insanlar zaten bize guvenmiyor, surekli yalan soyledigimizi dusunuyorlar, neredeyse mahkemede sahitligimiz kabul edilmeyecek! hakli olabilirler, ama bu kadari pes! reklamci oldugum icin utandim yani! cola-turka ve coca cola’nin yeni “ramazan” reklamlarindan bahsediyorum. insanlarla bu kadar da oynamayalim artik hanimlar beyler ya! nedir o, sanliurfa’dan zonguldak’taki maden iscilerine kadar herkes iftar saatini bekliyor, ama coca cola’yla! cola’la iftar yapmazsaniz kabul olmuyor cunku! ya da tadi cikmiyor ramazan’in! hele cola turka! soktunuz insanlarin hayatina, sempatik oldugunu filan mi dusunuyorlar? bunlari yapan da turkiye’nin en iyi reklamcilari! ulker ve coca cola insanlarin sirtindan, bu dort basi mamur reklamci bozuntulari da onlarin sirtindan gecinip gidiyor! alan-satan memnun durumu! ben diilim kardesim! bu pozitif milliyetcilik mi ne haltsa sevmedim ben bunu! ben boyle reklamlar yapmam, yapana da demedigimi birakmam!
yorumlar
Bizde o reklamları izleyip cola alanlardan değiliz. Hatta o reklamları izlemeyenlerdeniz, izlesek de biraz gülüp, biraz sinirlenenlerdeniz.
Nedendir bilinmez bir başka severim Tüyat Kitap Fuar’larını. 94-95-99-2000’de yapılanlarında stant görevlisi olarak katılmıştım. İlk gün açılış kokteyli, yazarlarla hal hatır mevzuları, merakla açılmış okur gözleri. Bir başka olur oranın havası. Bir de okuyucuları % 35 indirimli! sloganlarıyla örümcek ağı gibi örünmüş madiden indirim, aslen kazık tabelalar olmasa daha da çok seveceğim. Yapılacak şeyler gayet basit.1- Tüyap’ta standlarda, alıcı gözüyle bakıp bol bol kitap ayıracı toplayabilirsiniz.2- Sevdiğiniz yazarlarla sohbet, resim çektirmek extra bonusunuzdur.3- Beğendiğiniz bir kitap varsa yayınevinin listesini istemek daha uygun fiyata almanıza vesiledir. Çünkü yayınevleri kendi yerlerine ulaştığınızda % 40’lara varan indirim yapabiliyorlar.Ah be bir de eski tepebaşında olsaydın ne olurdu sanki?
çalıyor bir de reklamın müziği olarak. biraz aceleye gelmiş gibi. çünkü genel cocacola reklamlarından görsel anlamda epey uzak. cocacola sıcak renkler sever, buğulu beyaz sever. onda karanlık yoktur, hep aydınlıktır. sonra kırmızı olsun ister bolca. biraz da ucuza getirmek istemiş. e kolay değil onca il dolaş onca insan çek. ışığı tutturmayı nasıl becereceksin di mi.
Dün gece Tünel’e gitmeye çalıştım, yine kazmışlar oraları. Karaköy Perşembe pazarının ordan çıkıp da hani Şişhane’ye varır varmaz sağa girilir ya, işte ordan girince Tünel Meydanı kapalı olduğu süre boyunca kullanmak zorunda olduğumuz bir yol vardı, işte klasik oradan giriyim diyip tekrar sağ, ordan da ilk sol yaptım karşıma Galata Kulesi’ni alarak. Yapı Kredi’nin ordan da sola girdik mi ver elini Tünel dedim ama bir de ne göriyim, yol kazılı. Galata Kulesi’nin oradan dolaşıyım dedim, bu sefer de müzik dükkanlarının olduğu sokağın kazılı olduğunu görünce sükut-u hayale uğradım ve gerisin geriye hatta kös kös Şişhane’ye doğru gidip, oradan tüm tabelaları hiçe sayarak direk yukarı çıktım.
ahh ahh ben bu adamların snopluklarından mesleği bıraktım.. aynen senin gibi düşünüyorum. tek kelimeyle iğrenç.. ama düşünsene serdar ve ekibi ne büyük gizlilik ve edayla tasarladılar alayıp pulayıp satılar ülkere reklamı.. hele en son ezanı allahın amerikalısı bekliyorda bizim hakiki müslüman bakkalımız hadi gel ezan olmadan da olur top atıldı diye alel acele kolasına sarılıyor. zaten bütün gün aç bekleyen adam hemen kola içer midesi yansın gebersin diye.. allahım ya.. ekibe sorsan “eee şimdi biz burada şunu anlatmak istedik” der ve biz cahil halkta bir türlü anlamaz onların harika eserlerini.. seviyemiz onların creative seviyesinde değil ya.. daha bir fırın ekmek yemek lazım ya onları anlamak için.. reklamdan sanat olur mu? bal gibi olur. valla amerikada öğrendim okudum bu işi ama bir halta yaramadı.. üstelik dedim ya salak snopluklardan mesleği bıraktım.. bakıyorum tv ye bir tane ürün anlatan doğru dürüst reklam yok.. harcanan bütçelerde aman allahım ya.. jeepsiz reklamcı var mı? (biz köleler değil tabii..) anlamadığım müşteri nasıl o toplantılarda conseptlerini caaart diye terkedip hipnoz oluyor.. sunumlar şaşalı ya “aman cahil görünmeyim, vaaay çok sanatsal yapmışsın” diyolar heralde.. ya neyse bu düzen değişmez herşeyde olduğu gibi burda da dinazorlra var ve ne yazık ki böylesi yaratıcı olunması gereken bir sektörde bile yaratıcı beyinleri kısıtlayıp kendi bildiklerini okuyor.. bence yaratıcılık yetenektir. ne yaşa bakar ne başa hatta ne de eğitime.. senin kafa patlatıp bulamadığın espriyi şirketin çaycısı bile geçerken caaart diye sloganıyla söyleyiverir.. snoplar işte ve ben sırf onlar yüzünden mesleği bıraktım.. açın bakın tv yi kaç tane yaratıcı reklam var acaba.. kaçını seviyoruz. allahtan yabancı ortaklı ajanslar varda işler yurt dışında serbest düşünebilen reklamcılar tarafından yapılıyorda arada bizde güzel reklamlar seyredebiliyoruz.. yoksa bu dinazorlarla sektör bir halt olamaz.. festivalde derece alan genç ekibin ajansı sektör dinazorlarına ve onların kurduğu yağdanlık sisteme dayanamayıp kapanıyorda (şu kan’da 4 yıl önce falan) halen abuk reklam yapan ajanslar devam ediyor anlamıyorum.. bu kanıt işte.. bende aynen senin kadar doluyum valla.. krital bile bir çeşit çark.. kendi aralarında eğlence dinazorların.. sıkıyosa halk seçsin iyi reklamı da görelim.. hep aynı ajanslar, hep aynı adamlar elma alıp duruyor.. hepsi diyemem ama bir çoğunun yaratıcılığı zaten yabancı ortak kaynaklı hala.. sorsan onlar yapıyor ama yurt dışına gönderilen briefler ne peki ????
çiçek pasajı dolaylarında dolaşıp akşam yemeği için şarap, lakerda, turşu, balık, mantar ve tatlı alıyordum. derken aklıma akşam için aldığım şarabı kendime sürpriz yaparak karafta ikram etme fikri geldi. bu hoş fikri, sıkışan mesanem de yol üzerindeki hamburgerci tuvaletini düşünerek destekledi.beş dakika sonra hamburgercinin kapanmış olduğunu keşfettim, iç çekip sızlayan mesaneme rağmen cam mağazasına doğru yoluma devam ettim.karaflara bakmak için cam mağazasının alt katına indiğimde; yeni yüzünü ve üretimlerini takdir ettiğim mağazanın müşterilerine yönelik yeni bir tuvaleti hizmete sunmuş olduğunu gördüm, sevindim ve kullandım. artık cadde de hamburgerci aramaya gerek duymadan mesane sıkıntımı güzel camların arasından geçerek giderebileceğim ücretsiz bir mekanım vardı… kapıdaki görevlinin de hoşgeldiniz demesi cabası.