bildirgec.org

barış hakkında tüm yazılar

Silah; İlk kez Barış’ın Temsilcisi..

sevittopcu | 12 September 2007 14:14

Kamboçya’da 30 yıldan fazla süren ve 1998’de sona eren iç savaş sonrası hükümet ülke çapında 125.000 adet silaha el koyarak yok etti. Bu durumu “barış” ı vurgulamakta fırsat bilen silah uzmanı Neil Wildford ve sanatçı Sasha Constable, Kasım 2003’de “The Peace Art Project Cambodia” (Kamboçya Barış Sanat Projesi) adı altında silahların mobilya ve süs eşyasına çevrildiği bir projeye imza attılar ve bu, silahların en zararsız şekilde kullanıldığı bir proje oldu.. Eserlerin güzelliği elbette göreceli ama önemli olan vurgulanmak istenen nokta; “BARIŞ”.. O projeden çıkan diğer tasarımlar burada ve burada..

Barış Akarsu Anısına…

results | 06 July 2007 02:17

barış
barış

29 Haziran 1979
…Kavurucu haziran sıcaklarında Amasra’da hamilelik hiç de çekilmiyordu.Teras kattaydı evleri, güneş bütün gün tepelerinde bir kat daha ısıtıyordu evi. Kışın da inadına o kadar soğuktu. Artık doğum için son günleri yaklaşmıştı. Heyecanlıydı, bir o kadar da korkuyordu doğumdan. Vereceği acısından değil hani, ya doğumda birşeyler kötü olur da bebeciğinden ayrı kalırsa diye. Gün geldi, bebek doğdu. Erkekti…4 kilo 600 gram koç gibi bir erkek doğurmuştu. Eşi, işinden izin alıp hemen hastaneye koşmuş, annesi ve koç gibi oğlunu görünce gözleri dolmuş, beraber bebeklerine bakıp mutluluk gözyaşları dökmüşlerdi.Adını da BARIŞ koymuşlardı bebeğin . Hep derdi genç adam, savaşların BARIŞCISI olacağım, oğlumun adını da BARIŞ koyacağım diye. Bir sürü hayalleri vardı onunla ilgili, babası oğluyla beraber maçlara gidecek, balık tutmaya çıkıp tutamayınca balıkçıdan balıklarla eve dönecek, annesi oğlundan sevgililerini dinleyecekti…
…Yıllar geçti bebek büyüdü. Sanatçı ruhluydu babası, oğlunu da öyle yetiştirmişti. Başarılı bir öğrenciydi. Her çocuk kadar da yaramaz…İlkokula başladığı ilk gün, arkadaşının iteklemesi sonucu kolunu kırmıştı. Ama bu başarısına engel olmamış, herzaman ailesi için gurur verici başarılara imza atmıştı. İlkokuldayken elinde flütle gezerdi. Aynı zamanda tam bir deniz tutkunuydu. Hayatta vazgeçemediği 2 şey müzik ve deniz olmuştu. Yelken klubüne üyeliğinden sonra müzikle de daha fazla ilgilenmeye başlamıştı. Babası başarmıştı, oğluna da sanat duygusunu aşılamıştı.

Barış’ın asıl müzikle tanismasi Amasra’ya gelen müzisyen abilerinden etkilenerek çalmayi ögrendigi klavye, gitar ve mizikasi ile baslar. Barislarin evinde ise Ruhi Su, Cem Karaca sürekli dinlenen sanatçilardir ki Cem Karaca nin Baris üzerindeki etkisi yadsinamaz bir gerçektir. Baris, o dönemlerde dinlemeye basladigi 70lerin 80lerin rock, hard rock ve heavy metal grup ve sanatçilarini hala dinlemeye devam eder ve onlarin yerinin bir baska oldugunu herzaman dile getirir.

Genç yaşta ölen dostlar anısına

escritor | 06 July 2007 00:15

Malatya’da 2. Ord.Karargahı’nda yürütttüğüm askerli görevim sırasında bütün operasyon sonuç listeleri elime ulaşıyordu, bende aralarından hayatını kaybeden, pusuya düşürülen, sakat kalan ya da akli dengesini yitiren tanımadığım ama genç dostlarımın bu haberleriyle irkiliyordum daha önce olmamış bir tepkimeyle. Öylece kalıkalıyordum, çünkü ben kahve götürüyordum, soğuk su götürüyordum, telefonlarına bakıyordum bir Generealin, haberlerini iletiyordum, hayat korkusu olmadan onlara üzülmek, ağlamak, hiç tanımadığım adamların yokluklarını hissetmek bana kolay geliyordu sanki, bir de üstüne ağlıyordum. Niye ağlıyordum acaba? Acaba ben orda değildim ve onlar gibi hayatımı tehlikeye atmıyordum ve suçluluk duygusu mu hissediyordum yoksa bu, bunları zaten yapmak istemediğimden dolayı duyduum bir suçluluk duygusu muydu? Herşey boş adam sende, insanlar canını veriyordu, ben ağlasam ne olurdu, zırlasam ne olurdu, dönmezlerdi, çünkü dönmekten çokta zevk almayacakları hayatlarını kaybetmişlerdi, bulamazlardı kelimenin o tabiriyle. Tamamen yok olmuştu, artık biliyorlardı cennet ya da cehennem var mıydı yoksa biz mi üretmiştik. Her bir şey boştu arkadaşım, boşu boşuna dökülen gözyaşları ya da kağıda dökülen kalem yaşları, ölenin arkasından ağlamak bile boştu ve sadece kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan bir bencillik göstergesiydi. Çünkü insan yaşamı savunurdu, insan bir anti-kahramandı ve ölmek istemezdi gerçekte, o sadece filmlerde olurdu, zaten sizinle hiç alakası olmadığı için saygı duyardınız gerçek kahramanlara.