bildirgec.org

deniz hakkında tüm yazılar

DOLOXE AMAXTİT

akoni | 26 July 2007 09:29

Yazın gelmesi ile birlikte hemen hemen herkesi nereye gitsem telaşı alır. Sonuç olarak da her nedense Ege ve Akdeniz tercih edilir genellikle. Size küçük ama şirin bir Karadeniz köyünden bahsetmek istiyorum. Artvin ilinin Hopa ilçesinin Esenkıyı ( Azlağa ) köyü.

Üç tarafı dağlarla çevrili, ormanları ve bitki örtüsü sayesinde yeşilin her tonunu görebileceğiniz deniz ve doğanın birarada bulunduğu ender yerlerden biri. Dağlardaki şelaleri çok uzaklardan farkedebilirsiniz. Yeşillikler arasından bembeyaz akarlar. Köyümün içinden iki tane dere akmaktadır. Bizim evimizde iki derenin ortasında ahşap tek katlı eski bir ev ama anılarım hep yeni. Derede nesli tükenmekte olsa da kırmızı benekli alabalıklar bulunmaktadır.

Kemal’in Yeri’nde dere kenarında organik sebzelerle pişirilmiş Karadeniz yemekleri ve tereyağında kızartılmış alabalıkları yiyebilirsiniz. Karnınızı doyurduktan sonra Cahçe ( Beyaz Ağaç ), Meçeğali Deresi, Kanlı Dere, İsina Dağı gezilip görülebilecek yerlerdir. Eylül ayında ise Dolağala ( Güvercinlik Dağı )’na çıkılır. Dağlarında çakalı, kurdu, ayısı, karacası… Düşünebileceğiniz bütün yaban hayvanları mevcuttur. Akşamları onların ulumalarını çok rahatlıkla duyabilirsiniz. İlkbaharda ateş böcekleri inanılmaz güzellikleri sunar. O bir şölen gibidir. Kantha (Kafkas Engereği)
köyümüzde ve civar köylerde bulunmaktadır. Önceleri Fransızlar ve Almanlar tarafından yakalanmaktaydılar.Ama artık yakalanmaları yasaklanmıştır.

Sahil yolu geçmeden önce kıyımızda kışlamız, medresemiz, okulumuz, camimiz vardı. Şimdi ne okul ne medrese ne de eski camii… Hani göç bahanesi ile hepsi ya kapandı ya da yıkıldı. Sahip çıkılmadı. Sadece eskilerin yerine yeni camii yapıldı. Evimizin önündeki Rum yapımı kambur köprümüzü yıktılar. Oysa o köprü belki de 400 yıllıktı.

Daha sonra yapılan köprü doğa şartlarına 1 yıl dayanamadı. Şimşir ağacı olmazsa olmazlarımızdandır. Ortancalar ve orman gülleri köyüme başka bir güzellik katar.

Eğer yolunuz düşerse sırtında kocaman sepeti ile çay taşıyan yorgun, emektar, bir o kadar da fedakar kadınlarımızı görebilirsiniz. Sahilde Esenkıyı çay bahçemiz vardır. Yaz akşamları köyün sanatçıları yorgun köy halkını ve misafirlerini Karadeniz oyunları eşliğinde günün yorgunluğunu unutturmaktadırlar Bu köy bizim köyümüz.

türkiye’nin ilk sualtı sergisi

asiti kacmis kola | 25 July 2007 13:29

sualtı sergisi
sualtı sergisi

bodrum’un derinlikleri, 3-29 ağutos’ta türkiye’nin en sıradışı sergisine hazırlanıyor. ressam emra demirci 2006-2007 yıllarında hazırlamış olduğu 35 yağlıboya tablosunu ege’nin 10 metre derinliklerinde sergileyecek ve türkiye’nin ilk su altı sergisine imza atmış olacak.
sergiyi gezmek isteyenler için 2 seçenek bulunuyor;
1) tüplü ve serbest dalış
2) deniz kenarından izleme
sergi provasında yaşanan deneyimler için işte link

KEDİ VE TATİL

macro | 24 July 2007 14:28

KEDİ KEYFİ
KEDİ KEYFİ

Son yılların en büyük sıcaklarıyla boğuştuğumuz şu günlerde güneş tüm kavuruculuğuyla tepemizde gezinmeye devam ediyor. İstanbul’da yaşayanlar için durum biraz daha zor. Çünkü boğuşmak zorunda oldukları bir sıcaklık var ama bir de nem var. İkisi birleşince sıcaklık normal değerinin de üzerinde hissediliyor. Peki insanlar bu duruma düşünce tatile çıkar da ya hayvanlar?

Yok öyle hemen “tatile çıkan adam hayvanını yanında götürür “demeyin. Çünkü götürmeyenler annesine , eşine ,dostuna bırakanlar çoğunluktaymış. E peki güneşse aynı güneş , nemse aynı nem hayvan etkilenmiyor mu ? Etkileniyor tabi 🙂 Sonunda dayanamayıp arkadaşlarıyla birlikte tatile çıkan kediler biliyorum ben 🙂

Bedava Elektrik İster miydiniz?

kalamara | 21 July 2007 15:16

Bedava Elektrik İster miydiniz?İstemez miyiz diyeceksiniz.
Şimdi sizi etkileyecek bir fikrim var:( Gerçekleşmesi son derece mümkün olan bir fikir) İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını hepimiz biliriz değil mi?
İşte o boğazlarda denize girildiğinde belirli noktalarda müthiş akıntılar var. Yani su akıntısı çok kuvvetli enerji sağlayabilecek kadar…
Büyük su türbinlerini akıntıya yakın kurduk mu işlem tamam..
Ama bunu büyüklerinde düşünmesi gerekir değil mi!
Düşünün bir kere o enerji ilk yatırım maliyetinden (Su türbinleri ve enerjisi için ayrıntı burada ) sonra bize neredeyse bedavaya mal olacak..
Madalyonun diğer yüzünde ise maddi kazanç var.Ürettiğimiz elektriği tüm Avrupa ülkelerine sattığımızı düşünelim.Dış borçlar 2 yılda ödenir.
Umarım yetkililer böyle bir projeyi düşünüp uygulamaya koyulurlar.Tıpkı şu an AKçakoca sahiline yakın bir noktadan doğalgaz çıkartıldığı gibi(kendi milli gazımız yani )

senin dilin çok uzamış

kopanisti | 20 July 2007 16:22

Geçen hafta Rusya’nın başkenti Moskova’da yapılan en uzun dilli kız yarışmasına jüri üyesi olarak davet edildim. Beni nereden buldular, hangi uzmanlığıma göre jüri üyesi olmama karar verdiler açıkçası hiç sorgulamadım. Neyse gönderdikleri först kılas uçak bileti ile yolculuğumuza başladık. Moskova Şeremetyevo havalanında beni karşılayan hostes ile beraber kalacağım otele gittik. Bundan sonra yaşananlar konumuz dışında olduğu için pek değinmeyeceğim. Dönelim yarışmamıza ve yarışmadan örnek birkaç uzun ve güzel dile.

Yarışmaya dünyanın her yerinden yüzlerce uzun dilli kız katıldı. İlk defa dili bu kadar uzun ancak bir o kadar da güzel kızı birarada görme fırsatım oldu.

Jüri üyeleri arasında tek türk bendim, ayrıca tesadüfe bakın ki tek erkek de bendim. Jüri başkanımız Pamela Endırsın, diğer üyeler Ali Larter, Gisele Bündchen, Natalia Vodiavona, Mariya Şarapova idi.

Yarışmada kızların uzun dillerinin ölçüleri işte böyle mezura yardımıyla alındı ve dijital ortama milimi milimime aktarıldı.

Kızlar uzun dillerini gösterebilmek için hünerlerini sergilemekten de çekinmediler. Yarışmaya katılımın din, dil, ırk, milliyet, iş, güç, sosyal statü, sportif aktivite, eğitim, yabancı dil, tahsil, falan filan, ıvır zıvır hiçbir şartı şurtu kaydı kuyudatı yoktu.

Tek şart hiç kimsenin kızların bu dillerini nerede kullandıklarını bilmemeleri gerekiyordu işte o kadar. Biz de jüri olarak buna dikkat ettik ve buna göre oylama yaptık. kazanan insanlık oldu.