bildirgec.org

akp hakkında tüm yazılar

Başbakan’dan bir fırça da, CANDAŞ ve YOLDAŞ’lara…

| 28 May 2010 15:03

Sayın Başbakan artık öyle bir duruma geldi ki, olumlu eleştirilere bile tahammül edemiyor. Sadece kendi kararlarının doğru olabileceğine inanmak ve düşüncelerini belirtmeye çalışan diğer insanları ve kurumları adeta düşman olarak görmek, sıradan bir yönetici için bile önemli bir sorundur…

Sayın Başbakan, meclis çalışmalarında diğer partilerden gelen önerileri, bırakın dikkate almayı, duymak bile istemiyor. CHP, MHP, BDP, hepsi kötü. Kendisini ve partisini eleştiren basın düşman, kendisinin hoşuna gitmeyen kararlar verebilen yargı organları hasım…
Bir tek, haklısınız Başbakanım, Allah uzun ömürler versin Başbakanım, çok yaşayın Başbakanım, emredersiniz Başbakanım’dan başka bir şey söylemeyen, o cesaretten yoksun yağdanlıklar iyi ve hoş insanlar…

Kader mi? Fıtrat mı? Yoksa Rus ruleti mi?

| 25 May 2010 15:26

Aşağıdaki paragraf 24.05.2010 tarihli Hürriyet gazetesinden.

ENERJİ Bakanlığı’nın yaptığı denetimlerde, özellikle özel maden ocaklarında tespit edilen önemli eksiklikler şöyle:*Ocak çalışanlarına kişisel koruyucular verilmiyor.*Acil çıkış kapısı yok, havalandırma manuel.*Ocaklarda hava ölçüm aleti yok.*Çoğu maden ocağının işyeri ruhsatı yok.*Metan gazı ölçüm aleti sürekli ocakta bulundurulmuyor.*Nefeslik baca havalandırma sistemi kurulmamış.*Acil kaçış planı yok.

Yukarıdaki maddeler enerji bakanlığının denetimlerinden. Muhtemelen burada söz edilmeyen birçok kusur daha vardır. Müfettişler bu eksiklerden birini veya birkaçını tespit ettiğinde yapılan ise, ilgili firmayı eksikliklerini 6 ay içersinde gidermesi için uyarmak.
Diyelim ki metan gazı ölçüm aleti yok ve firma uyarıldı. İşveren 6 aya kadar o aleti madene koyup çalıştıracak. Türkçesi, aynı şartlarda çalışmaya devam. Ondan sonra da, bu süre içinde metan gazı nedeniyle meydana gelebilecek ölümler, ihmal ve sorumsuzluk değil, kader veya fıtrat olacak. Üstüne, bu konuyu eleştirenler, olayı fazla abartmakla suçlanacak.

Seçilmeden akıllarını aldı…

| 22 May 2010 11:45

Kılıçdaroğlu, daha genel başkan seçilmeden AKP yönetiminin aklını aldı.

Ecevit’ten bu yana hiçbir siyasetçiye böylesine sevgi ile birlikte saygı duymamıştım.

Görünen o ki, özellikle kararsızlar ve AKP’ye oy verdiklerine pişman olanların gideceği adres belli olmuştur.

CHP genel başkanlığına seçildiği an, AKP’nin de bileti kesilmiş olacaktır.

Ezilen kitleler, yoksullar, işçiler, emekliler, etrafında kenetlenecekleri, sevgi ve saygı duyacakları bir lidere kavuştular. Hayırlı olsun.

Yalnız CHP’ye oy verenler veya CHP’liler için değil, tüm Türk vatandaşları için, din, dil, ırk gözetmeden çalışacak bir lider.

İlahi Adalet: 12 Eylül…

uykusuz kutup ayisi | 14 May 2010 13:46

Öncelikle ilahi “adalet” sen nelere kadirsin diyorum!

fİX Et... FiX eT...
fİX Et… FiX eT…

Daha önce 16 kez kavgasız gürültüsüz, toplamda 83 maddesi değiştirilmiş olan 12 Eylül “dikta” anayasası,

bu sefer yargıyı ele geçirmeyi hedefleyen maddeleriyle, 12 Eylül “dikte” anayasası olarak referanduma sunulacak! [1]

Bu arada “Deniz Feneri” davası gibi birçok kritik dava yeni başsavcı atanmadığı için ortada kaldı. [2]

12 Eylül “dikte” paketi ise bu davaları etkileyecek şekilde, HSYK’nın yapısını genişletip 2/3’ünü de iktidarın atayacağı şekilde değiştiriyor. [3]

Deniz Baykal, CHP’yi sahipsiz bırakmayacakmış…

| 12 May 2010 17:14

CHP’nin Deniz Baykal’dan kurtulması şarttır. Hazır istifa etmişken, yeni bir başkan seçmenin tam zamanıdır.
Önümüzdeki seçimlerde, başkanın değil, tabanın, üyelerin, partililerin istediği kişileri CHP listelerinden aday gösterecek, gerçekten demokrat bir başkan.
CHP gurubunun, başkanın emir ve talimatlarıyla değil, kendi özgür iradeleriyle oy kullanan milletvekillerinden oluşmasını sağlayacak bir başkan.

Bu ülkenin, yoksulları, işsizleri, gelir düzeyi açlık sınırı civarında ve altında olan insanları, işçilerinin ve memuırlarının büyük bir kısmı, CHP’ye oy vermiyor.
Sosyal Demokrat olduğunu iddia eden bir parti için bundan daha acı bir şey olabilir mi?

Seçim paradoksu: Demokrasi neden her zaman adaletsizdir?

denizkar | 29 April 2010 19:47

İdeal bir dünyada seçimlerin iki özelliği olmalı: bağımsız ve adil. Birkaç mantıklı istisna dışında her yetişkin kendi seçtiği bir adaya oy verebilmeli ve verilen oyların her biri aynı değerde olmalıdır.

Bağımsız oy vermeyi sağlamak hukuk alanının konusudur. Fakat oylamayı adil kılmak ise aslında daha çok matematik alanının bir konusudur. Yüz yıllardır bireysel oyların değer oranlarını bozan kaynaklar tespit edilmeye ve önlenmeye çalışılmaktadır. Bu çalışmalar bir çok paradoksu ve sürprizi ortaya çıkarmıştır. Yapılamayan tek şey ise bir cevap bulabilmektir. Büyük ihtimalle böyle cevap yoktur.

İmaj: Peter Nuhly / Getty Images
İmaj: Peter Nuhly / Getty Images

Dünya genelinde uygulanan bir çok demokratik sistem matematiksel adaleti ve güvenilir ve sağlam bir hükümet oluşturmak gibi politik hedeflere ulaşmaya çalışır. ABD, Kanada, Hindistan ve İngiltere’de kullanılan “adaylar arasında çoğunluk oyu alma” yöntemini ele alalım. Prensibi çok basittir: her seçim bölümü en çok oyu alan adayı seçer.

Sistem güvenilirlik olarak düzgün gözükse de matematiksel adalet anlamında bir fiyaskodur. Kazanan adaya verilen oyların dışındaki bütün oylar göz ardı edilmektedir. Kanada, Hindistan ve İngiltere’deki gibi birbirine çok yakın birçok adayın olduğu durumlarda adaylar kazanmak için asla %50 gibi bir oran elde etmek zorunda değillerdir ve bu durumda oyların büyük çoğunluğu göz ardı edilmektedir.

Bir ülke veya şehri seçimler için çok küçük parçalara bölmekte farklı tip yanılgılar oluşturan başka bir kuşkulu konudur. Bir politik parti her bölgede rakiplerinden sadece biraz daha fazla oy alarak genelde seçimleri kazanabilir. 2005 İngiliz seçimlerinde İşçi Partisi toplam oyların sadece %35’ini alarak parlamentodaki koltukların %55’ine sahip olmuştur. Eğer bir parti seçim bölgelerinin çoğunda rakibinden sadece biraz daha fazla oy almış, ama diğer bölgelerde çok geride kalmışsa toplamda daha az oy alarak bile seçimleri kazanabilir. Bu durum 2000 yılında George W.Bush’un Al Gore’u yendiği seçimlerde gerçekleşmiştir.

Akp’den Kısa Film Yarışması

uuuucar | 01 March 2010 16:36

Akp gençlerle iletişim kurabilmek amacıyla bir kısa film yarışması düzenlemiş.Yarışmanın konusu bana oldukça ilginç geldi:”Büyüyen ve Gelişen Türkiye“.Katılımcıların, hayal güçlerini çok fazla zorlamaları gerekiyor anlaşılan.Bir anlamda ütopik de diyebiliriz ama ne olursa olsun ödülleri tatmin edici düzeyde.Zira birinciye:50000 tl , ikinciye:35000, üçüncüye:25000 tl , mansiyon:10000 tl. Eğer bu konuyla ilgili aklınıza birşeyler geliyorsa şansınızı deneyin derim,ödülleri güzel.Daha fazla bilgi için:tıklayınız.

Akp polise ne yaptırmayı düşünüyor

CihanTurK | 29 December 2009 01:02

POLORDU
POLORDU

Favori haber sitem habetürk‘te bir haber okudum. Gerçi bu haberi daha öncede televizyonda izlemiştim.

Akp hükümeti yeni bir açılıma daha imza atmanın eşiyinde gibi görünüyor. Bu seferki açılımın adı Polordu olacak gibi görünüyor. Yani polis ordu kurulacakmış. Tabikide bu medyanın ve muhalefetin yorumları ama bunada başka yorum yapılamaz ki isim tam uğmuş ve yakışmışta.

Akp hükümeti tarafından çıkarılacak yeni yasaya göre tek yetki askerderde olan askeri silah alma yetkisini mit ve polisede vermeği düşünmekteymiş.

Seçim olsa hangi parti kazanır

CihanTurK | 28 December 2009 10:12

Arkadaşlar şimdi seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?

Solda chp, tdh(sarıgül), dsp, shp, dshp, akp, dp, mhp, bdp, bbp, sp, ve diğerleri

seçtiğiniz partinin ismini ve neden onu seçeceksiniz…

Kendi aramızda bir araştırma yapalım…

DTP KARARININ ŞİFRELERİ…

antiemperyal | 13 December 2009 16:54

C.Eren ÇELİK

Anayasa Mahkemesi nihayet merakla beklenen ve son zamanlarda yaşanan olaylar ve Demokratik Açılım Süreci ile birlikte daha da önem kazanan kararını açıkladı.

Kararın açıklanması ile birlikte 1991’de HEP ile başlayan,DEP ile devam eden, ardından, DEHAP ve HADEP’e dönüşen son olarak DTP adı altında siyasi mücadelesine devam eden Kürt milliyetçiliğinin siyasal alandaki son 18 senedeki 5. partisi de kapandı.

Aslına bakarsanız tüzel kişilik olarak DTP’nin kapatılması çok da mühim değil. En azından DTP kadroları açısından. Çünkü onlar daha DTP’yi kurarken bu gün yaşanacakları önceden görerek bir de “stepne” partiyi (Demokrasi ve Barış Partisi) hazır tutmuşlardı. Bu gün bu parti hali hazırda 60 ilde örgütlü ve ilk genel seçimlere girebilecek durumda.