Size kafamda deli gibi düşünüp cevabını bulamadığım bir sorumu sormak istiyorum, umarım yardımcı olursunuz. Hepimiz gayet tabi anne-baba olmak isteriz. Hatta bilim adamları dişiliğin özünde doğurmak olduğunu açık bir şekilde söylüyor. Ama bunların hepsi bizim görüşlerimiz. Peki, çocuk dünya kahrını çekmek zorunda mı? Kimsenin ona soru sorma yetkisi olmadan dünyaya getirmeye hakkı var mı? Yarın öbür gün çocuk sana dönüp ‘beni niye dünyaya getirdiniz’ dese ne diyeceğiz?Cevaplar:Soyumun devamı, mutlu yuva kurma, hayali,zevkine felan da olamaz. Bunlar bencilce düşünceler. Evet, o çocuğu dünyaya getirmenin mantıklı bir nedenini bulamıyorum.
yorumlar
Bazı insanlar bu yanılgıya düşüyo, kötü bir dünyaya ben o saf çocuğu getirmemeliyim yoksa bana dönüp demez mi neden getirdin diye diyorlar. Bir bakıma bu doğmamış çocuğun bile ne kadar sevildiğini gösterir ama kendimize olan güvenimizin de ne kadar az olduğunu gösterir. Sorumluluk sadece dünyaya getirmek değil zaten. O uşağın bu dünyada mutlu olması için elinden geleni yapmaktır asıl “sorumluluk. Bir de söyle düşünürsek, Çocuk dünyaya getirmek zor diyoruz bu sorumluluğun altından kalkamayız diyoruz, ve bir insanın dünyaya gelesini engelleyoruz. En basitinden kürtaj olayı bir bireyin en doğal hakkı olan yaşama hakkını elinden alıyoruz. Peki biz kimiz ki bunu yapma cesaretini kendimizde görüyoruz. Gerçi bu cesaret değil korkaklıktır.Kişisel bakış açım; bu dünayay benim gelmeme vesile olan ve dünya hayatında benden emeklerini hiç eksitmeyen anne ve babama minnettarım, ve çok güzel bir çocukluk geçirdiğimden dolayı bende bir çocuk sahibi olmak onu en güzel şekilde yetiştirmek istiyorum (daha zamanı var gerçi). Bu kötü dünyaya bir saflık temizlik getiremem korkarım demek yerine biraz daha kendimize güvenmeli ve şöyle demeliyiz bence. ” Bu dünyaya saf temiz bir uşak getirecem onu en iyi şekilde yetiştirecem ve bu dünya hem benim için hem onun için daha güzel bir yer olacak hatta başkaları için bile, ve siz ölümsüz olacaksanız bir nevi ardınızdan annem beni böyle yetiştirdi iyiki doğurdu ve iyiki böyle yön verdi bana diyecekler hatıralardan silinmeyeceksiniz.””truva filminde aşil’in en büyük arzusu unutulmaz olmak ve çoğu insanın böyle bir eğilimi vardır.” Kimse tarihte yer almak istemiyorum ben demez ve bunun en güzel ve en kolay yolu da iyi anne / babalıktır bence.Mezar taşında gördüğüm bir söz vardı onu yazayım:”Yâdında mıdır doğduğun gün sen ağlarken gülerdi alemÖyle bir ömür sürki mevtin sana handan olsun aleme matem”Dünyada çocuklarınız olmazsa kuru kuruya yaşar gidersiniz kanımca, öldüğünüzde birkaç siyah takım elbiseli iş arkadaşı ve hava bulutlu olsada güneş gözlüğü takmış bayanlar olur birgün sonra unutulursunuz. Şahsen ben birgün sonra unutulacaksam 60 (ortalama) sene yaşamamın boşuna olduğunu düşünürüm.Saygılar ,sevgilerle… 🙂
ölümü tatmak için, bunun içinde doğmak gerekiyor, anne baba doğuma ve hayatı tatmasına aracı oluyor, sonra yine geldiği yere ölüme gidiyor, yani ölmek için doğuyo, yaşam da tat alınan kısa bir mola,
dünyaya getirdiğin çocuğa etrafındaki tüm kötü gelişmelere ve acaip gidişata rağmen, kopanistinin dediği gibi “tat almayı” öğretebildikten sonra sorun yok. bunu yapabilmek için de öncelikle anne babanın hayattan keyif almayı başarabilmesi gerek. zor değil…mutlu bir aile ortamında büyüyen bir çocuk anne babasına beni neden dünyaya getirdiniz demeyecektir, en azından bu dünyadan nefret ettiğini hissettiği anda ilk önce onlara yaslanacaktır. güçlü olmayı onlardan öğrenecek ve düşse de kalkacaktır tekrar ayağa.anne baba olmak cesaret ve özveri gerektirir. ve belki de bu cesaretle dünyaya getirdiğimiz ve iyi yetiştirebildiğimiz çocuklardır bu rezil dünyayı değiştirip güzelleştirecek.. bir de bu tarafından baksak olaya?
Bu evvela inanç meselesi.Bu kabulden sonrası daha kolay olur.Haa, kabul olmaz ise böyle cedelleşmeler, iç hesaplaşmalar, isyanlar ortaya çıkar.Halbuki bunlar güzel şeyler değil. Yaratılışın gereği ne ise ona uygun bir hareket tarzı da daha mutlu daha huzurlu daha güçlü kişilikli bireyler ve dolayısıyla da toplumlar demektir.Erkek ve kadında da yaratılışında varolan birleşme dürtüsünün meyvesi de çocuktur. Tabi meyvenin acısı da var tatlısı da, mecburiyetten yeneni de var zevkle, arayıp bulunup yeneni de.Çocuk da buna benzer bence. Bir meyvedir. Evlilik meyvesi. Tabii acı veya tatlı olması da tamamen ebeveyne bağlı. Hem kendi kişilikleriyle ilgili olarak hem de çocuk üzerindeki tasarrufları ile.İki yaşında bir oğlum var. Dışarda bütün iş yükü, stres, yorgunluk ne varsa, eve gelip de o gülen mavi gözlerini öpünce, uzun sarı saçlarını okşayınca, bi de ‘baba çoko’ (çikolata) diye nazlanarak kucağımda öpücükler kondurunca yanağıma ne stres kalıyor ne yorgunluk.Buna bile herşey feda edilir. Bu tatları büyüyünce o da yaşayacak mutlaka.Yani sevgili acuistic, Yaratan böyle buyurmuş.İyiki de buyurmuş.Güzel de buyurmuş.
aslında bende o konuya girecektim ama @mevlana yusuf ; sonra dedim ki kendi kendime daha nötr bakayım, sonuçda insan müslüman olmak zorunda değil, eğer üslüman olmayan yada ateist olan biri bunu size sorsa ne cevap vermek gerek diye düşündüm .
sorun ve gerçekten cevabı bulmak isteyişin hoş. sonrasında yazılanları daha okumadım, okumadan yazıyorum. onlardan etkilenmeden bir şeyler yazayım istedim.evet ben de bu sorunun cevabını bulabilmiş değilim. bir yerlerde mi okumuştum yoksa rüyamda mı görmüştüm gerçekten tam hatırlamıyorum ama sanki şöyle bir söylem var; hiç bir çocuk bu güne kadar doğmuş olanlar kadar acı çekmesin. çok saçma gelmiş olabilir ama biraz lafı döndürüp dolaştırsa da düşününce anlamlı bir yerlere çıkıyor sanki. peki bunu da biraz geçelim, çoğu zaman hayatı, yaşamı tanımlarken, acı cevabıyla karşılaşmaz mıyız? bütün bunları söylediğime bakma hala sorduğun sorunun tatminkar bir cevabına ulaşmış gibi hissetmiyorum. arabesk olacak ama dünyaya gelirken de ağlıyoruz. hafifte de bir yazı hatırlıyorum; hiç acı duymasaydık yaşadığımızı farkeder miydik gibisinden bir yazıydı.. malesef yaşamak ile acı arasında kabullenmek istemediğim sağlam bir bağ var. ama yine de bildiğim kadarıyla bütün canlılar hayatta kalmak ve neslini devam ettirmek içgüdüsüyle dünyaya geliyorlar. belki de bu bir cevap olabilir.. tatminkar mı? onu bilemiyorum. bu noktanın üstünde fazla durarak kimseyi baymak istemiyorum o yüzden kısacık değinicem, en yakın örnek son yazdığım yazıda da bahsettiğimi hatırlıyorum; hakka hukuka inancımı yitirdim. peki kimse doğacak bebeğe sen doğmak istiyor musun? diye sormuyor haklısın sonrasında canından kanından dünyaya getirdiğin evladın, yavrun sen elinden geleni yaptığın halde çok haksızca hukuksuzca düşüncesizce yapılan bir hata yüzünden elinden gidebiliyor da.. bence bu doğan bebeğe fikrini sormamaktan daha büyük bir haksızlık ve tanımlanamayacak bir acı. insanın kendi kendine böyle bir risk alması ne kadar mantıklı olabilir? işte sanırım mantık artık fazlasıyla önemini kaybediyor. senin de dediğin gibi sanırım buna mantıklı bir açıklama getirmek çok zor, iç güdüyle tanımlamaktan başka. aklıma geldi eklemeden geçemedim; ben de bizimkilere sormuştum beni neden dünyaya getirdiniz? diye …
kovulduğumuz cennet, doğadır ve bize, geliştirdiğimiz aklımızla o doğanın kurallarına karşı gelmek, onun içinde bu karşı gelişlerle yavaş yavaşkurduğumuz cehennemde kendi kurallarımızla efendi olmak kaderi verilmiş gibidir. doğanın evrimi, bizimse tanrımız var. bunlar kurallardan ibaret. mesela doğada bir hayvanın yaşayıp yaşamayacağına doğa karar veriyor. bizse bu kararı verirken tanrımıza takılıyoruz.insan, yalnızlıktan korkan ve onu kavrayabilen tek hayvandır. bunu aklıyla yapar. bu korku bizi birbirimize öyle sağlam bağlarla bağlar ki bir anlamda yaşamımız, diğer hiçbir canlıda olmadığı kadar başka bir türdeşimize bağlıdır. bu bağ o kadar güçlüdür ki sadece yaşama değil ölüme de nüfuz edebilir. yani insanlarda bir anne, evladının hayatında, diğer hiç bir hayvanda olmadığı kadar tasarruf sahibidir. evrimin yerine koyduğumuz tanrımızsa bizi büyük gücüyle şüpheye düşürür. aklımızla kavrayamadığımız bir şeyi, yani birinin yaşamını, nasıl bu kadar kolay bir şekilde avucumuza alabiliyoruz sorusunu sormak kaçınılmazdır. ancak olaya tanrı tarafından değil de doğa tarafından bakarsak, bir çocuğun çok kötü koşullar, cehalet ve imkansızlıklar içinde dünyaya getirilip, bu dünyada tutunabilecek bilgiden ve güçten mahrum bırakılıp, süreç içersinde ölümünü seyretmek ile kürtaj arasında bence hiçbir fark yoktur.keza dünyadan önceki evrede olup bitenler, tanrı tarafından açıklanmış olsa da, gözümüzün önünde bir gerçek gibi gözüktüğü için, O’na karşı düşülen en büyük şüphenin de kaynaklığını yapar.bu konuda kafamın hayli karışık olduğu anlaşılıyordur. kafa karışık olunca da yorum bitmek bilmez. aklımdakinin cümleler haline dönüşmesiyse bu konuda oldukça zor. sanırım böyle şeyleri düşünmemeye çalışmak, çakan kıvılcımları anında söndürmek en iyisi…son olarak diyeceğim, umut çoğu zaman yalan söyler. salt umutla başlatılıp, nihayete memnuniyetle varılabilecek tek şey saksıda çiçek yetiştirmektir. umut yetmez yani. insan gibi özel bir varlığın, gene insanlığın elinde maymun olması bence en büyük günahtır. ona en iyisini veremeyeceksen yani sana iyisi verilmemişse bir çocuğu dünyaya çağırma. bil ki o, orada çok daha mutlu. insanlık onuruna yaraşır şekilde yaşayan, şu dünyanın en iyimser tahminle %20’si. geri kalan, kanalizasyon borularında polen arayan kelebekten farksız…. tabii, bence.
Yaşam bir bayrak koşusu ve sen acuistic, varsan ve eğer bu cevabı yazdığım soruyu sorabiliyorsan, bir kaç milyon yıl önce ağaç tepelerinde düş gören bir insansının varlığına karinesin.
Bir insan gibidir tüm insanlık ve tüm insanlık gibisidir bir tek insan. Neden intihar edip yok etmiyorsan bedenini o nedenden çocuk sahibi olmalısın.
@gaybul gayb. bak güzel kardeşim sen böylesi direk bir mantık kurmaya kalkarsan -bazı insanlar bu yanılgıya düşüyor …. çocuğunuz olmadan ot gibi yaşarsınız öldüğünüzde … diye unutulmuşluğu yokoluşu anlatan bir iki süslü cümleyle devam ederken kurduğun mantıktan bahsediyorum. birincisi bu söylediklerinden çocuk sahibi olma ihtimalini yüksek görüyorum. basit bir örnek olarak tatmin etmeyebilir ama bir yönden mantığı paralel giden birşey söyliyeyim sana bütün türk erkekleri askere giderler isteye isteye can ata ata gitme durumu bir istisnadır ama her erkek ss kurallarıyla askere gider. ve askere gidenler askerliğin mutlaka bir erkeğin hayatında olmazsa olmaz bir şey olduğunu savunurlar. neden biliyor musun? çünkü onlar askere gitmişlerdir. e o kadar süreyi anlamsızca boşa harcamış olmayı düşünmektense tabi askerliğin olmazsa olmaz bir dönem olduğunu savunmak işlerine gelir. bir bakıma tecavüz kaçınılmazsa zevk alma zihniyeti sen kendi hayatını doldurmak için bir çocuğa ihtiyaç duyuyor olabilirsin. bir çocuğun olduğu zaman hayatını daha anlamlı da görebilirsin ama bu da bir bakıma askere gitmiş olmakla benzer bir durumdur. çocuk dipsiz bir kuyudur devamlı atarsın atarsın ve yine her eline geçeni atarsın içine geri gelmeyeceğini bile bile. bu durumda buna bir anlam kazandırma isteğin normal ama dedimya bir yandan da züğürt tesellisidir. çocuk yapmak kötü birşey değil öyle düşünmüyorum, istiyorsan da tabiki çocuğun için kul köle olursun o da kötü bir şey değil ve doğru olan da ama karşıma geçip çocuk sahibi olmazsanız ot gibi yaşarsınız dersen hade leeen derim. kendi fikirlerinde düşüncelerinde kendi hayatındaki tatminlerinde özgürsün ama senin gibi olmayanın hayatının anlamsız olduğunu söyleyemezsin. hele şu cenazede ve sonrasında gözlüklü takım elbiseli amcalı kurtlar vadisinden fırlamış salakça senaryon işi daha da aptalca bir noktaya taşıyor o da şöyle ki tamam senin çocuğun sen öldükten sonra seni hatırladı hiç unutmadı hatta bütün diğer insanlar gibi kendi ailesinden birinin kaybetmenin acısının darbesinin izlerini hayatı boyunca bir yerinde sakladı tamammı eeeeee? sonra yani sen belki 20 sene fazla hatırlanmış olmayı marifet mi sanıyorsun? bu mudur? vaay be adama bak çocukları o öldükten sonra onu hiç unutmadılar hayatlarının sonuna kadar hep babalarını veya annelerini andılar.. bu ne kadar bencilce bir düşüncedir. yani sen öldükten sonra seni hatırlayacak birileri olsun diye mi çoluk çocuk sahibi olmaktan bahsediyorsun? yahu yine soruyorum o kadar fazla süre hatırlandın diyelim eeee sonraa ?? tekrarlıyorum pardon ama bunu zorunlu hissettirdiğin için yapıyorum kendi fikirlerini düşüncelerini paylaş anlat ama bu kadar direk hümaniter bir noktada senin gibi olmayanlara bu kadar düşünceden yoksun laf sokmaya kalkarsan hadeee leeeyn derler bu örnekte olduğu gibi HADEE LEEEEEEN!!! yuhh bre densiiiiz hadi bir 10 saniye düşün hiç çocuğu olmadan belki de dünyanın sonuna kadar hatırlanacak olan insanları hade yavrucuğum hadeeeeee
acuistic bak şimdi nasıl bir noktaya vardım küçücük aklımca; böylece ortaya çıkıyor ki; ileride (belki de şimdiden bile)bu bahsedilen soruyu sormayan, bu sorunun cevabını göremediği için tatminsizlik yaşamayan insanların sözü daha fazla geçiyor olacak çünkü sadece onlar varolacaklar. 😉
O çocuğu dünya’ya biz getirmiyoruz..! Biz sadece aracıyız
benim yazdıklarım tamamen kişisel düşüncelerim yani bunu bana biri sorsa böyle anlatırım ben, hade leen diyene de bişey demem saygı duymak lazım adamın fikrine, ama genel düşüncemi söylersem; bu kesinlikle inanç meselesidir, necronamber ında dediği gibi biz sadece bir aracıyız, neden güzeldir çocuk ; çünkü peygamber efendimiz ben ümmedi kalabalık görmek isterim ahirette der bu yüzden güzeldir, neden güzeldir çocuk; bir hadisi şerifte geçen amel defterinin kapanmaması için gerekli olan 3 şeyden biri de güzel ahlaklı çocuk yetiştirmekdir, bu yüzden güzeldir. Ama karşımda ki insan tüm bu anlattıklarıma da HAAADEEE LEEEEN diyebilir hatta bu daha okkalı olur adam ben senin peygamberıne ınanmıyom ki der olur bıter. Ben birşey konuşurken karşımdakinin tavrına göre seçerim kelimeleri ancak yazarken bu yazıyı kim okuyacak belli değil o yüzden en genel tavırla en düz mantıkla yazarım.Yinede teşekkürler.
ben bu işin güzelliğinden bahsettim birde çocuk sahibi olmak güzeldir dedim, unutulmuş ve yok olmuşluk çocuk sahibi olmak yada olmamak arasında kalmış insanlar için sadece bir düşünce imi olsun diyedir. 100 yıllarca hatırlanacak çocuksuz insanlar yok demedim ki ben çocuk sahıbı olmak hatırlanmanın en kolay yoludur dedim. mantık hatası da yaptığımı sanmıyorum ben 4 kuşak önceki mehmet amca mı biliyorum mesela benim kastım bu , mezar başında birilerinin dua okuması benim kastım. Biz senle anlaşamayız uşağum ikimiz farklı açılardan bakıyoruz ve senin gibi haklı olmaktansa daha kibar olmayı her zaman tercih ederim.Ayrıca kurtlar vadisi senaryosu dediğin şey müslümanlıkla ilişkisi olmayan bir durum yahudilerin geleneğidir bu ben yakın zamanlarda müslümanlarında böyle şeyler yaptığını görmeye başladım. Ve haz etmediğim bir durumu da eklim yorumuma dedim.be_goodie ; Umarım bu hiç unutulmaz ve hep güzelliklerinle hatırlanırsın, samimiyetime güvenebilirsin bu konuda
İnanç meselesi dedim ya, aynen bunu ifade ediyor herkes. İnanan da inanmayan da inancına göre hareket ediyor. Ateist veya gayrimüslim olanların da çocukları var ama biz bilir ve inanırız ki işler niyetlere göre değerlendirilir.Yaptığın işin mahiyeti, neticesi, niceliği aynı zamanda o işi yapış niyetinle de doğrudan ilgilidir. Bu benim inancım.Herkesin niyeti farklı niyetlerin doğurduğu neticeler farklı olabilir.Ben inanıyorum ve bu kadar gereksiz yükün altına girmekten kurtuluyorum. Yok efendim çocuğu dünyaya getirmek için ona sormuş muyuz, yok efendim buna hakkımız varmıymış. Bunları düşünüp öylece hareket etmek insanın omuzlarına kendisinden istenmeyen, talep edilmeyen gereksiz yükleri kendiliğinden yüklenmesinden başka birşey değil. Kaldı ki bu da pek akıllıca gelmiyor bana.Ha peki sorumluluk meselesi ne olacak diyorsanız, elbette o bir yük ve taşınması gereken bir yük hem de. Bize verilen tertemiz ruhlu çocuğu terbiye ederken ona güzellikleri, iyilikleri vermek, onu hem bu dünya için hem öbür dünya için iyi bir hal alabilme kapasitesine erişebilmesi için sahip olması gereken donanımları edinmesine yardım etmek. Bu ana ve babanın en temel vazifesidir. Bundan ötesi ise, yani bu türden donanımları tam olarak verdiğine emin oldu ise sorumluluk kısmını başarı ile geçmiştir demektir. Gerisi ise çocuğun ve onun kararlarını yani sorumluluğunu ilgilendirir.Bi de aslında şu temel nokta gözden kaçıyor. Yine inanç meselesi bu. Çocuk anne babanın edinilmiş bir malı değil ona verilmiş bir emanettir. Emanetin hakkı da emanet sahibinin arzusu yönünde hareket etmektir. Bugün toplumda bu anlayış kaybolduğu için maalesef yanlışlıklar doğuyor. Çocuğu bir emanet olarak görüyorum ve emanetin sahibini nasıl memnun edebilirim diye düşünerek hareket edersem hem sahib için hem de emanet edilen için en iyisini yapmış olacağımı biliyorum.Tabii inanana böyle.İnanmayan için bişey diyemem o kendi cevabını kendi bulsun.
gaybulcüüm ben bir yerlerde senin çocuk sahibi olmayan ot gibi yaşar veya buna benzer bir şey dediğini okumuştum şimdi nerde bulamıyorum belki hala oralarda biryerlerde yazıyor belki de sonradan silindi ama dedimya çocuk sahibi olmadan ot gibi yaşarsınız diyen biri başkalarına saygı göstermeden denyoca kendi fikrinden inancından bahsediyor demektir. benim başından beri anlatmaya çalıştığım da odur. sen şimdi ben öyle bişey demedim diyorsan pardon ama bana bi ara fazlasıyla öyle demişsin gibi gelmişti. ayrıca yineliyorum yüz yıllarca hatırlanacak insanlara bir göz at çoğunluğunun çocuğu yoktur. yani o dediğin hatırlanma tribi çocuk doğurarak olacaksa fazlasıyla ucuz oluyor tabi yine sen bilirsin. sen; -ben doğururum veya doğurturum şanım yürür diyeceksen beline kuvvet koçum özellikle iyice yaşlandığında bu konuya daha da fazla önem gösterirsen, malum hayatının sonuna ne kadar yakın baba olursan düz mantık hesabıyla o kadar fazla hatırlanırsın. hatta spermlerini ileriki kuşaklara bırakabilmek de artık mümkün off düşünsene sen şimdi bırakıyorsun, bir şart koşuyorsun, bu sperm en az 250 sene sonra kullanılabilir diyosun. 250 sene sonra şıp koyacaklar müsait bir hatun kişinin içine, tabi sen yanında 250 sene sonra senin hakkında öğrenilmesi gereken bütün herşeyi bir kenara yazacaksın artık cd mi olur yoksa bildiğimiz dosya şeklinde mi olur bilemiyorum şart koştuğun üzere spermini kullanıma sokan anne bıraktığın bütün bilgileri doğan çocuğa aktaracak. ayy bak gözlerim yaşardı şimdi o kadar zaman sonra seni hatırlayacak birilerinin olması ne kadar da his hiss etti beni sabah sabah belki de tekrar olacak ama bak şimdi aklıma geldi diyelim o kadar sene sonra senin spermlerden bir çocuk dünyaya geldi ve anne de sorumluluk sahibibir kadın çıktı ön kştuğun şartların hepsini yerine getirdi seni anlattı bak baban bu dedi mezarı burda dedi aldı senin kemiklerinin burundan çekilecek kıvama geldiği toprak parçasının başına getirdi olm veya kızım baban varya çok süper bi şahsiyetti falan diye anlattı sonra salya sümük ağladılar mezarının başında artık hava kararırken eve doğru yola çıktılar ve çocuk o esnada bir trafik kazası geçirip hafızasını kaybetti olmaz olmaz deme bak bu da olmayacak şey değil bence bu konu için de önceden alman gereken önlenlere bir iki madde daha ekletmen lazım mesela o spermle meydana gelen çocuğun hafızasıyla ilgili bütün sorunlarını tedavi edecek bir sigorta poliçesi olabilir.. hade leeen güzel kardeşim
ayrıca sevgili gaydırıguppak ve güzelleri güzeli mevlana yusuf ikinizin de nickleri belirli bir konsepte, bu görülüyor bu iki nick de hafif kalabalığında daha önceden fazlasıyla gözüme çarpmamış nickler olduğundan belirtiyorum ki; be_goodienin çoğu zaman bakış açısı herhangi bir inanca veya inançsızlığa yorulacak derecede bir ciddiyet taşımamaktadır. taşıdığı zamanlar da olur arada ama onu o zaman zaten anlarsınız. yani şimdi bu sütünda yazılanlar sebebiyle ikiniz de hemen kendinizi başka beni başka kefeye koyar bir hal takınmışsınız. bundan önce gaydırıguppakcığım için söylediğim hade leeen sözünün güzelleri güzeli yusuf kardeşim için de gayet uygun olduğunu düşünüyorum. genelde doğru bildiğini söylese de bunu ortam maymunu şeklinde dile getiren be_goodieyi bunun böyle olduğu apaçık ortadayken bile, inanç parantezinde etiketlemekten kaçınmayan sizin gibi (!) inançlıların, -inancı- ne şekillere soktuğu ülke çatısında malesef ortatadır. ben bu sütünun en başındaki başlangıç yazısını yazan kişi tarafından baktım olaya o kadar. bütün soruları ve fikirleri doğrudur demedim artık kimse doğurmasın demedim, doğuruyorsunuz da noluyor?! insanların doğayı bu hale getirmesinden dolayı doğurduğunuz canlının hayatının sonuna kadar rahat bir şekilde nefes alabileceğinin garantisi mi kaldı? demedim, ortada bir sürü anasız babasız zavallı yavru varken onlardan bir tanesini mutlu edebileceğiniz halde neden doğuruyorsunuz demedim. akıllı olunuz 😉 belki farkında olmadan içinde olduğunuz bu anlamsızca yargılamayı sonlandırdığınız zaman çok daha mutlu olacaksınız ve emin olun yavrularınız da bu mutluluktan paylarını alacaklardır. herşey yavrularımız için… ikiniz de bir şeyler söylüyorsunuz kendinize göre haklısınız ama inanan başka inanmayan başka tribine girmeye ne kadar meraklısınız sanırım bu çabanız inancınızın büyüklüğünden gelmekte ….
sevgi…
Doğrudur nikim beni anlatır.Eminim senin nikinde seni anlatıyordur.Kendi dilinden utanan bir adam için iyi bir nik. Bigudi.Benim kimsenin inancıyla işim yok. Kim neye inanır niye inanır beni ilgilendirmez.Ben fikrimi belirttim burdaki herkesin yaptığı gibi.Herhangi bir kimseye ilintide de bulunmadım. Dokundurmada da bulunmadım.Nerde nasıl etiketlemişim birilerini bunu da anlayamadım? Öyle bişey yok.İnsan kendini en iyi kendi anlatır. Başkasının etiketi onun ifadesi olamaz.Ancak buna rağmen ben şu an sana bi etiket takmaya mecbur hissediyorum kendimi. Çünkü hakediyorsun kardeşim.Sen sıradan birisin.Sen iki kelimeyi anlamaktan aciz birisin.Sen peşin hükümlü, dar kafalı birisin…Kırmak veya kızgınlığa sebeb olacak herhangi bir cümle kurmamaya özen gösterdiğim halde böyle saçma sapan fikirli insanların ithamıyla karşılaşmak bana göre değil.Burası tam ismine göre bir mekan imiş.HAFİF…Belden aşağı muhabbetleriniz, dengesiz dengesiz cümleleriniz, hakeret içeren yazılarınız vesaire vesaire sizlere kalsın beyler bayanlar..Bana eyvallah….
Arkadaşlar çok bilindik şeyler yazmışsınız ama bunlar gerçeğin yanından bile geçmiyor. adam tutmuş gibi olmim ama be_goodie ile fikirlerim çok yerde paralel. Bikere hatırlanmak kadar bencil bi düşünce olamaz. Biri çıkış-sevgi- demiş dümdüz. Ne sevgisi kardeşim ya, sanıyolar ki çocuk kırlarda koşarak büyüyecek. Net bi cevap yine bulunmadı. Ama içgüdüsel en yakın olan. Hepinize teşekkür ederim, sizin benden daha ço düşünmeye ihtiyacınız var bu konuda
ah yaa dilimden utanıyormuşum ya güzelleri güzeli yusuf siz tam bir salaksınız. siz o nicki almaktan utanmıyorsunuz da ben dilimden utanıyorum öyle mi?! utanması gereken biri varsa o da sensin ama bunu anlayabilecek durumda olsan o nicki almazdın. evet burasının ismi hafif.sen gelmeden önce de öyleydi sen o nicki alıp girerken de aynıydı.. sizin algıda biraz yavaşlık var galiba, sadece yavaşlık olsa yine iyi. bigudiymiş vay bee 🙂 siz kendinize şöyle ağır abilerle dolu bir platform bulunuz hadeeeeee tay tay !
Be_ goodie yazım aynen duruyopr hiçbir oynama ben yapmadım ama başkası yapmışmıdır onu bilemem. Hatırlanmak lafıma pek bi takmış gördüm seni. Oysaki benim harılanmak lafı sadece ufak bir ayrıntı idi yazıma geniş çerçeveden bakarsan çocuklar hakkında ki hassasiyetimi göreceksin. Genel yargılar içinde değil kişisel bir yorumdur benimkisi. Başkalarının hakkına saygısızlık etiğimi düüşünmüyorum ki bunu bana sen söylüyorsan hiç takmıyorum önce bana ikinci yazıdğın mesajı okumalısın. İnsan çocuk sahibi olmaktan korkar bu doğaldır çünkü büyük bir sorumluluktur ama hani derşler ya çocuk evin neşesidir bereketidir diye tat tuz olayı ordan esinlenme idi neyse anlaşılmamış sorun değil bi dahakine daha açık seçik yazmak zorundayım sanırım.Biri demiştiki sanırım yine o sendin güzel abim, sen nasıl başkalarını düşünmeden bunları söylersin, çocuk şöyledir böyledir dersin demiştin, derim ben çünkü benim gözümde çocuk budur ve değer yargılarımdan dolayı beni ne sen ne de bir başkası yargılayamaz.Gelelim hatırlanmak konusuna tekrar, dedinki bana , kurtlar vadisi falan filan çok komiksin harbiden, sende sadece suçu kurtlara atan tiplerdenmişsin oysaki ben seni daha yaratıcı bekliyordum. Bunun ne kurtlarla nede başka birşeyle alakası var, karşı komşumuzun çocuğunu görünce ben mutlu oluyorum, yeğenlerimi görünce mutlu oluyorum çocuklara karşı büyük bir zaafım var onların ağlamasına dayanamıyorum mesela. Sen şimdi bunlada dalga geçersin oda sorun değil gerçekten, çünkü benim nickim ne olduğumu belli ediyor ya sana göre senin yorumunlarında benim gözümde seni duygusuz saçma sapan bir insan olarak gösteriyor. Ha sakın alınma şimdi saçma sapanlık iyidir yeri geldiğinde. Bende bazen derim ne boş saçma sapan bir insanım diye ki bu mesajı saat 3 de atıyorum. Başkaları ile dalga geçip başkalarının nickleri ile dalga geçip farkklı telafuz etmekten zebk alıyorsun, kendini üste çıktı mı sanıyorsun , burda haksız yorum diye birşeyden söz ediilemez elbette ama senin amacın yoprum yapmak değil sataşmak canın sağolsun seni de böyle sevmek lazım.Nasıl ki zevkler ve renkler tartışılmaz bu da öyle kişisel bir görüştür ne senle nede başkasıyla tartışmak pek demantıklı değil. Ama senin yaptığın zaten tartışmak değil.Çünkü en başta kendinle çelişiyorsun, saygıdan bahsedip saygısızlık yapıyorsun
@acuistic , belkide akışına bırakmak lazım en güzeli bazen o oluyo.
bu sorunun cevabını şurda bulabilirsin?
Yazını okudum ama cevabı tam olarak alamasamda kafamda bişeyler canlandı. Önce sana açıklamak istediğim bikaç şey var:Kendin gibi bi varlık dünyaya getirmen çok ayrı bişey. Ne iş yapacağı ,nası şartlarda yaşayacağı ayrı bi mevzu. Ama içindeki o bencilce istek yüzünden onu varetmek adil bir karar değil bence. Yani çocul değil tabi delikanlı yaşına gelmiş soruyo sana:+niye dünyada yaşıyorum?-Biz istedik diye..+Ne zamandan beri benim yerime karar veriyosunuz? Size bu hakkı kim veriyor?-Burda bu şartlarda yaşamamın tek sebebi sizlersinizŞimdi diceksin ne bu sorunlu aile böyle, çocuk sorunlarını anlatırken akıllı bi hamle yapıyor. Evet,egolarımdan mı diceksin? Şartların ne olacağı garantisi veremezsin sanırım. Dünya toz pembe değil ki o da öle görsün.
@acuistic,doğanın çarkları işleyecek ve zaten sana sormayacak bile. o da soyunu devam ettirmek için doğanın önüne serdiği yolda ilerleyecek!
Her işleyişin bir mantığı olmalı bende işte tam bu noktayı sorguluyorum. Ayrıca ben anneme ve babama sordum, apışıp kaldılar birbirilerine mal gibi bakakaldılar(pişman bi yüz ifadesiyle,yaptık bi eşşeklik gibisinden). nese eğer kısır olamazsam, çocuğum olursa ona herşeyi sorgulama yetisi kazandırmak isterim. Sorgulayarak yaşamasını yeğlerim..
sevgili acustic,kaygı ve soru işaretlerini anlıyorum, hak veriyorum…ama her işleyişin bir mantığı açıklaman , şu hayatın her yeri matematik olan tüm alanlarında geçerli….ancak,birşey var ki, mucizelerin baş tacı, soru sorup cevap arayanların tek yanıtı…çocuk sahibi olmak…sen de bu konuda haklı olarak takılmışsın,ama bana inan; her işleyişin bir mantığı olmalı arayışın sonucu annenlerin apışıp kaldığını düşündüğün soruyu onlara yönelttiğinde onların, senin pişmanlıkla karışık sessizlik zannettiğin duraksamaları bana göre tabii ki sadece ve sadece senin olmandan dolayı duydukları mutluluk ama şimdi bunu nasıl anlatacağız? bize bu soruyu sorduğuna göre kafası karışık diye o an nasıl açıklayacaklarını bilememenin verdiği bir boşluktan ibarettir…yoksa asla bence tereddüt, pişmanlık durumları yoktur yani:)konuya döneyim;yazında , çocuk sahibi olmak için birçok insanın hangi mazeretlere sığındığını da tespit etmişsin; çok doğru ….insanlar bunu yapıyor, hatta yaşlanınca bana bakacak insan olsun çevremde demek için bile çocuk doğuruyorlar…ben de böyle mazeretlerle çocuk dünyaya getirenleri anlayamaz ve sorgularım senin gibi, günlük hayatımda…zaten aklımızı karıştıran, aklını karıştıran da bu tip insanlar…olay da çözülecek bir muammma yok, o çocuğun hayata gelme misyonu falan da yok…sadece ortada insanoğlunun mağara sürecinden apartman dariresi sürecine dek geçirdiği tüm o koca evrimde değişmeyen tek gerçek var çocuk dünyaya getirmek, bunun haricindeki tüm eylemler ve süreçler ; pozitif veya belki de negatif şekillerde değişime uğramış…dehşet değil mi? tek değişmeyen eylem bu…çünkü bu güzel edinim (kesinlikle çocuk) ; yeme-içme, malum diğer fiziki ihtiyaçlar, övgü alma, sevilme, onay görme gibi diğer psikolojik ihtiyaçlar kadar kemikleşmiş, dna’ lara işlemiş ve AÇIKLAMA YAPILMASI, MAZERETLERE DAYANDIRILMASI İCAP ETMEYEN ( en az yukarıdaki temel ihtiyaçlar kadar ) bir ihtiyaçtır…Yanlış anlaşımlasın; muhtaçlık, çocuk olmazsa gebermek, depresyon gibi değil ama insanın çok içinden gelen, içinden nereden geldiğini bile bilemeden ( duygusal bir şekilde kaplten mi, realist sebeblerle beyinden mi ) , bunu açıklamak zorunda olmadığı bir eylemdir…Yaratıcı bu duyguyu vermiş bir kere bize, iyki de vermiş (kendi adıma) ….hiiiiiççç sorgulama,ne kendinin neden dünyada olduğunune yapmak istersen bir çocuk, onu neden yapacak olduğunu…sadece ,sen bu dünyada olduğun için mutlu ol, annenlere teşekkür et:)ve bir bebeğin olursa ; sana teşekkür edilecek bir ebeveyn ol:)çok derin ahkam kesmiş olabilirim, kusura bakmayın ama ben bu konuda susamıyorum, çünkü çocukları çok seviyorum,teşekkürler…
Sevgili acuistic, kimse bu adina Dünya denilen Aleme isteyerek gelmemistir, ve adina ölüm dedigimiz, ondan cok korktugumuz, adeta adini bile duymak istemedigimiz, gercekte sadece boyut degistirme olayinida bilerek gerceklestirmeyecektir…Sunu demek istiyorum: Aslinda hepimiz önceden yazilmis bir senaryonun oyunculariyiz. Ezelde nasil takdir edilmisse öyle yasar, ve öylede boyut degistirir, bir baska Alem’e(Berzah Alemi’ne) geceriz, ve burada nasil yasamissak, orada da ayni sekilde yasariz, yani bir insan su alemde afedersiniz ot gibi yasamis, kendi kimliginden habersiz, ne icin var oldugundan bilincsiz yasamissa, orada da ayni sekilde ot gibi yasar, ama burada ot gibi degilde, gercek kimligini bulmus, ne icin var oldugunu bilmisse, ve bu bilincle gidecegi yeride bilmis, ona göre tedbirini almis olur ki, orada rahat bulsun, huzurlu olsun…Sevgili kardes, su senin sordugun soru cogu insanin kafasinda vardir, fakat nasil ki biz isteyerek, bilerek bu Aleme gelmedi isek, bunu bilmedi isek, o cocukda bunu bilmeyecektir…Kisacasi bizi bu Aleme senaryo geregi yollayan güc, onuda bir sekilde yollayacak, ve buna kimsede mani olamayacaktir. Adina güc dedigim Allah (cc) dur, her sey onun dilemesi ile olur…Simdi söylede diyebiliriz: Benim iradem var, ben istersem olur, istemezsem olmaz, iste burada yaniliyoruz, eger sen istemezsen, yine Allah (cc) nun takdiri ile istemezsin, ve olmaz. Bunun akside aynidir, istersin yine Allah (cc) nun takdiri ile istemis olursun, ve cocuk bu Aleme tesrif eder…Allah (cc) Senin bir cocuk Dünya’ya getirmeni arzu etti ise, buna ne sen, ne de bir baska kuvvet mani olamaz…Saglicakla kal!
AŞK…..