bildirgec.org

cem uzan hakkında tüm yazılar

cem uzan “oto-madarasyonu”

linnux | 04 April 2007 14:14

resme tıkladığınızda, alındığı siteye gidersiniz. Tüm hakları ilgili siteye aittir.


Herşeye (hiçbirşeye) rağmen,
önceki seçimlerde yüzde onluk bir başarı sağlayan Cem Uzan…

Tüm olanlardan sonra uçuk seçim vaatlaeriyle,
kendi kendini madara etmeye karar verdi.

Ne diyelim,
bir taraftan dalga geçilen ajdar TV ekranlarından
düşürülmüyorsa,
yeni seçimlerde yeni bir cemuzan başarısıyla dumura uğrayabiliriz…

Sonra da ver elini cumhurbaşkanlığı!
(Allah korusun!)

Kabus geri döndü!

linnux | 29 January 2007 14:19

genç parti, cem uzan, reklam

Eskiden şöyle düşünürdük:
zengin biri siyasete atıldığında;
“Bu adamın parada-malda gözü olmaz,
onun için iyi idareci olur!”.

Yesinler!
Zenginlikte aşırılığı betimlemek için;
“Karun gibi” deyimini kullanırız.
Aslında “Karun gibi” deyimi, zenginlikle birlikte
kibir ve cimriliği de anlatmaktadır.

İnsan Karun gibi olmuşsa artık gözü doymak bilmez.
Hırs öyle birşey ki,
bütün dünyayı içindekilerle bnirlike versen
yine gözü doymaz.

Düşünceceleri yazmak mı yoksa okunsun diye populer basına çanak tutmak mı mesela Cem Uzan hakkında

sbaskentli | 30 October 2005 23:00

Ne güzel aşk dan , hayattan dostluklardan ve hatta düşmanlıklardan bahsediyoruz bugün Ahmet Altan ın köşesinde anlattığı gibi…

Yani sonuçta kendi düşüncelerimizin arasından sıyrılıp gelen yaşama dair bir şeyleri paylaşıyoruz. Bir şeyler yazarak kendimizce. Kimi zaman okunan yazılarımız oluyor kimi zaman hiç yüzlerine bakılmayanlar. Ama sonuçta hepsi kendimize ait düşünceler hiç kimse tarafından beynimize enjekte edilmemiş tamamen duygularımızın ve yaşam içerisinde biriktirdiklerimizin sonucu olarak dökülüyor klavyeye parmaklarımızın ucundan. Kimseyi suçlamadan yermeden yargısal hükümler vermeden özgürce yaşama dair birşeyleri paylaşıyoruz.

Cem Uzan “Rektör” olsaydı ??!

Concordato | 27 October 2005 12:25

Son zamanlarda yaşanan trajikomik gelişmelerden sonra Cem Uzan düştü aklıma..Ülke tarihinin en ilginç en dolambaçlı dalaverelerini çeviren dahi işadamımız,parti liderimiz,medya patronumuz..Uzunca listeleyebilceceğimiz sıfatlarında tek bir eksik vardı ki,o titr’i alabilmiş olsa belki de yaşadıklarının hiçbirini yaşamak zorunda kalmayacaktı.Ona yan gözle bakmak dahi “Cumhuriyet’i tehlikeye atmak” olabilecekti..Ne havuzunu kapatıp kontor bankasına çevirmesine ne de yıllarını verip topladığı koleksiyonları fason adamlarıyla geri toplamaya çalışmasına gerek kalmayacaktı.Hatta şirketin çaycısını genel müdür göstermeye bile ihtiyaç duymayacaktı..

etnik ayrışma vs. langue

epiphany-hafif | 11 October 2002 16:01

Biz anlaşamıyoruz. Ülkemizin resmi dilinde, aynı kelimeleri kullandığımızı “farzetmemize rağmen”, kullandığımız dil anlaşmamıza yetecek UYUMdan çok uzak. Unutmuşuz. Kendimizi dille ifade edebilme yetisinden yoksun yaşayıp gidiyor ve hatta daha da dibe vuruyoruz(fight club “dibe vurmasını” şimdilik bir kenara koyalım).

Bir ara ilgilenip aphasie kelimesine zaman ayırın. Kendini DiLle ifade edememeyi, hatta bunu “unutmuş” olmanın getirebileceği zararları ve çöküntüyü bir düşünün. Bu sadece bir “language” problemi değil. Dilin yetersizliğiyle ilgili olmaktan öte, bir “langue” sorunu. Dilin özünün kullanım yollarının tıkanıklığı, sınırlandırılmışlığı ve unutulmuşluğuyla ilgili bir amnesia sorunu. Biz yaşadığımız ülkede birbirimizin söylediklerini en basit temel düzeyde olmadığı sürece anlamıyoruz. Anlamıdığımız yerde “bırak, konuşuyo işte saçmasapan” diyoruz. Anladığımız hissetiğimiz kadarını ise ifade etmekten o kadar yoksunuz ki, halkımızın hissi(hissiiii) tezahürleri içler acısı.. Kamyon arkası aşk mesajlarından, kalpli duvar çizimlerine kadar en basite indirgenmiş, basitliğin faydalarından bile nasiplenememiş ifadeler dünyası… Alev Alatlı “Schrödinger’in Kedisi” nde bolca anlattı. Bundan sonra ülkedeki ayrışmanın “çok” korkulduğu gibi etnik değil dilsel olacağından bahsetti. Şurdaki röportajda da sivil toplum örgütlerini, dernekleri ve çeşitli gruplaşmaları örnek vererek açıklıyor.

“Afazik toplum” tartışması orda burda sürüp giderken Cem Uzan’a ateşli tezahüratlarıyla karşılık veren kalabalıkların tahminimizden, algımızdan çok daha büyük ve acıklı bir sorunla karşı karşıya olduklarını düşünmemek elde değil.. Bu tabi ki hergün önümüze gelen basit bir örnek. Siz de azıcık düşününce gündelik hayatımızda yaşadığımız “ifadesiz”/algısız anların farkına varabileceksinizdir.

“De saussure” dilbilimi teoremlerinde dillerin “puan de capitone” sistemiyle ilerlediğini söyler. En basit ifadesiyle her sembol bir diğerine raptiyelenerek anlamlanır ve isimlendirilen objeler dil dünyasında böylece yerini bulur. Yaşadığımız şey ise “sign”, “signifier”, “signified” zincirini tamamen koparmış olmamızın felaketidir.

Durum böyleyken benim karşı kaldırımımdaki manavla anlaşabilmem gittikçe güçleşmiş, ülkeyi yönetenlere taleplerimizi analatabilmeye ve onların “bırak konuşuyo işte” demekten öteye mecali kalmamıştır. Çareyi unutmakta bulup “büyük çözülme”ye doğru hızlı kulaçlar atmakta karar kılmışa benziyoruz.

Bu çözülmenin adını “etnik” koymaya kolaya kaçmak mı sadece?

Karşı görüşler mevcut.. Yukardaki linkten röportaja bir göz atın, bir fikir olsun diyorum bir kez daha..

turkcelim, telsimim, çalındı bilgilerim

biilent-hafif | 28 September 2002 23:37

Bir web sitesine e mail adresiniz verdiğinizde “valla da, billa da spam yapmıcaz!” die güvence veririler ya. İnsanlar küçük sitelere pek güvenmez ama söz konusu herkes tarafından bilinen bir şirket olunca, hiç çekinmeden istenen her şeyi verirler.

Peki büyük şirketler kişisel bilgilerimize gözü gibi bakıyorlar mı??

HAYIR!

Cem Uzan’ın ne tur bir işadamı olduğunu Telsimden (ç)aldığı telefon numaralarını kendi çıkarı için nasıl kullandığını bilmeyen yok.

Peki o bir istisna mı?

HAYIR!

Son zamanlarda “Pamukbank Gerçeği” die bir mail aldınız mı?

Pamukbank’ın BDK’ ya devredilmesini tartışan bu mail, sizlere Karamehmettarafından ulaştırılmıştır. Bu gizemli patronun Pamukbank’da ne dolmalar sardığını bi kenara bırakırsak. Kendi propagandasını yapan bi mailinbenim inboxımda ne işi var? Mail adresimi nereden buldu bu adam?

Dırınınım!! yoksa e-faturacell için verdiğim adresimi mi kullandı? Hem de benim iznim olmadan!!