Seçimler yaklaşırken ve bu konu sıklıkla gündemimizdeyken, son seçim hakkında bana ilginç gelen fakat her ne hikmetse konuşulmayan bir konu var kafamda:Bize adnan menderes zamanını tekrar yaşatan ve ezici bir üstünlükle başa geçtiği iddia edilen hükümet partisinin aldığı oy %34 ve seçime katılım %79.buradanBasit bir mantıkla hesapladığımızda tek başına hükümetioluşrutan partinin aldığı oy oranı %27-28 civarında. Yani seçmenlerin 1/3’ü bile değil. Fakat güzide parlamenter demokrasinin bizde uygulanan versiyonuna göre bu oran karar alma yetkisini tamamen bir grup ampule vermekte.Seçim sisteminin acizliği ve adaletsizliğinden yararlanan hükümet de gerine gerine halkın büyük çoğunluğu bizi seçti, tek erk biziz istediğimiz yasayı geçirir, istediğimiz toprağı satar, yeri geldiğinde istediğimiz kamusal alanı istediğimize peşkeşi çekeriz mantığıyla hareket ediyor.Bu durumdan faydalanan bir grup, mecliste yasa değiştirebilecek tek güç olduğu için bu seçimde de yine aynı sistemin uygulanacağı kesin gözüküyor. Benim merak ettiğim: bu seçimlerde katılım %60’lara düşerse de bu seçimin geçerli olup olmayacağı. Meşruiyet ve otorite kavramlarını bir sananların işlerine gelmeyen bir durumla karşı karşıya kaldıklarında bu durumu sorgulamaya başlayıp başlamayacağı!
yorumlar
kaos dünyasında yaşıyoruz ama herşeyin daha güzel olması için seçimler yapıyoruz. tatmin olmuyoruz, yaşamın sonuna gelmeden umutlarımızı yine daha güzel yaşayacağını sanarak çocuklar dünyaya getirme sevdasına katılıyoruz. onlarda tatmin olmuyor hayattan. onlarda daha iyi bir yaşam için çocuk yapıp daha iyisini görmesini arzulamak istiyor. halbuki değişen tek şey bedenlerin bu lanet kaos ortamına yem olup türlü öğretilerle pohpohlanmasından başka hiçbir gerçeği göremiyoruz.
Seçimin sonucundan önce hatırlamamız gereken şey seçim öncesinde yapılan saçma ve yalancı propagandaların 2007yi bitirebileceğidir.Her parti işini gücünü bırakıp tonlarca afiş bastıracak sokaklar bu gereksiz afişlerle kirlenecek ve yine komik vaatler saracak dört bir yanımızı…Seçim sistemsizliği dediğin şey zaten çamurun envai çeşidinin arasında seçim yapmak zorunda olduğun değil midir her zaman?!!!
Her fırsatta kendileri dışındakilerin çamura battıklarını ve bir bataklık içerisinde mücadele verdiklerini ima eden kişi ve grupların kendilerini birer ışık olarak göstermesinin anlamsızlıdır seçim propagandası denen şey. Aslında parlayan tek şey ışık değil patlamaya hazır metan gazıdır bu çamur deryasında
bir e-mail dolaşmıştı bundan 3-4 ay önce… hatırlayacaksınızdır : seçimlerden önce kamuoyu anketlerine bakalım ve A.K.P. (Amerikalıları&Arapları Kalkındırma Partisi) karşısında kim 2. durumdaysa önceki sandık alışkanlıklarımız neyse bir kenara bırakıp onda birleşip bu safralardan kurtulalım mealinde… şimdi buna benzer bir şey yapılmadığı takdirde,sandığa gitmeyenler ve kararsız olup rte’nin hatipliğnden etkilenen güruh bu ülkenin kaderini belirleyecek ve güzelim cumhuriyetimiz gene bu palikaryaların emrine amade olup ampül bakışlı taşra tüccarlarına ihale bazında peşkeş çekilecek…peki o zaman çözüm ne? bence bunu tartışmalıyız.
Özal dönemiye başlayan apolitikleştirme süreci tam gaz günümüzde devam ederken seçmenler arasında çok büyük bir yüzdenin kararsız, çekimser, seçim nedir ki? gibi tutum içerisinde olması çok da beklenmedik bir durum değil aslında. Unutmayalım; son seçimde Türkiye’yi ve Dünya’yı dolandıran bir adam başlarda hiç bir sosyal tabanı olmadığı halde %7 oy aldı. Genç Parti gibi bir partinin sadece tv reklamları sayesinde %7 oy alabilmesi bence bu ülkedeki demokrasinin ve eğitim durumunun içler acısı halini göstermektedir. Bu seçimde yine ampul kardeşliği %20-25 oy alacak buna eminim. Önemli olan bu sefer tek parti olarak giremeyecekleri mecliste bu ampullerin ülkeyi daha fazla satmasını engelleyebilecek bir güç bulunması