin doğumgünü olabilir, birilerimizin yakınlarının ölüm veya evlilik yıldönümü yani kimimiz kutlarken kimimiz ağlayacak. Belki bugün ölecegiz, belki sevdigimiz biri ölecek veya hayatımızın aşkına rastlayacagız.(Tarihte bugün: 25 Ağustos)

Neden bugün çünkü dün dünde kaldı, bugünde dün olacak ama her yenigüne bugün diyecegiz. En sevdiğim şey yaşadıgım her günün geçmişte nelere evsahipligi ettigini öğrenmektir. Mesela biraz sağa sola baktıgımda 81 yıl önce bugün Arnavutluk başkanı Ahmet Zogo’nun kendini kral ilan ettiğini öğrendim.

bir hamilelik dönemi yazısı

nazokiraze | 19 August 2009 09:12

Hamile kalanyada hamileliğe hazırlanan her kadın canının ne isterse yakınları tarafından bulunup getirilecegini, istenebildigi kadar şey istenebilecegini düşünür ve tatlı tatlı heyecanlanır. Sabah bulantılarından, canının çektigi yemeklerden daha fazla olan tiksinilen yemeklerden, her yerde ansızın geliveren hiç zevk vermeyen miskinlik ve uykudan habersiz ben şimdi bunlara gecenin körü mango diye tutturup Çiçek Pasajı’na falan göndereyimde görsünler diye şımarır durur ve erkeklere ulan keşke ben hamile olsaydım dedirtir.(aşerme genellikle limon,turşu,tatlı, erik,karpuz, gibi yiyeceklere olur)

Kızımda aşermek falan yaşamadım ben yaşadıysam da yaşımın küçüklüğü ve kavak yellerimin yüzünden hissetmedim. Ne bulantı ne uyku nede canımın bir şey çektiği görülmemiştir.Ancak oğlumu taşırken yeşil eriği düşünüpte sinsi sinsi gülümsedigim dakikaları bilirim, yemek yerken bir anca bitse de uzanıp eriklere yumulsam diye heyecanlanırdım. Eşim bir gece kalktıgında önümde erik çekirdeğinden bir tepe görünce yemekten fenalaşıp öldüm zannettigini anlatır durur.

Boğazımdaki düğüm…

serasu | 21 April 2009 16:56

Günümüz hastalığı PREEKLAMSİ. Çoğu kadının içinde sakladığı ve bununla başa çıkmaya çalıştığı günümüzün hastalığı. Bu sorun o kadar büyük ki, evlilik sürecinin en zorlu yolu denilebilir. Bugün Seren Serengil den tutun isimsiz nice kadınların kimlikli sorunudur. Düşünsenize bir bebek. Mucize dediğimiz bir bebek. Bebek istemeyen, bebekten korkan, sese tahammülü olmayan nice insanlara bu bir ders aslında. Kader mi yoksa çile mi bilinmez ama takdiri ilahın bir bildiği vardır muhakkak. Sabır sadece denilebilecek tek şey sabır. Doktorların bile diyebileceği bir şey yokken ben ne diyebilirim ki? Şimdi ilk defa deneyeceğim bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.En yakın dostum ve kardeş diyebileceğim kadar yakın bir insan. Şu an yanımda.Bu kadar yakınımda olmasına rağmen aslında bir o kadar da uzağımda.Çünkü kendisi preeklamsi rahatsızlığına sahip. Biliyorum bunu aşıcak ama biraz sabır diyorum ya. Şimdi içinde bulunduğu bu durumu sizinle beraber paylaşıcaz… Bu sorulara en içten yanıtları vereceğine inanıyorum. Arkadaşıma çitlenbik demek istiyorum.
Sayın… ‘’ Hamileliğinizin ilk 6 ayından biraz bahsedebilir misiniz?
……..’’ Hamileliğimdeki ilk 6 ayım, hamile olan bir kadına göre gayet güzel geçiyordu.Ancak şiddetli kansızlık problemim olduğunu biliyordum, bunun için bir yandan da kan tedavisi görüyordum.
Sayın…’’ İlk defa preeklamsi rahatsızlığı olduğunu nasıl anladın?
……..’’ İlk önce ellerimde, ayaklarımda ve de yüzümde bir takım şişlikler olduğunu ailemdeki insanlar dikkat edip bana söylemeye başladılar.İlk hamileliğim olduğu için bu durumun normal olduğunu gebelik hallerinde ortaya çıkabileceğini, panik olunacak bir durum teşkil etmediğini söylüyorlardı .O yüzden tedirginliğim dinmişti. Fakat o hafta misafirlerimin geleceği gün temizlik yapmak için işe koyulduğumda, kendimde bir takım değişiklikler olduğunu fark ettim. Bunlar şiddetli mide bulantısı,halsizlik,kusma, dengesiz yürüme ve de aralıksız ağlama durumu olarak kendisini göstermeye başladı. Panik yapıp annemi aradım ve soluğu hastanede aldık. Yolda bilinç kaybına uğradığım için hastaneye ne şekilde ulaştığımı hatırlamıyorum.

KEÇİ ( CAPRA HİRCUS )

akoni | 13 April 2009 09:58

Koyun ve Keçi ürünleri (et, süt, yün, kıl ve deri) dünyadaki et yaklaşık %10 ve süt %5 tekstil ürünleri %15 küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Ama koyun ve keçi bu rakamların ötesinde bir anlam taşır ve çiftçi Habil ile çoban Kabil’den beri bu iki hayvan Yakındoğu uygarlıklarından doğan bütün halk topluluklarının dini inanç ve törelerinde sık sık karşımıza çıkar.

Yün, kıl ve derilerinden yararlanılması; çayır bitkileriyle beslenmesi, korunmaya muhtaç ufak yapısı; uyum ve dayanıklılığı erken çağlardan beri (yaklaşık 7 000 yıl) evcilleştirilmesini sağlamıştır. Bu hayvanların yün, süt ve etlerinden başka, muhtemelen daha evcilleştirilmediği çağdan beri giyecek yapımında kullanılan, daha sonra müzik aletleri ve parşömen kâğıdı yapımında işe yarayan derilerden faydalanıldı. Gübre olarak değerlendirilen dışkıları, bazı bölgelerde yakacak olarak kullanılmaktadır (tezek); bağırsaklarından keman yayları yapılmakta, kemiklerinden çeşitli aletler, makine yağı, mum imal edilmektedir. Kuzu ve keçi derileri, incelikleri, dayanıklılıkları ve esneklikleri nedeniyle lüks giysi ve ayakkabı yüzleri imalinde aranan derilerdir.