bildirgec.org

çıldırmak üzere hakkında tüm yazılar

uyumak istiyorum

trouble | 23 September 2003 11:37

uyumak ve hiç uyanmamak istiyorum sevgili günlük. hiç uyanmamak.. hiiiçç..

Safak 126 Biter mi ?

redstar | 13 September 2003 14:21

Bitmez tabi anasini sattigimin askerligi.. ehh cuma yemin ettik pazartesiden itibaren onbasi olarak goreve devam.. 30 gun acaip zor gecti 126 nasil bitecek cok merak ediyorum.. cok rahat bi yerdeyim..ankara da.. aranizda yapmamis olan varsa 3 gun bile cekilmez bu rezillik sakin gitmeyin kacin derim..

güz

pinkie | 11 September 2003 02:34

gene sıradan gene içimdekilerle başedemediğim saçmasapan bi gecenin orta yerindeyim. sonbahar geldi ve gazetenin teki depresyon mevsimi diyor biricik günlerime… sanırım hayat eskiden yüzyıllar geçtikçe insan için daha da zor bir hal alırken içinde bulunduğumuz zamanda bunun için yıllar yeterli oluyor. depresyonu sonbaharın hüznüne bağlayan zihniyetin içine sıçayım ben! doğadan uzaklaştıkça ve ona olur olmaz suçlar attıkça ne kadar ömrü kalır insanlığın sahte saltanatının bilemiyorum.. sararan yaprakları sevmeyen üstüne üstlük bir de söven bir toplumda yaşıyor olmak canımı boğuyor.. bir de sanki ilkbaharın kıymetini biliyorlarmış gibi güze ihanet etmiyorlar mı…! çoğu zaman kendimi dışarıda hissediyorum. hatta kendimin bile dışında. ruhum sanki hep dolaşan bir… nefes? . . bilemiyorum.

TRAKYA (KIRKLARELİ_TEKİRDAĞ_EDİRNE)

ragingbull | 10 September 2003 23:53

OLDUM OLASI SEVEMEDİM TRAKYA İNSANIN TABİ (İSTİNALAR HARİÇ) BAKIYORUMDA 8 SENE ADAMLARIN İÇİNDE NASILDA YAŞAMIŞIM HAYRET.. HAYATTA KENDİLERİ BU KADAR ÇOK BEĞENEN BİR KABİLE GÖRMEDİM..(SANKİ HEPSİ PEYGAMBER TORUNLARI DA)HAVALARINDAN GEÇİLMİYORDU.GERÇİ BİR VAKİT NAMAZ KILDILLARI DA YOKTU..İÇKİ İÇMEKTEN ZAMAN BULAMIYORLARDI..BİR DE KIZLARI YOK MU ALLAHIM ÖZENİMTE YARATMIŞTI SANKİ,BİRBİRLERİYLE REKABET İÇİNDEYDİLER.BİR TÜRLÜ USLU DURMUYORLARDI..NEYSE ALLAH BİLDİĞİ GİBİ YAPSIN..

lucky you

Ringa | 10 September 2003 14:08

Bir Eylül sabahı hala hayatta olmak, başımın üzerinde devamlı bir buhar bulutuyla dolaşmak, yaz sıcağının tuzlu nemini su toplamış gibi şişen derimin üzerinden söküp atamamak, hala yaz tatilini düşünmek, tüm olanları; zaten çok kötüydü ve yeni bir yıla başlamak için çok geç kalmıştım. Hayatımın sonuna kadar o sıcaklığın içinde yaşayabilirdim; bütün gece uyuyamadan yatakta dönüp durabilir, bir aşağı bir yukarı devinebilirdim o buhar bulutunun içinde. Her sabah vücudumun üstünde ikinci bir deriyle uyanabilir ve ne kadar fırçalasamda saçlarımın dibinde ki, avuçlarımın içindeki, ensemde ki o bulanık, yapış yapış kirli dokuyu temizleyemeyebilirdim. Ölümün içinden çıkıp gelen o her şeyle yüzleşemeyecek kadar küçüktüm. Bu yağlı sıcaklığa dayanamayacak kadar küçük. Ölümü sıyıran insanlara ne olur biliyor musunuz? Sürekli olarak miğdeleri bulanır. Kimseye dokunamaz olurlar. Tiksinerek, kaskatı, isteksizce devam ederler hayatlarına. Başkalarının soğuk ve nemli dokunuşları içlerini burkar, irkilirler. Kendilerini yağlanmış gibi yapış yapış ve parlak hissederler; şişman, yağlı ve kusurlu pembe bir balon etraflarında şişmeye başlar, şişer, şişer… Balonun içinde oturur ve dizlerini kendilerine çekerler. Ne kadar zayıf ve temiz olsalar da artık umutsuz ve geri dönüşü olmayan bir yol açılmıştır önlerinde. Yemek yiyemezler, kusarlar ve bıkmadan usanmadan temizlerler kendilerini; sabunlar, keseler, tırnaklar, alkol, deterjan, soğuk su ve bir de kan. Kaba derili ölüm katılığının yüzeyine ne kadar derin açılırsa bir yara o kadar çok kan akar, o kadar delinir kaba kir dokusu, kan hiçbir zaman temizlenmeyen derinin üzerine yayılır ve soğuk suyla ne kadar yıkansa da temizlenmeyen o sevimsiz, kaygan tabakayı yumuşatır, dağıtır ve bir kral gibi içinden geçer gider. Kan akıtmak, vücudunu kesmek deliliktir. Ama delilik kendini kesmek değil, kendini keserek içini doldurduğunu düşündüğünüz o boşluğun içindedir. Bir delik değildir bu boşluk, bir tarafınızdan girip diğer tarafınızdan çıkmaz. Çünkü bir delik, ölüm demektir. Boşluğun, düşerek dibe vurabileceğiniz bir sonu vardır. Dibe vurduğunuzda duyamadığınız acıdır, uyuşturulmaktan hissizleşmiş bedeniniz, ne kadar düşseniz, ne kadar hızlı çarpsanız da ölemeyeceğinizi bilmenizdir delilik. Kendi kendinizi kesersiniz, çünkü bunu kendiniz yapmayı, acıyı kendi kendinize yaratmayı seversiniz. Bir şeye sahip olduğunuzu hissedersiniz; kendi acınıza, kendi ölümünüze. Kısa bir süre de olsa durdurmak için onu; tüm hayatınıza hükmeden o tek anı. Ölümü sıyırdığınız ama hala bu kara güneşin yörüngesinin sınırlarında zayıf ve içinde hayat olmayan bir gezegen gibi dönüp durduğunuz sonsuzluğu. O ilk deneyimi tekrar tekrar yaşamanızı olanaklı kılar. Ölümü istediğiniz kadar sıyırabilirsiniz bundan sonra. Çünkü bilirsiniz, o hala yakınlarda bir yerde, etrafınızı saran sıcaklığın içinde saklanır ve saçınızı okşar yavaşça, dudaklarınızı kapatır, sessiz durmanızı söyler. Sizden nefret eder aslında, ve bu nefretle sarmalar bedeninizi, bu sıcaklık asla kurtulmanıza, bir daha düzgün bir şekilde hayata bakmanıza izin vermez. Biliyorum. Çünkü Çağla’nın ölümünün ardından boğucu bir yaz geçti ve hava benim için bir daha soğumadı. Bir daha hiç rüzgar esmedi, hep daha sıcak daha sıcak oldu. Bunun dünyadaki en kötü şey olduğunu düşünüyordum; bu kadar sıcak olmak, canlı canlı yanmak, sinirlerine kadar kavrulmak. Onu o parçalanmış arabanın içinde, başı, açık kapıdan aşağı sarkmış yananrken gördüğümde anlamıştım bu suç ortaklığının asla peşimi bırakmayacağını. Alevler bütün vücudunu sarmalayıp geriye sadece simsiyah yanmış bir kadavra bırakana kadar onu izlemiştim. Etrafında pul pul deri parçalarının alevler içinde uçuştuğu simsiyah ve parlak bir kafa tası, göz boşluklarından sızan dumanların içinde bir ısı bombası. Öylece ters dönmüş, açık kapıdan aşağı sarkmış. Dosdoğru bana bakıyordu, onu kurtarmam için belki. Kurtulmama izin vermeyeceğini söylemek için belki de.

yaşadığımdan emin diğilim

insomniac | 08 September 2003 13:58

daha öncede hafifte yazıyodum ..nick!imi değiştirdim de tanınmıyim diye…gene mi ağlıyosun dicekler diye…

ama gene ağlıyom..bu sefer daha da bağırarak ve daha da gerçek hadiselerden ötürü…

okuldan atıldım 3.senenin sonunda yani daa kesin diğil ama benim hakkımda hiçbi bilgi vermiyo bilgisayar kayıtları…çünkü 3 senedir 1.sınıfı tekrar edip duruyorum…bu sene yeniden sınava girdim resim bölümü okuyim diye te biraz önce baktım sonuçlara kazanamamışım…yani yapabildiğim tek şy buyken bunuda yapamadım..sonra annemle babamla kardeşlerimle kavga ettim ki onların hiçbişeyden haberi bile yok!sevgilim vardı hala yaşıyosa artık umrumda bile diğil..ben hala eskisini düşünüyorum…herkeze çok kötü davranıyorum…aslında çok kötü bi insanım 20 yaşında asılmalıyım ben…hiçbişey olamadım…ne müzik ne resim ne okul …hepsinde battım…açık ve net…kendimden çok uzak cümlelerle yazdım bütün bu sonuçları…ölmek isteği gene arttı..ama korkak biriyim ben…kaçmam lazım…paramda yok…güzel bi karı da diğilimki bunu kullanıyim…hiçbiişe yaramıyom…napıcam…

bilmiyoken…hem de hiç…

Sayısal ve Biz!

tobject | 07 September 2003 03:34

Gecenin bu saati* itibarı ile sayısal lotoda49’u silip* 48 yazaraktan 1trilyon600küsür milyar’ın yarısını garanti bankasının yakında bizi öpeceği bir zamanda kaçıran arkadaşı tokatlamakla meşgulüm sevgili günlük.. her türlü işkence metoduna’da açığım.

Tezeği Avuçla Yedik

llus | 03 September 2003 13:48

Geçen sene tam da şu günlerde taşındığımız evin kontrat süresi bu ay doldu. Korku dolu gözlerle Nurten abla’nın bizi arayıp cüzzi bir rakam söylemesini bekliyorduk. O gün geldi çattı… Mooonsco aradı ve ev sahibimizi olan Nurten abla’nın ona söylediği rakamı bana telaffuz etti. Ey Nurten duy bizi diyerekten kendisini aradım…
-Nurten abla meraba ben Redx.
-ahahahahahah.. hayırdır Redx.
-(ha) ya nurten abla zam yapmışın kiraya ya diyorum ki akşam eve kaçta gelcen?
-aahahah 20.30 gibi gelcem gelmeden evden ara yukarı çıkarsın.
-taaaam.

Olayın şokunu üstümden atmaya çalışıyordum. Nası olcaktı ki?
Oha yaw o kadar zam yapılır mı? Eve birde tadilat yaptık, o kadar boyadık, mineflo şey ettik, çiçek yaptık evi…

ne bu simdi alnımızda keriz mi yazıyor.

runaway-hafif | 29 August 2003 10:38

1 hafta önce telefon konusmamdan sonra (turkcell hazır kart kulanıyorum) sezen aksunun yeni kasetinden 2 parça ismi var melodileri telefonuza indirmek için su parça için xxxx felan kodu su parça için xxx felan kodu 7700 mı ne gonderin diyordu bende bi gazla hadi göndereyim dedim ama 1 hafta olmasına ragmen hala gelecek 4 konturumu sak diye aldılar bugunde turkcellin 4440532 li numarasını aradım sikayetimi soylemek için ama sikayet belirtmek için hiç bi secenek bulamadım. ne yani kontur alacaksınız su gibi ama hizmeti vermiyeceksiniz.4440532 arayınca bi 2 kontur daha gitdi.6 konturun onemi yok ama kerizmiyiz kardesim niye havadan 6 kontur bırakayım dimi ama zaten oto b. kontur cekiyorlar. sonra bende en son cagre sayfalarına giderek mail atdım.ama arkadasımdan su sozler iyiden iyiye sinirlenmeme sebeb oldu.”7585 telefonunu yonlendirmis telefonu actiginda 1 arkadsı not bırakmıs telefonuna mesaj olarak gelmis (2 kontur alıyorlar bırakılan herbir mesaj için) aynı mesajdan 2-3 defa daha gelmis tabi arkadasın konturları gidiyor.sonra oda mail yoluyla sikayetini bildirmis ama cevap 1 ay sonra gelmis konturları geri yuklenmis ama 1 ay sonra biraz ilgisizler gibi sanırım:)”

nefret

fatosela | 28 August 2003 13:37

Aptal insanlardan, ne istediğini bilmeyenlerden, bencil yaratıklardan, bu yaratıklara güvenen beyin özürlülerden, dengesizlerden ve bütün bunların beni bulmasından nefreet ediyorum…