Ülkelerde bir takım casusluk, terör, beşinci kol faaliyetleri yürütülür, bu faaliyetler için örgütler kullanılır. Hakkari, Adam kaçırma, uçak düşürme,Anafartalar, trendeki silahlar… OK, bunlar yeni bişey değil. Yeni olan Ortadoğu kara deliğine doğru ilerleyişimiz, savaşın parçası haline gelişimiz. İyi yönetilemiyoruz, dış siyasette duran toplarda, kale önünde ön direkte arka direkte hep gol yiyoruz. Sürekli gol sürekli gol pozisyonu. Benzer süreçler, Suriye içinde de, İran içinde de yaşanmakta. Onlar bizim kadar teslim olmuş değil. Ya da şu an böyle görünüyor.Sonra sorular geliyor insanın aklına: Yoksa İrana saldırmak için mi zemin yokluyor bu BOP? Yoksa Türkiye o bölgede etkin olmasın, yaklaşmasın diye bir takım tezgahlar mı kuruluyor? Yoksa bu işlerin ucu bize yavaş yavaş dokunuyor mu? Demokrasi laiklik cumhurbaşkanlığı derken ampul gibi ortaya mı çıktık. Sanki bir şeyler değişiyor, ama farkedilemiyor(?). Yeni dönemin karanlık savaşı asker göndermeyle ya da askerle çözülemez. Gerçekçi olmak lazım. Ortadoğu’daki denklemlerin türevi olarak Türkiye’deki PKK ve Barzani üstlendiği fonksiyon, iyi analiz edilmeliydi. Kürdistan inşa edilirken, ne işe yarayacağı biliniyordu. Vatan millet sakarya gazına girmeden, akılcı bir Ortadoğu politikası üretmemiz, en azından etliye sütlüye dokunmayan eski denge politikasına bir derece dönmemiz gerekirdi.Fırtına öncesi sessizlikte, sorunları burada çözmek için bir adım atmak gerekirdi. Bunun için artık çok geç… Şimdi pozisyon Ortadoğu haritasının dandik bir unsuru olmaya indirgendi. Bakalım bundan sonra ne olacak gelişmeleri izliyoruz Houston? Houston? Are you there abi
yorumlar
temelsiz,ve dayanaksiz karaktersiz bir diş politka izlersen olacaği budur.hakvermek çözümmü müttefiklere yada omuz vermek.ama nedens sunu da anlamiyorum, kendi gerçekliğinde ülkemiz ve halkımız dediğimiz an vatan millet sakarya edebiyati yapiyor olmakla suclaniyoruz.bu noktada eksikiğin ta kendisi ,esasen milli bir bilinç ten uzak olmaktan kaynaklaniyor.yani bir anlamda tepkisizlik.Bu argümani pek sık duyar olduk ve kendi adıma sıkıdım artik,niye memleket tutkum vatan millet edebiyati diyerek küçümsensinki.bir vatandaş olarak yapabileceğim tek şey sevmek ve korumaktir.ben geçiniz efendim vatan millet sakarya edebiyatini sürekli dillendiren ,bunu marifetmiş gibi tabiri caizde siritarak söyleyen emperyalist ve satilmiş zihinlere,peki sen ne yapiyorsun demek isterim.bana kalirsa bu bir izalasyon politikasi yani birileri bizleri kimi hasasiyetlerden uzak tutmaya çalişiyor çünkü çok daha kolay zaptedebilecekler.örnekleri bolca var azcık düşünen bulur.ülkesini ve milletini sevmek ,vatanmillet skaray edebiyati değildir.faşizm le eş tutulamaz.tutanlar ve oyle varsayanlar ya aptaldir ya da maksatli.
houston abi orda tabi .yeni emirler talimatlar…işte bugünkü karakol baskını, yine şehitler…@anasset gol pozisyonlarından bahsetmişsin, biz ülke olarak ne zaman derli toplu bir takım olduk ki? ha ama hele şimdi iyice tel tel dökülüyoruz.sonumuz hayır mı houston abi ?
tüm bu karmaşaları kullanarak bir de darbe devşirmeye kalkan bir bürokratik elit var ki onların ne çocukları şehit olur, ne taksitleri gecikir ne maaşları düşer, akdenizde egede güzelce ucuz tatil yaparlar, en ucuz krediyi bulup 4 senede bir araba değiştirirler, hayatlarında hiç siyaset kitabı okumadan ülkeyi yönetmeye kalkarlar…anlatmakla bitmez. Aynı zatı muhteremler, 1990 sonra “çekiç güc”ün görev süresinin 6 ayda bir meclisce uzatıldığı dönemde, izleyici localarına gidip, uzatma için baskı uyguluyorlardı. barzani, kuzey ırak, talabani türkiye-abd-israilin ortak stratejisiydi…ne değişti şimdi….değişen şu; bizimkileri o dönem güzel kafaladılar, uyuttular…bizimkiler stratejik işbirliği sandı ama onlar taktik işbirliği yapıyordu…çünkü dünyayı okumayan bu arkadaşlar, dünya siyaset tarihini sadece inkilap tarihi kitaplarından biliyor….dünyada bin tane siyaset, savaş vs. teorisi yazıldı….hepsinden habersizler…bak ATATÜRK Fransız ihtilalini, burjuvayı, laisizmi, bunları okumuş bir insandı ve bu nedenle birçok yeniliği tepeden inmeci de olsa uygulamaya soktu…bizim efendiler ne fil seyreder, ne kitap okur ne şiir okur ne müzik dinler…..sonra nara atarlar “barzaninin arkasındaki güce bakmak lazım”, ulan o gücü sen bal gibi biliyorsun…senin yardımınla çıktı 3000 tane kürt Irak’tan, ABD’nin bilmem ne adasına devrişirilmek için yerleştirildi….o kürtleri unuttuk mu biz….nerede o kürt kardeşlerimiz…hala adada mı sanıyorsunuz….2 yıl önce sokakta saklanbaç oynayan çocuklar, dünyanın en kemik terör örgütünün önüne ceylan gibi bırakılıyor….ne olacak ki öllsünler…analar yenilerini doğuruyor….
karakol basılıyor… gencecik çocuklar eli kanlı ve teröristliği bile kalleşçe yapan adiler tarafından katlediliyor, RTE ise houston abisi ile temas halinde… hangi ampül bakışlıyı hangi ilden hangi sıraya koyayım diye icazet peşinde… e o nede olsa neyin genel başkanı?Amerika’yı Kollama Partisi
15 yıl önce Binbaşı Ersever olayları açıkça ortaya koymuştu. “Sene 1984:bu adamlar gökten zembille gelmediler. 15 Ağustos Eruh ve Şemdinli baskınları oldu. Şemdinli’ye otuz kırk militan geldi. Uzaktan şöyle tarayıp roket attılar….Bu saldırılar gökten zembille yapılmadı. Gerilla faaliyetinin geçmişi vardı. Yıllarca bu bölgede çalıştılar. Kuzey Irak’tan geldiler. Suriyeden geçtiler. Keşiflerini yaptılar. Üs bölgelerini tesis ettiler…O tarihte, “Vietnam örneği” var dedik. Fransızlar Dien Bien Fu savaşından sonra Vietnam’dan çekildiler, yerine Amerikalılar geldiler. Şunu yaptılar, bunu yaptılar. Küçük birlikler halinde Vietnam’a yayıldılar. Vietkong Amerikalıların küçük birliklerini teker teker vurmaya başladı. Bakın şu söylediklerimi Türkiye’yle başdaştırın. Belki ben olayların çok içerisinde olduğum için kendime göre değerlendirip dar olarak anlatabilirim. Bazı şeyleri sormanızda fayda var. Amerikalılar, küçük birlikler vurulunca bunları daha büyük birlikler haline getirdi. Merkezi üsler kurdu, dolayısıyla alan açtı. Yani küçük birlikler ortadan kaldırılınca, gerillanın yayılmasının alanları açıldı. Bu alana Vietkong yerleşti, filizlendi. Ardından orta büyüklükteki Amerikan kuvvetleri vurulmaya başlandı.” Yalçın, Soner; Binbaşı Ersever’in İtirafları, Doğan Kitap,sf. 59. 1. Basım 1994Bu noktada binbaşının söyledikleri ortadadır. Yaşananlar bir tekrardan ibarettir. Bunun için rasyonel yaklaşımlar diyorum. Bunun için geleceği düşünmek lazım diyorum. Gayri nizami harp içinde bir yaklaşım her zaman mümkündür ve yapılması gereken de budur. Bunun çözüm olduğunu söylemiyorum ama askeri anlamda yapılmasının şart olduğunu ifade etmek istiyorum.@haritametoddefeteri arkadaşım, ne haritan var ne metodun var geliyorsun, aptal ya da maksatlı diye eleştiriler yapıyorsun. Seni ciddiye alayım mı? Bunun yerine başka bir alıntı yapıyorum: “Traktörlerle Yeşilyazı karakoluna yakın bir yerde indirme yapıyorlar. Nöbetçi asker eli silahlı kişilerin indiğini görünce ateş açıyor. Bu arada onlar da karakolu abluka altına almışlar. Çatışma başlamış. Telsizle bildirdiler, mesafe aşağı yukarı 14-15 km. Bölük komutanımız da bir şehit arkadaşın mevlit hazırlığındaydı. Komutan abdestini bitirdi, “karakol basıldı” haberi geldi. Telsizi açtık, karakol komutanı ağlıyor. Hemen araçlara bindik, yüzbaşımız da yeni. Bölük komutanı, “bu yolu keserler, Munzur nehrinin karşısından gidelim”dedi. Yüzbaşı, “bir an önce gitmemiz lazım, feryat ediyorlar” diyerek dinlemedi. Dört beş km ötede sivil araçları durdurup yolu kapatmışlardı. Tam viraja getirmişler bunu. virajı dönünce tepeneni altında kalıyorsun. Yüzbaşı zırhlı arabası önde, üsteğmen ortada, biz üçüncü arabaydık. Olayı farkedene kadar ateş altında kaldık.Yüzbaşımız vuruldu, öldü. …Üç kurşunu da aynı yere atıp şoför mahallindeki camı delmişler…” Mater, Nadire, Mehmedin Kitabı Metis Yayınları sf. 74
biz ki Korkut Eken’leri hapishanelerde yatıran bir ülke değilmiz anasset?müstahak değilmi bunlar bize?tuzu kuruların çocukları mevsim itibarı ile beach’lere,club’lara akarken normal hayatında çiftçilik yapan,boyacıda çalışan,haftalık 50 ytl’ye amatör takımlarda top oynayan tuzu ıslakların çocukları bu ülke için ölüyorlar…lanet olsun kanla beslenip hala doymayan şeref yoksunu asalaklara