Çocukluğumu geçirdiğim mahalleye evli olarak yeniden taşındım.Tabi ki aradan yıllar geçmiş ,mahallem o kadar değişmiş ki ,çocukluğumun sokaklarını bulamadım ne yazıkki.Bursa ‘da çarşamba semtindedir benim mahallem.Bir zamanlarınn bahçeli evleriyle çevrili olan çarşamba,birbibiri üzerine binmiş,adeta bir bütün olmuş apartmanlarla dolu şimdi ve bu evlerde binlerce hayat saklı.Bizim mahallede pek çok travesti yaşıyor.Hepsi kendi halinde sessizce yaşıyorlar.Hani Bursa’nın adı çıkmıştır ya bu konularda ,ama üzgünüm yanılıyorsunuz, çünkü Bursa’da yaşayan tarvestilerin pek çoğu dışarıdan şehrimize gelmiştir.Genelleme yapılacak olursa doğu illeri çok daha ağırlıklı.Bunu kabul etmeyenler olacaktır aramızda.Çoğu insan korkuyor onlardan.Sokakta göründükleri an yollarını değiştiriyorlar.Çünkü insanlar onları tanımıyorlar,tanımakta istemiyorlar.Herkes tarafından dışlanan insanlar bunlar.Normal bir işte çalışmalarına asla izin verilmiyor.Onlarda malesef ancak fuhuş sektörlerinde çalışıyorlar.Peki hiç düşündünüz mü?Neden bir insan travesti oluyor?Onlar neler hissediyorlar?Bu his tamamen doğuştan mı oluyor,yoksa sonradan mı?” Güneşi Gördüm” filmini izlediyseniz ordaki ”Kado” karakteri beni filmde çok etkilemişti.Mükemel bir oyunculuk sergiledi Cemal Toktaş.Bu rolü ile en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü almıştı.Burda Kado doğuştan kendini kadın hissediyordu.Elinde olmayan hislerdi bu.Demek ki bu insanlar doğuştan itibaren bunu hissediyorlar.Onların ellerinde değil.Hormonal bir bozuklukta denilebilir.O zaman neden bu kadar dışlıyoruz?.Aslında bize hiç bir zararları yok,zararları sadece kendilerine.Neden bu yazıyı yazıyorum derseniz ,geçen aylarda bir travestiyi öldürdüler sokağımızda.Ben görmedim fakat eşim bunu görmüş.Dehşet içinde kalmış,çünkü kimsenin umurunda olmamış.Polisi çağırmış ,onlarda saatler sonra gelmiş.Onlarda insan değil mi şimdi ,nedir bu duyarsızlık?Peki bu insanları tercih eden erkeklere ne denir?Bu kadar kadın varken hala tercih ediliyorlar.Bu nasıl bir çelişki tartışılır.Hangisi iyi ,hangisi kötü?Yanlış anlamayın ben travesti savunucusu değilim ,sadece haksızlıklara karşıyım.Geçenlerde bir arkadaşım anketörlük yapıyordu.Gittiği yerde bir travesti ankete katılmış.Gayet sakin sakin cevaplamış ve üniversite mezunuymuş.Son derece kültürlü ve çok düzgün konuşuyormuş.Arkadaşıma okuduğu kitaplardan bahsetmiş.Bizim insanımızın hatası yargısız infaz.Kimse kimseyi tanımaya çalışmadan ,arkasından atıp tutmaya bayılıyor.Anlatmaya çalıştığım kimseyi hor görmeden bakmak lazım,tanımak lazım.Bakış açımızı irdelememiz lazım.Çünkü herkesin bir hikayesi vardır ve her hikaye de farklı hayatlar…
bakiş açisi hakkında tüm yazılar
İşsizlik rekorda, bakan ‘eksik bakış açısı’ diyor
tsu | 17 April 2009 11:28
http://www.ntvmsnbc.com/id/24957579/
Sünnetli kızlar dünya turunda…
Paga | 08 February 2009 12:57
http://pazarvatan.gazetevatan.com/haberdetay.asp?hkat=51&hid=13500
Geç Kaldım Hayata…
BAYMAHMUT | 24 August 2008 14:00
Saçlarından tuttum hayatı
Asıldım tüm gücümle
Ne rüzgâra karşı yürüdüm
Ne de yağmur da ıslandım
Hayata asılmak bu değilmiş
Bunu çok geç anladım.
Rüzgâra karşı yürümekle
Kazanılırmış başarı
Yağmurda ıslanarak
Tadına varılırmış.
Yürürken taşa basmakmış
Canın acıdığında
Öğrenip bir daha dikkatli
Adım atmakmış
Öğrendim hayata asılmayı
Ama geç öğrendim
Şimdi rüzgâra karşı dursam
O beni sürüklüyor.
Yağmurda ıslansam
Günlerce hasta yatıyorum.
Anladım ki bana göre değilmiş
Ya da ben çok geç kalmışım.
Sonunda Sevenler Ayrıldı.
zaynakim | 24 August 2008 10:49
Bir arkadaşım sevdiği ile evlilik arifesindeydi. Uzun süredir nişanlıydılar ve aileler iyi anlaşıyordu daha doğrusu olması gerektiği gibi yapıp çocuklarına pek karışmıyorlardı. Ne güzel ufak tefek sorunlar haricinde sorunları olmuyor diye sevinirken ayrıldıkları haberini alınca ben de diğer tanıdıkları gibi çok şaşırdım.Yanlış bir duyumdur dedim hemen arkadaşımı aradım ki durumun ne olduğunu ondan öğreneyim istedim. Meğerse gelen haber doğruymuş, ayrılmışlar hem de ne uğruna…Bayanlar evlendikten sonra kendi soyadını alabiliyor ya bizim gelin adayı hanım kızımız da tutturmuş kendi soyadımı kullanacağım diye. Bizim oğlan bu konuda hassas ben bunu kaldıramam demiş. Anlaşamadıkları tek konu sadece bu soyadı konusu ve ayrılık nedenleri de bu.Bana kalırsa iki soyadını birlikte kullanmasında hiç sakınca yok. Bunu damat adayına anlatamıyoruz. Benimle evleniyorsa benden önce ne varsa değişecek diyor. Hangisine hak vereceğimi ben de şaşırmış durumdayım.Tek bildiğim soyadı yüzünden birbirini seven insanların bu konuyu büyüterek ayrılmış olmalarından duyduğum üzüntüdür.
Işığını Yaymayı Bilmek…
hypatia | 02 May 2007 16:22
Hayatımızın ışığı…
Bu sefer, kendi düşünce ve yorumlarımın yanında, sizlerle okuduğum bir yazıyı da paylaşmak istiyorum. Belki çoğumuz daha önceden okumuşuzdur ama bazen ilk anlarda her şeyin farkına varamayabiliyoruz. Arada ikinci ve üçüncü tekrarlara da ihtiyacımız olabiliyor…
Ben bu sefer çok daha farklı şeyler hissettim ve sordum kendime.
Neden ışığımızı serbest bırakmıyoruz ?
Neden ?
Hem kendimizi özgür bırakıp yüreğimizde o ferahlığı hissetmekten hem de çevremizde ki tüm insanları bu enerjiden neden mahrum bırakıyoruz.?
Nedir kendimizle alıp veremediğimiz ?
marilyn manson
zedd | 24 April 2007 23:41
”hawaii gibi yerler bana göre degil.güneşten nefret ediyorum.mutluluktan nefret ediyorum.kendisiyle barışık güleç insanlardan nefret ediyorum.”
”dogrunun ne oldugunu kim biliyor ki?hepimiz bir yalandan begendiğimiz parçayı çekip onu yaşıyoruz.eger herşeyin bir yalandan ibaret oldugu gerçeğini kabul edebilirseniz,artık hiçbirşey sizi incitemez.”
”south park ta yaşamak mükemmel olurdu.bu adamları seviyorum.benim beceremediğim birşeyi yapıyorlar;ahlaki degerleri yerden yere vururken kendilerini sevdirmeyi beceriyorlar.”
”travestilerin yakaladıgı estetikten hoşlanıyorum,kadın gibi görünmek te hoşuma gidiyor.kaba tüylü bir ayı gibi görünmekten daha iyi oldugunu düşünüyorum bunun.”
Türk dostu Fransız
hales | 11 October 2006 22:09
Bizi bir Fransız’ın gözünden görmek isterseniz( ama ne yazık ki fransızca olarak) Marie‘nin blogunu size kesinlikle tavsiye ederim. Normal karşıladığımız, kültürümüze, alışkanlıklarımıza farklı bir bakış açısı.