bildirgec.org

ateist hakkında tüm yazılar

evrim teorisine destek hangi ülkede ne kadar?

odo | 16 November 2007 20:00

aşağıdaki grafik, avrupa ülkeleri ve abd için, evrim teorisi’nin hangi ülkede ne kadar destekçi bulduğunu gösteriyor. kaynak olarak burayı ve burayı gösterebilirim.

kendimce çıkardığım sonuçlar:

  • finlandiya hariç iskandinav ülkelerinin evrimci yanı ağır basıyor.
  • kaba bir yaklaşımla, doğuya ve güneye doğru din eğilimi, batıya ve kuzeye doğru bilim eğilimi kuvvetli diyebiliriz.
  • ortodoks ülkeler evrime daha katı yaklaşmışlar.
  • dünyanın en gaddar ülkesi olan abd’nin en azından üstünde olabilseydik daha iyi olurdu.

Görmediğim Allah’a İnanmam

akiladam | 11 November 2007 02:33

Bilenler bilir ama yine de bilmeyenler için hemen söyleyeyim ki başlıktaki söz benim değil, Hz.Ali’ye ait bir sözdür. Günümüzde ise ateist olduğunu iddia eden pek çok kimse tarafından benzer ifadelerle dile getirilmektedir.Peki Hz.Ali gibi “İslam’ın Kılcı” ünvanını almış bir zat ile günümüz ateistleri aynı söz üzerinde nasıl birleşebiliyorlar?Evet, görünüşte aynı fakat “bakış açısı” olarak çok farklı iki yorum var doğal olarak. Hz.Ali “görme” kavramını sadece göz ile görme olarak almadığı için bu cümleyi kurarken, ateistler materyalist yaklaşımlarının doğal sonucu olarak sadece göz ile görebildikleri için bu cümleyi kullanıyorlar. Peki şimdi bir de şunu soralım; İnsan gözü evrende var olan her şeyi görebiliyor mu? Günümüz biliminin bu soruya verdiği yanıt ise tek kelime;”Hayır.”
Bilim insanlarına göre şimdilik hesaplayabildikleri kadarıyla yarıçapı yaklaşık 15 milyar ışık yılı olan evrenin (büyüklüğe dikkat edelim lütfen’) %70’i kara enerji (dark energy) , %25’i kara madde (dark matter) ve %5’i adlandırabildiğimiz maddelerden oluşmaktadır.
Göz ile “görme” dediğimiz olgunun bir de frekans aralığı boyutu var ki iş iyice karmaşıklaşmakta.Yine bilim insanlarının tesbitlerine göre, gözün evrende var olan dalga boylarını algılayabilme yani “görme” sınırları, santimetrenin on binde dördü ile yedisi arasıdır. Dalga boyu okyanusunun santimetrenin üssü -35’lerden başlayan dalga boylarından kilometrelerce uzunluktaki dalga boylarına uzandığını düşünürsek aslında gördüğümüzü iddia ettiğimiz evren karşısında tamaıyla kör olduğumuzu söylemek hiçte abartı olmayacaktır.

ORİJİNAL DEMOKRASİ

SCAR TISSUE | 10 July 2007 13:39

orijinal demokrasi
orijinal demokrasi

Radikal gazetesinin ‘Orijinal Demokrasi’ adlı yeni reklam filmini gece gece gözüme taktım ve gözüm “tv ekranına dön” der gibi oldu. Bir an kendimi AB Shapper reklamlarında yer alan abilerin ( hani Beyaz’ın bir tiplemesi vardıya Johny White ona benzer abiler 🙂 vaadlerini dinler gibi oldum. “”Yanında bu da bizden””, “”30 gün içinde iade etme hakkına sahipsiniz.”” vs.
Reklamdaki Orijinal Demokrasinin keşke hiç iade edilmese düşüncesi içinde olmasını isterdim. Pek ala zorlu bir dağa tırmanmak gibi zor bu durum.
Reklam filmi, temanın çok basit bir fikirle sunularak binlerce şey anlatmasınıda çok güzel vurgulamış.

ateist görünmek

emrouisen | 13 January 2007 20:03

insanların ateist görünmesi ile ateist olması gerçekten farklı bir olgudur. kendi ruhunun gücüne inanarak geleceğin kendi ellerinde olduğuna inanarak yaşayan kişi, gerçekten de inanan biri olduğunun tek ispatıdır. bu insanın tanrıyı inkar etmesi birşeyi değiştirmez. onun kendine koyduğu etiket ne olursa olsun o önce gelecekteki seçimi öngörerek olmasını arzulayan buna inanan biridir. çünkü yaptığı şey gelecekteki tüm olasılıklardan herhangi bir olasılığı kendine idealize edip bunu kendine seçmektir. hatta bunu başaramayacak olup olmaması da önemli değil önemli olan sadece buna inanmasıdır.öte yandan kişiselleştirilmiş tanrı yada allah ismini telaffuz ederek hep o kim yarattı öznesini yükleme sorarak inandığını söyleyip hep o kaderine boyun eğen, kendi seçimlerini yapmaktan aciz, korkan insanlar ateist olmalıdır. onların da isteklerini gerçekleştirmeleri için daha fazla toplumun kaanatine ihtiyaç duyarlar. toplumdaki bireylerin hep kendi kanaatlarını birbirlerine kullandırarak inanmaları birşeyi başarabilmeyi sağlayacağı kadar engelleyebileceği de bir gerçektir. bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm toplumlar kendi isteği yada zorla bir dine bir millete ait olmaya zorlanmış olabilir. çünkü yaşamaları için gerekli bir kabul olmalıdır. ama hep yalandır çünkü bize uygun düştüğü halde öğretilere ters düşen birşeyler varsa ona uyarak kendi inandığın değerlerin ideallerin yok olması gerekebilir. bu haliyle toplumsal sorun haline geldiğinde ise farklı bir din ve millet doğması kaçınılmazdır. bu yüzden din ve millet kavramlarında bilinçaltımıza işleyen tek olgu o din veya milletin sonsuza kadar var olacağıdır.