bildirgec.org

adam sandler hakkında tüm yazılar

ZOHAN’A BULAŞALIM …

SUAT ASLAN | 23 August 2008 20:10

ADAM SANDLER ZOHAN KARAKTERİ İLE
ADAM SANDLER ZOHAN KARAKTERİ İLE

SICAK GÜNLERDE HEPİMİZİN SIĞINDIĞI NOKTALARDAN BİRİDE SİNEMALAR..BENDE EŞİMLE SİNEMA KEYFİNE DÜŞKÜNÜZ;ABARTILI ANİMASYONLARDAN HOŞLANMADIĞIMIZDAN AMERİCAN PİE’DAN ALIŞTIĞIMIZ KOMİK İNSAN ADAM SANDLER FİLMİNE GİDELİM DEDİM.ZOHAN KARAKTERİ BİR İSRAİL KONTTERÖR KAHRAMANI … İSRAİL-ARAP ÇEKİŞMESİ FİLMİN İLK YARISINDA BELİRGİN BİR ŞEKİLDE ARAPLARI AŞAĞILAR DERECEDE GÖZLENİYOR.ZOHAN KARAKTERİ SÜPER GÜÇLERE SAHİP;TÜM ARAPLAR İSE TERÖRİST .BU BİRAZ CANIMI SIKTI.AMA ZOHAN DA BU SAVAŞ ÇEKİŞMESİNDE RAHATSIZ BİR KARAKTER.O KUAFÖR OLMAK İSTİYOR.(İLGİNÇ DEĞİL Mİ ? )KENDİNİ ÖLDÜ OLARAK GÖSTEREREK; NEWYORK’A HAYALLERİNİN PEŞİNDEN GİDİYOR.ORADA DA İŞLER İSTEDİĞİ GİBİ GELİŞMİYOR.YİNE ARAP -İSRAİL MAHALLESİNDE BİR FİLİSTİNLİ KIZIN DÜKKANINDA İŞ BULUYOR.MÜTHİŞ BİR PERFORMANS GÖSTERİYOR.CİNSEL İÇERİK ESPİRİ KAYNAĞI OLMASI SİNEMADA NE KADAR ÇOK RECEP İVEDİK’LE YANYANA OTURDUĞUMU HATIRLATIYOR.NEYSE İYİ OĞLAN İYİ KIZA AŞIK OLUYOR.VE BEKLENEN SON BU DÜNYA HEPİMİZİN DOSTLUK KARDEŞLİK NEDEN SAVAŞIYORUZ Kİ MUABBETİ.EN İYİ KARELERDEN BAZILARIDA MARİAH CARREY’İN FİLMİN KISA BİR YERİNDE GÖRÜLMESİ.KISACA ARAP – İSRAİL GERGİNLİĞİNE TEBESSÜM ETMEK İSTEYENLERE TAVSİYEM ZOHAN’A BULAŞIN .

Kafasına Göre Takılan “Adam” Sandler

screamofthebutterfly | 30 July 2008 11:47

He is a NewYorker
He is a NewYorker

Sayısız komedi filmine yapımcı ve oyuncu olarak imza atmış hemen hemen tüm dünyada 80 ve sonrası kuşakları komedi filmi diyince aklına ilk gelen isimlerden biride Adam Sandler‘dir. Kendisini çokta özen göstermeden takip edenlerin sayısı oldukça fazladır. Hiçbir zaman seyirciyle arayı açmaz verimli bir insan olduğu ve bu verimliliği ekonomik olarak çoğu önemli aktörlerden daha zengin oluyuşla da pekiştirmiş insandır. Tabi bunda en büyük pay kendisinin aynı zamanda bir yapım şirketinin olmasıdır. Bu şirket Sandler’ın yazdığı iki filmin isimlerinden oluşur. Happy Gilmore(1996) ve Billy Madison(1995) = Happy Madison Size bu şirketin çektiği filmlerinden bir kaçını söyleyince zaten onu biraz tanısanız bu filmleri yadırgamazsınız. The Hot Chick (2002) ve Deuce Bigalow: European Gigolo başrolünde neredeyse Adam Sandler’in bütün filmlerinde bir şekilde sahnede boy gösteren Rob Schneider‘in oynadığı filmlerdir.

Bunlar klişe komediler olsa da bunlara kötü film demek bence yanlış olur. Adam Sandler bence Sinemanın en güzel abur cubur filmlerini yapan adamdır.
Kendisi 1966 yılında Brooklyn/Newyork doğumludur. Jerry Seinfeld’e benzer bir kariyer başlangıcı yapan Sandler Stand up showlarda baş gösterir. Biraz abartılmış olabilir ama şarkıcı olarakta ulaştığı başarılar en azından Amerikada hiçte kolay olmayacak başarılardır. Funny happy Birthday Song ile büyük bir başarı sağlar diğer şarkılarını dinlemek için buraya tıklamanız yeterli. Birde arkadaş ortamlarında dinlediğimiz “Sesame Street On Marijuana” şarkısı iyi bir geyik şarkıdır. Amerikada artık bir efsane olmuş olan Saturday Night Live Show‘un akıl takımı içinde yer alır ve bazı parodilerinde kendini oyuncu olarakta gösterir. Bence Komedi oyuncusu olmak için yeterli birikimi yapmış birisidir.

Onun oynadığı filmlerin çoğu komedidir; fakat kariyerinde komedinin dışına çıktığı ve gerçek oyunculuğunu gösterdiği 3 filmi vardır. bunlar Spangilish, Punch Drunk-Love ve Reing Over Mefilmleridir. Özellikle (PTA)Paul Thomas Anderson‘un yönettiği Punch Drunk-Love filminde Altın küreye en iyi erkek oyuncu dalında aday gösterilir. En son There will be blood filminde Daniel Day-Levis‘in en iyi erkek oyuncu oscarını aldığı düşünürsek PTA’nın oyuncusunu filmine ne kadar güzel adapte ettiğinide söylemeden geçemem.

Punch Drunk-Love filmi şaşırtıcı bir filmdir. Adam Filmde kendisine ait olan klışe tarzı kullanmaz. PTA filmlerinde seyirciye oyuncu ne hissediyorsa hissettirmeye çalışır. İzleyici eğer karakter sıkılıyorsa kendini sıkıntı içinde bulur, bekleyiş her iki taraf için aynı anda geçerlidir. Şuan hala çözemediğim çok gizli bir Ajitasyon hissettirir. Adam Sandler olaya bu taraftan bakıldığında kusursuz bir oyunculuk sergiler, bence mükemmeli oynamıştır.7.4lük imdb puan az bile dedirtir.

There Will Be Blood – Kan Dökülecek

screamofthebutterfly | 22 July 2008 15:17

There Will Be Blood
There Will Be Blood

Sinema sadece insana ait olabilecek bir sanattır. İçine insanın istediği her şeyi koyarlar. Bir çocuk partileri seviyorsa, parti filmleri izler onu sever. Diyelim heyecan ve macerayı, kasaları havaya uçururlar, gizem arıyorsa, gizemli filmler, yalnızlığını paylaşacağın aşk filmleri, romantik komediler, uyuşturucu çılgınlık istiyorsan her türlüsünden bulursun.. Sinema sistemi ve sinemacılar bize şekerler tatlılar verirler abur cubur atıştırırız ve uslu çocuklar olarak yaşarız, ara sırada sisteme karşı çıkartırlar, hırslandırırlar, örneğin “fight club” bu dur, V for vendetta budur. There will be Blood

Bunların dışında bir filmdir. Onda seni anlamaya sevk eden bir gizli mesaj vardır, işte sinema bu diğerleri gibi değilim der
Yönetmene,onu bilenler “PTA” derler Paul Thomas Anderson onu anlayan insan sayısı yeterince çoktur, kendini ve zekasını çok iyi kullanır aynı zamanda dahi özellikler gösterir, bence punch drunk love filmindeki başrol oyuncusunun Adam Sandler olması,bilinçli bir propagandadır.
onun diğer filmlerinde ki komik etkiyi bulmazlar, ve o sadece komedi filmlerine beğeni gösteren insanlara Sandler vasıtasıyla onlara küfür eder gibi sinema dersi verir. Gidin sorun Adam Sandler sevenler genelde o filmi bilmezler ya da beğenmezler.

Sinirlerinize Ne Kadar Hakim Olabiliyorsunuz?

yunusemreklk | 16 April 2008 08:31

Anger Management Poster
Anger Management Poster

Siz de, yanınızda birisi şapırdatarak bir şey yediğinde, sorumsuzca etrafa tükürükler saçarak güldüğünde deliren ya da isteğinizi yerine getirmeyle mükellef birisine iş buyurduğunuzda bunu ukalaca ağırdan aldığında suratına iki tane patlatmaya eğilimli biri misiniz? Eğer bunlar yetmediyse; evinize emrivaki ile girse daha sonra yatağınızda yatsa eşyalarınızı izinsiz kullansa? Bu da mı yetmedi peki; gerçekten sevdiğiniz, evlenmeyi düşündüğünüz güzel sevgilinizi kurnaz bir oyunla ayartıp, sizden soğutup kendi haremine alsa? Bu gibi ve benzeri daha birçok çileden çıkarıcı durumların çoğu her tür toplumda sıkça karşılaşabileceğimiz türden. İşin garibi çoğu kişi bu gibi vak-a larda çileden çıkar ve birincisine katlansa bile ikincisine sözlü ya da fiziki bir uyarı yapamadan geçemez sanırım. Hele bu bir Türk ise, gerçekten maruz kalınan durum içler acısıdır.

(İzlediğim en iyi komedi filmi diyorum. Bilmiyorum belki de filmde kendimi bulduğum içindir. Sizde mutlaka denemelisiniz. Komedi severlerin mutlaka izlemeleri gereken bir film olduğunu düşünüyorum. Filmde, biraz espri anlayışı olup da gülemeyene bu yazıdan aldığım gelirleri bağışlayabilirim bile.)

Sizce bütün bunlara katlanamayıp gizli ya da açıktan tepki göstermek gerçekten bir sinir hastalığının habercisi midir? Bu hafif sayılacak türden şeylere tepki göstermek anormal midir? Yoksa gayet tabii bir tepki midir? Filmimizde bu ve benzeri konuları her yanından, en çıldırtıcı yanlarıyla ele alıyor ve inanılmaz komik bir şekilde analizini yapıyor. Eminim herkesin çok beğeneceği; arşivlik komedi filmi Anger Management, Türkçe manasıyla; Öfke Kontrolü.

50 İlk Öpücük

toz66 | 14 April 2008 17:18

50 İlk Öpücük
50 İlk Öpücük

Her gün hafızanızı kaybettiğinizi düşünün. Her sabah dünü unutuyorsunuz, yani hiç geçmişiniz olmuyor; hayat geçip gidiyor olsa da. İşte böyle nadir bir nörolojik hastalığı olan Lucy’nin her günü aynı geçmektedir. Bunu babası ve kardeşi sağlamaktadır. Çünkü travma geçirmesine sebep olan o günü hatırlamasını istememektedirler. Yani her sabah kalkıyor, her sabah aynı yerde kahvaltı yapıyor ve her gün doğum gününü kutluyor. Çünkü onun için dün diye bir kavram yok.

Henry ise soğuk deniz hayvanları veterineri olan ve tatil yapmak için gelen turistleri ayartan, seviş-bırak zihniyetinde birisidir. Onun için gerçek aşk yoktur. Ya da o hiç yaşamamıştır… 10 yıldır planladığı Alaska’da morsların yaşamını inceleme planlarını gerçekleştirmek istemektedir. Fakat teknelerinde bir sorun çıkar ve o da sorun halledilene kadar etraftaki bir kafeye gider. Kafede dikkatini çeken çok güzel bir bayan görür ve onuna konuşmak ister. Zamanla onun her gün orda olduğunu anlar. İlk tanışmalarından sonra kızın kendini hatırlayacağını düşünen Henry, kız kendisini hatırlamayınca şok olur. Biraz takip edince onun durumunu öğrenir. Bundan sonra Henry her gün onunla farklı bir yöntem bularak tanışmayı deneyecektir. Ve her tanışmalarında bir öpücük. Fakat her seferinde o opücüğü unutan bir kız… Her şeye rağmen Henry mücadele edecektir. Ve en sonunda Henry’nin gösterdiği fedakarlık ise takdire şayandır doğrusu 🙂

50 İlk Öpücük
50 İlk Öpücük