bildirgec.org

aksiyon hakkında tüm yazılar

The Book of Eli fragmanı yayınlandı!

gorcun | 27 July 2009 09:16

The Book of Eli
The Book of Eli

Kıyamet sonrası (Post Apokaliptik) filmlerin son örneği olan ”The Book of Eli”nin poster ve fragmanları piyasaya çıktı. Amerikan yapımı filmi Albert ve Allen Hughes kardeşler yönetmiş. Kardeşler bu filmle ”From Hell” (Cehennemden Gelen) filminden beri ilk defa biraraya geliyorlar. Oyuncu kadrosunda ise Denzel Washington, Gary Oldman, Mila Kunis, Jennifer Beals, Ray Stevenson ve Michael Gambon gibi isimler bulunuyor. Güneş patlaması sonrası kavrulmuş dünyada sağ kalanların yaşam mücadelesini izleyeceğimiz filmde her zamanki gibi insanlığı kurtaracak biri ortaya çıkıyor. Bu kişi olarak Eli rolünde Denzel Washington rol alıyor. Filmin kötü adamı ise Carnegie rolüyle Gary Oldman. Eli, insanlığı kurtarmak için bir kitabı kullanacak. Meksika’da çekimleri Şubat 2009’da başlayan filmin 2010 Ocak ayında vizyona girmesi planlanıyor. Kıyamet sonrası atmosferiyle merak uyandıran film aksiyon-dram türünde olacak. İşte filmin fragmanı.

Tarantino tarzı bir komplo hikayesi: ”Jackie Brown”

gorcun | 25 July 2009 16:18

Jackie Brown
Jackie Brown

Quentin Tarantino’nun ”Reservoir Dogs” (Rezervuar Köpekleri) ve ”Pulp Fiction” (Ucuz Roman) filmlerinin başarılarından sonra 1997 yılında çektiği ”Jackie Brown” yönetmenin filmlerinden alışkın olduğumuz gibi yine bir sürü geveze karakterli, nostaljik Amerikan müzikleriyle dolu ve suçluların dünyasında geçen bir film. Jackie Brown, filmin baş aktrisi Pam Grier’e ithafen yapılmış bir film. 70’li yıllardan itibaren sinema ve televizyon dünyasında yer almış Pam Grier’e hayran olan Tarantino, oyuncunun üzerine yazdığı filminin ismini de 1973 yapımlı istismar filmi ”The Friends of Eddie Coyle”de Steven Keats’in oynadığı karakterin adından koymuş.

Tarantino’nun son bombası ”İnglourious Basterds”in yeni afişleri göründü

gorcun | 08 July 2009 12:28

Inglourious Basterds
Inglourious Basterds

Quentin Tarantino’nun son filmi Inglourious Basterds filminin yeni afişleri piyasaya çıktı. Film, 1978 tarihli Quel maledetto treno blindato (Inglorious Bastards) filminden esinlenerek bu adı almış. Ancak yapım orijinal bir Tarantino filmi. Hikaye, II. Dünya Savaşı döneminde geçiyor. Nazi işgali altında olan Fransa’da ailesinin katledilmesinden sonra Paris’e kaçan Shosanna Dreyfus (Melanie Laurent) adlı kadın orada sinema salonu işletmecisi olarak yeni bir hayat kurar. Aynı zamanda bir başka yerde Teğmen Aldo Raine (Brad Pitt) liderliğinde, Nazileri acımasızca öldüren bir grup asker Naziler’e korku saçmaktadır. Naziler tarafından ”Piçler” diye adlandırılan bu grup Alman sinema oyuncusu ve gizli ajan Bridget Von Hammersmark (Diane Kruger) ile işbirliği yaparlar. Tüm bu insanların yolları bir sinema salonunda kesişecek ve birlikte hareket etmek zorunda kalacaklardır. Cannes Film Festivali’nde, Mayıs ayında ilk gösterimi yapılan film, sinemalarda 21 Ağustos’ta seyirciyle buluşacak.

Inglourious Basterds
Inglourious Basterds

Kadroda adı geçenler dışında Paul Rust, Christoph Waltz, Daniel Brühl, Eli Roth, Samm Levine, B.J. Novak, Til Schweiger, Michael Fassbender ve Mike Myers gibi isimler yer alıyor. Haziran ayında sinemalara gelmesi beklenen film, Cannes Festivali’ndeki izlenim ve eleştirilerden sonra Universal Stüdyoları, Tarantino’dan bazı bölümlerinin değiştirilmesini istediği için vizyon tarihi Ağustos’a ertelenmiştir. Genel olarak iyi eleştiriler alan filmin Tarantino filmlerinde alışık olduğumuz çok diyalog az aksiyon içerdiği belirtilmiş. Film, Almanya’daki ünlü Babelsberg Stüdyoları’nda çekilmiş ve İngilizce, Almanca, Fransızca ve İtalyanca dilleri filmin içinde yer almaktadır. Filmin Türkçe çevirisi ise kimi yerlerde İsimsiz Kahramanlar, kimi yerlerde Soysuzlar Çetesi olarak geçiyor. Son hali ne olacak göreceğiz ama Tarantino’nun ve filmin sertliğine yakışır bir isim olması daha uygun olur kanımca. Filmin resmi sitesine buradan ulaşabilirsiniz. İşte merak ve heyecanla beklenen filmin yeni afişleri ve uzatılmış son fragmanı.

Son Samuray (The Last Samurai)

elchancho | 26 June 2009 10:14

Son Samuray 2003 yapımı olmakla birlikte başrollerde Tom Cruise, Ken Watanabe, William Atherton gibi usta isimler yer almakta.Yönetmen ve Senaryo koltugunda ise yine usta bir isim Edward Zwick oturmakta.

Filmin konusu ise; Yüzbaşı Nathan Algren (Tom Cruise) savaşmaktan bıkmış gazi olmuş bir komutandır. Japonya’ya İmparator Meij’in ordusuna önderlik etmesi ve silahları tanıtması istenir, o da kabul eder ve gider. Daha sonra Yüzbaşı Algren’den daha modern ve batıcı bir japonya kurmak için samurayları emrindeki ordu ile yok etmesi istenir. O da samurayların öncüsü Katsumoto ile girdigi bir mücadele yaralı olarak esir alınır. Samurayların yaşam ve felsefe tarzlarını çok benimseyen Yüzbaşı Algren bundan sonra İmparator Meij ve Komutan Katsumoto arasında zor bir tercih yapmak zorunda kalacaktır.

Echelon Conspiracy (2009)

queennothing | 22 June 2009 10:57

11:14“ün Amerikalı yönetmeni Greg Marcks‘ın yönetmenliğini üstlendiği, 2009 yapımı “Echelon Conspiracy“, Michael Nitsberg ve Kevin Elders tarafından yazıldı.
Tahmin edilebiliriği yüksek bir film olan ve konu itibariyle, 2008 çıkışlı “Eagle Eye” adlı yapıma benzeyen “Echelon Conspiracy“, aksiyon sahneleriyle, izleyicisinin dikkatini açık tutmaya çalışıyor.
1978, Amerika doğumlu aktör Shane West‘in başrolünde yer aldığı filmde, Edward Burns, Ving Rhames, Steven Elder, Sergey Gubanov ve Tamara Feldman gibi isimler de yer alıyor.
İsimsiz bir kutuyla, kendisine hediye edilen cep telefonunu kurcalayan Max Peterson, telefondan gelen komuta kulak verir. Alet, Max’ın kaldığı oteldeki bir indirimden bahsetmektedir ve genç adam, duruma bir anlam vermeye çalışarak, lobiyi arar. Lobi, bu indirimin henüz yapıldığını ve kimsenin haberdar olmadığını söyler. Duruma anlam veremeyen, yine de cep telefonunu bırakmayan genç adam, telefona gelen mesajları okuaya başlar. Zamanla, ‘birisi’nin kendisine şaka yaptığını düşünür ve sinirlenir; fakat, bir süre sonra, gelen mesajların, hayatını kolaylaştıracak fikirler ve onun adına kararlar verdiğini farkeder. Durum, kumar masası için de geçerlidir. Oturduğu kumar masasından, yüklü miktarda parayla ayrılan genç adam, tanıştığı genç Kamila’ya aşık olur.

John Carpenter’dan 80’ler klasiği : ”Escape From New York (New York’tan Kaçış)”

gorcun | 17 June 2009 09:11

Escape From New York
Escape From New York

John Carpenter’ın yazıp yönettiği 1981 tarihli bilimkurgu aksiyon filmi Escape From New York (New York’tan Kaçış) kült statüsünde sayılmaktadır. Döneminin 16 yıl sonrası olan 1997’de geçen filmde New York şehri azılı suçluların yaşam alanı haline getirilmiş ve ABD’den soyutlanmıştır. Suç işleyen veya toplum kurallarına uymayanların bu bölgeye sürüldüğü dönemde başkanın uçağı Air Force One terörist grup tarafından kaçırılır ve başkan kapsülüyle New York’a düşer. Başkanı (Donald Pleasence) kurtarma görevi ise eski bir asker olan çeşitli suçlardan mahkum olmuş Pliskin namı diğer Snake’e (Kurt Russell) verilir.
Bunu yapması içinse kendisini 24 saat içinde öldürecek patlayıcı yerleştirilir. Bu zoraki görevi istemedende olsa kabul eden Snake, bu durumda New York’a gider. Orada Snake’i başkanın yanı sıra suç şehrinin lideri Duke (Isaac Hayes) ve adamlarıyla zorlu bir kapışma beklemektedir. Snake bu zorlu görevi başardığı takdirde işlediği tüm suçlardan azat edilecek ve New York’a dönmekten kurtulacaktır.

Escape From New York
Escape From New York

Paris’i hiç böyle gördünüz mü? : ”Banlieue 13 (Banliyo 13)”

gorcun | 16 June 2009 16:43

Banlieue 13
Banlieue 13

2004 yılında Pierre Morel tarafından çekilen Banlieue 13, 2010 Fransa’sında geçen bol aksiyonlu başarılı bir Fransız filmidir. Paris getto mahallerinden Banliyö 13 diye anılan yerinde bulunduğu bölge artan aşırı suç olayları dolayısıyla duvarla kapatılır. Hastane, okul ve polis merkezi gibi birçok sosyal imkanında işlemediği bölge suçluların yaşadığı bir hapishaneye dönüşmüştür. Hakimiyeti elinde bulunduran acımasız suç patronu Taha (Bibi Naceri), yüksek miktarda uyuşturucuyu elinde bulunduran Leito’ya (David Belle) ulaşmak için kız kardeşi Lola’yı (Dany Verissimo) kaçırır.
Güçlü, çevik ve son derece zeki olan Leito, bölgede yaşama ayak uydurmuş ama kötülüklerin karşısında olan biridir. Taha’ya ulaşan Leito tüm kanıtlarıyla Taha’nın suçluluğunu ispatlasada olaylar aleyhine gelişir hapise atılır ve kızkardeşinide Taha’ya kaptırır.

Banlieue 13
Banlieue 13

Terminator 3: Rise of the Machines (2004)

queennothing | 14 June 2009 12:38

Bilim-kurgu sinemasına yepyeni bir boyut kazandıran, 1984 yapımı “The Terminator” ve devamı 1991 yapımı “Terminator 2: Judgment Day“den sonra diğer devam filmi “Terminator 3: Rise of the Machines“, 2003 yılında vizyona girdi. Amerikalı yönetmen Jonathan Mostow tarafından çekilen, James Cameron (Terminator Serisi’nin yaratıcısı), Gale Anne Hurd, John D. Brancato, Michael Ferris, Tedi Sarafian tarafından senaryosunun oluşturulduğu filmde, Arnold Schwarzenegger, Nick Stahl, Claire Danes, Kristanna Loken ve David Andrews rol alıyor.
Makinaların varlığını yavaş yavaş unutan John Connor, annesi Sarah Connor’ın, onun için istediği ‘savaşçı’ kişi olmak yerine evsiz ve işsiz bir hap bağımlısı olmuştur. John, yıllar önce kansere yenik düşen annesi Sarah Connor’ın, Skynet’i durduğunu sanarken, bulduğu yerde uyuyan, umursamaz ve bağımlı benliğinin düşündüğü en son şey ‘sibernetik organizmalar’dı. Bir gece, uyuşmak için bir veteriner kliğine giren John, ilaç içer ve orda sızar. Ancak, gecenin ilerleyen saatlerinde acil durum vakasıyla kliğine gelen Doktor Kate, Connor’ın kendisine tuttuğu silahı çevik bir hareketle etkisiz hale getirir ve onu kafese kilitler. Polisi aramak için dışarı çıkan Kate, kiliniğe kedisini getiren kadının kanlar içindeki bedenini görür. Diğer odaya baktığında, her tarafı dağıtmakta olan, ifadesiz suratı, mekanik vücut hareketleriyle, insanüstü güce sahip bir kadın görür; bu, John Connor’ı yok etmek için, gelecekten gönderilen kadın görünümlü bir ‘sibernetik organizma’dır ve Connor’ı aramaktadır. Bu güçlü mekaniğe karşı, Connor’ı korumak için gelecekten gönderilen organizma da, kadim dostu ‘Terminator’dür.

Post Apokaliptik Van Damme Klasiği : ”Cyborg”

gorcun | 10 June 2009 12:44

Cyborg
Cyborg

90’larda çocuk olmanın getirdiği en önemli özelliklerden biride yeni yeni oluşmaya başlayan televizyon kültürünün etkisi altında kalmaktır kuşkusuz. Şimdi tamamen aptal kutusuna dönen televizyonun o zaman etkileri herkes için daha farklıydı. O kültürden beslenen çocuklardan biri olarak televizyonda defalarca gösterilen ve her seferinde ilgimi çekmiş, ünlü aksiyon oyuncusu Jean Claude Van Damme’ın filmlerinden biri olan 1989 tarihli Cyborg filmini tanıtmak istiyorum. Albert Pyun tarafından çekilen Cyborg klasik Van Damme filmerinden farklı olarak post-apokaliptik (kıyamet sonrası) zamanda geçen bir intikam ve dövüş filmidir.
İnsanlığın veba salgınıyla yok olmaya yüz tuttuğu bu zamanda hastalığın ilacına sahip olan Pearl Prophet (Dayle Haddon) isimli Cyborg, cani Fender (Vincent Klyn) ve çetesi tarafından kaçırılır. Atlanta’ya gitmek üzere yola çıkan çete önlerine çıkan herşeyi yakıp yıkan acımasız ve korkutucu savaşçılardan oluşur.

Cyborg
Cyborg

Jason Statham

kadirgunay | 07 June 2009 13:32

Jason Michael Statham
Jason Michael Statham

Jason Michael Statham! Transporter ile üne kavuşan, aksiyon filmlerinin aranan oyuncusu. Oynadığı her filmde adından söz ettiren ünlü ingiliz sinema oyuncusu Jason Michael Statham 12 Eylül 1972 senesinde Sydenham, Londra’da sahne sanatçısı ve müzikal kostümleri diken anne babanın oğlu olarak dünyaya geldi.

Jason Michael Statham
Jason Michael Statham

Daha sonra Great Yarmouth’a taşınan Statham ailesinin geleneğini sürdürüp sokak tiyatrosunu öğrendi. Aynı zamanda okuduğu okulun futbol takımında 1978-83 seneleri arasında futbol oynadı. Bir çok spor dalı ile ilgilinen ve sanatsal anlamda kendini geliştiren Statham’ın çok ayrı bir tutkusu vardı. Dalış! 1992 senesinde düzenlenen Dünya şampiyonasında 12. oldu. Şu an halen Britain’s National Diving Squad – İngiliz Milli Dalış üyesidir.

Statham ünlü olmadan önce çok değişik işlerde çalıştı. Fason malların temini ve satışı, markette kasiyerlik, karaborsa v.b. Bu işlerin ardından French Connection markası için modellik yapmaya başladı ve işte tam o sırada ünlü Yönetmen Guy Ritchie ile tanıştı.