BUDİZM
Budizm, Buda Sayamuni’nin yaşam felsefesinden türemiş bir öğretidir. Bir prens iken tutkudan vazgeçip evsiz, barksız derviş yaşamını seçmiştir. Çileci, perhizcilikle iç huzur olmadığını görmüş, nefse düşkünlük ile manevi hayat arasında ”Orta Yolu” seçmiştir, ancak bu yaşantı sözcüklerle anlatılamaz. Sözcükler Maya’nın kalıplarıdır. Sözcükler yaşamın içeriğini anlatmaya, görüntünün içeriğini anlatmaya yetmez. Zen bu yüzden Buda’nın yaşamına dair sözleri, yazıları bilmezden gelip söylenmemesi gerektiğini savunur.
Öğretinin kitapları Buda’nın ölümünden sonra yazılıp saygınlık verilmeye çalışılmıştır. Hayat devamlı değişiyor ama kalıpların arkasında süreklilik var. Değişen yaşam görüngülerinin ardında değişmeyen bir şey var. Yaşamda hiç değmeyecekmiş gibi boş kalıplara tutunmaya çalışmak düş kırıklığı yaratır. Zen yaşamdan yakınmaz, onunla bütünleşir. Bu dünyaya da “Güven” aramak boşunadır, yaşamın iyisiyle kötüsüyle yaşanması, insana güven getirir. Yaşamın en temel gerçeği ıstıraptır, doğum ıstırapla olur, ölüm ıstıraptır.
Yaşamda “olanaksız olanı yapmaya” çalıştığımız için acı ve ıstırap getiriyor. Kırgınlığın nedeni gerçeği, olması kaçınılmaz olanın yerine kuruntular, hayaller koymaktan kaynaklanıyor. Eğer yaşamı olduğu gibi kabul edeme gücü kazanabilsek, Hep acaba ne olacak? Diye sonunun beklediğimiz bir Oyun olacaktır. Böylece “Dünyanın Böylesiliği “ile yaşanacaktır. Buda’ya göre evrensel öz varlık, gövdeden diğer gövdeye devam eder. Kişisel ben ona göre gerçek ben değildir, basit hali ile Buda kişisel ben’i yadsır. Doğa hem acımasız ve kavga eden hem de sonsuz uyumu ve devinimi birleşik ve özdeşlik yaşar. Gerçek ikili karşıtlıkların üstündedir.
Buda’nın Nirvana’ya ulaşmak için gösterdiği yol ne perhizcidir ,ne de aşırı Haz’ dan yanadır, orta yoldur. Nirvana’ya ulaşmak için 8 basamak vardır. İlk ikisi düşünce, dördü davranış, son ikisi ise uyanma halidir. 1. Tam görüş 2. tam uyanış 3.doğru sözlülük 4.tam davranış 5. doğru yaşam biçimi 6. Tam çaba, tam uygulama 7.tam bilinç 8.tam uyanma. Dikkatimiz ve zihnimiz öylesine dağınık ki, bu somut gerçeği göremiyoruz. Zihnimiz ayna olmalıdır, her şeyi seçmeden, değerlendirmeden bütünü ile görüp kavramalıdır. Çevremizdeki gerçeğin böylesiliğini görmeliyiz, bunun için dıştaki kadar, içimizdeki gelişimi de nefes alışımızı, ayak adımını hissetmeliyiz.