Filmlerde, dizilerde, şarkılarda, efsanelerde, öykülerde, anonim türkülerde… Bahsedilen bir sevda var-mış! Artık yok. Kimse sevemiyor birbirini öyle. Çağın gerekliliği mi, insanların yozlaşması mı, kolay ulaşılabilirlik mi, aracıların çoğalmasından mı bilinmez… Ama tek bir gerçek var eskinin tadının artık yakalanamadığı. Düşünüyorum, sanki o dönemlerde yaşadım da o eski aşkı biliyorum. Hayır. Bilmiyorum hem de hiç tatmadım. Sorun da bundan kaynaklanıyor. Zikredildikçe sanki bir masal anlatılıyor, hiçbir gerçeklik payı bulamıyorum içinde. Bağdaştıramıyorum şimdiki hayatla, kendimle. Şimdilerde gerçeklik payını bulamadığım şeyin bir zamanlar var olduğundan nasıl mı eminim? Hep şuna inanmışımdır; yazılıp, çizilen ya da söylenen ne varsa hep deneyimlenenlerin yansıyışıdır bu. Hissettiğin şeyler ışığında hissettiren şeylere geribildirimdir bir nevi. Tam da buna inanmışlığımdan olsa gerek hissedemesem de hayal edebiliyorum en azından inanabiliyorum. O Tutkulu âşık tarihte sıkışmış. Sevdiğinin sevdasıyla yanıp tutuşan, neler alabilirim ondan diye düşünmemiş sadece neler verebilirim onun için ne yapabilirim diye hareket etmiş her aşamada. Şimdi bir şeylere konu olan o aşkta, ne çıkar varmış ne başka etken. Seven yelkenini sevdiğine çevirirmiş, şartların öylesine gelişmesini beklemeden. Bu işler böyle yürümüyor artık! Ne kadar alınırsa, o kadar veriliyor, ne kadar verilirse o kadar isteniyor… Yazık. “Ah, sen” denilen sevgiliye artık ama ben deniliyor. Ondan ayrıl bir başkası olmadı bir başkası daha… Gerçek seven bir kere severken bu gönül işini deneme yanılma yöntemine çevirenler utanmalı. Bizler utanmalıyız. Yorulan gönlümüze, kırdığımız kalplere yazık. Aşkından artık kimse dağları delmiyor, çöllere düşmüyor. Şimdilerde bu iş ; Leyla çölde kayboldum. Gelip beni alır mısın sevgilim? Şirinim nerdesin, hani nerde benim kazmam küreğim?’lerle yürüyor.
yorumlar
Kara sevda her yüreğin harcı değildir de ondan bütün bu zamane aşkları.
Unutulmayan aşklar herzaman vardır..
ya bu aşk kelimesinden ölesiye tiksindim. bi de bu süreyya karabulut mu ne o adamdan. al birini vur ötekine.
Yaa Manson, önemli bir konuya parmak bastın, 2 gündür ben de iğrendim, o adamdan..
ne demek ya gerçek seven bir kere severken. senin gönlün geniş değilse aşk ne yapsın meşk ne yapsın. güzel çıkar karşına seversin bakarsın huyu kötü sevgi biter, huyu güzel çıkar onundan sevilesiliğinden bıkarsın. ne biçim bu tez yahu bu.
siyah çelenk bulamamış koli bandıyla sarmış çelengi, testereyi boyamış. bu ne yahu! delirttiler beni.
Helallik parası ne yaa..
ben de deli oluyorum, iki arada bir derede kalıyorum, insanın başına böyle bir şey gelmesi, kızını, evladını kaybediyorsun, korkunç bir şey tabii ama, bir baba bunu nasıl böyle bir şova dönüştürüyor.
iyi de o adamın kafa gitmiş. kayış kopmuş , pisikolojisi bozulmuş iyice. medya maymunu olmuş. yargılamayın.
yargı yok direk hüküm var bizde. o da süreyya abinin işine geliyosa.
İnsan bu konuda para konuşabiliyorsa, aklının o kısmı kalmış demek ki..
Para mı ?Sabaha kadar konuşurum..
tamam, yargılamamak lazım, içi yanıyordur adamın…ama düşündürüyor insanı kitaptan filmden bahseden insanlarla neden ilk olarak para isteniyor. haber mi yanlış dersin?. adam protesto ediyor. ama bugüne kadar tek başına yapılan protestonun bu kadar izlendiğini- medya tarafından- hatırlamıyorum.
çocukken aşk başkadır!.. o yaşlarda yüz vermediğiniz çirkin bulduğunuz kız seneler sonra “taş” gibi karşınıza çıkar saçlarını bir o yana bir bu yana atar, siz ise sadece afallayıp baka kalırsınız.
güzel bir konuya değinmişiniz.lakin kesin olan ayrı bır konu vardır ki artık söyledıgınız anlamlar bile anlasılmamaktadır..”bu adam.ne saçmalıyor yahu” ya gitmektedir olay..düşünün nasıl bir anlayıs söz konusu..anlamların yerını kısa net kelımeler almıstır.Eskilerde kalmıştır gözlerde kalan yüksek sesler..