Biz Türkler. Escinselleri, transseksüelleri sevmeyiz. Onlara kendilerini satmaktan baska is alani sunmadigimiz gibi sirf hosumuza gitmedikleri icin döveriz. Homofobik bir toplumuz. Ancak nasil oluyorsa hayat kadinlari, travestilerin kendilerinden daha cok kazandigindan sikayet eder. Türkiye’de en cok sevilerek dinlenen sarkicilar arasinda gayler ve transseksüeller var, yine nasil oluyorsa. Aslinda nasil oldugu belli: celiskilerle doluyuz. Hala tabularimizdan kurtulamadik. Ama gizli escinsellik ne kadar kabul etmesek de cogumuzda var. Ayrica insanlari kalplerine göre degerlendirmeyi ögrenemedik. Ben insanimizi bu konuda cok ikiyüzlü buluyorum.
Birkac senedir Almanya’nin Köln kentinde yasiyorum. Burada cok sayida gay, lezbiyen ve transseksüel bulunuyor. Biseksüeller de tabi. Sembolleri olan Gökkusagi rengini pekcok evin penceresinden sarkmis bir vaziyette görebilirsiniz. Yilda bir kez Christopher Street Day adi altinda cok renkli, eglenceli, kutlamalarla dolu bir gecit töreni gerceklestiriliyor. Kendi boyadiklari, süsledikleri tören arabalariyla bol techno müzigi esliginde, danslariyla renklendirerek sehir merkezinde konvoylar halinde saatlerce dolasiyorlar. Tabii ki belediye tarafindan her türlü güvenlik önlemi aliniyor. Dans ediliyor, bol icki tüketiliyor. Sokaklar cam sise kiriklari ile doldugu icin dikkatli yürümek gerekiyor. Konvoya dahil olan arabalardan bu eglenceli töreni izlemeye gelenlere escinsellikle, cinsel yolla bulasan hastaliklarla ilgili bilgilerle dolu brosürler ve prezervatifler dagitiliyor. Arabalara yakinsaniz attiklari cicek ve sekerleri de yakalayabilirsiniz tabi:)
Cesitli baska etkinlikler de düzenleniyor sehir merkezinde. Örnegin dünyanin farkli yerlerinden gelen lezbiyen ya da gay müzisyenler farkli türlerde müzikler yapiyorlar. Bana Almanya’da yasayan bir arkadasim, artik bu Gay Pride’in eski anlamini yitirdigini ve show’a dönüstügünü söyledi. Eskiden Gaylerin kendilerini topluma kabul ettirmek icin verdikleri ugraslari olarak düzenleniyormus bu gösteriler. Simdi belki de show’a dönüsmesinin nedeni burada rahatca yasayip, heteroseksüellerle ayni haklara sahip olmalari (is sahasi, evlilik) olsa gerek. Artik herkes bizi kabul ettigine göre rahatca eglenip dans edebiliriz, diye düsünüyorlar sanirim.
Bu yaziya 16 Temmuz 2006 Köln gösterilerinde bizzat cektigim fotograflari ve izlenimlerimi aktarmayi planladim. Ancak Christopher Street Day’e iliskin tarihsel bilgileri de burada sunarak sitenin amacina katkida bulunmak isterim.
Polisin escinsellere uyguladigi (cogunlukla gay barlari basarak) siddete karsi New York’un Greenwich Village semtinde bulunan Christopher Sokagi’nda 27 Haziran 1969’da bir ayaklanma basladi. Ayaklanma Stonewall adli bir barda gerceklestigi icin tarihe Stonewall Isyani olarak gecti. Escinseller sokakta günlerce polisle catisti. 1970 yilindan itibaren her yil haziranin son haftasinda bu yasananlar cesitli gösterilerle anilmaya baslandi. Almanya’da zaten 1972 yilindan beri gay ve lezbiyen gösterileri yapiliyordu ancak ilk Christopher Street Day 1979’da Berlin, Köln ve Bremen’de kutlanmaya baslandi. En büyük gösteriler son yillarda Köln ve Berlin’de gerceklesiyor. Karnaval havasinda gecen CSD’e Avrupa’da bulunan Türk escinseller, lezbiyenler ve transseksüeller de katiliyor. Köln’deki katilimlar 1 bucuk milyon insan civarinda. Degisik ülkelerden ve Almanya’nin farkli kentlerinden pek cok kisi özellikle bugün icin gösterilerin yapildigi kentlere geliyorlar. Aktiviteler konserlerle ve gecit töreniyle sinirli kalmiyor, politik konferanslar da düzenleniyor ve escinsellerin problemleri tartisiliyor.
Objektif bir kisi olarak benim izlenimlerim bol dans, eglence ve bol bira oldu. Güleryüzlü (gay’in Ingilizce anlami neseli demek zaten) insanlardi, kiyafetleri ilgincti, danslari ilgincti, cinsel kimliklerini özgürce ortaya koyduklari gibi hicbir sekilde kimsenin rahatsiz edildigine de sahsen tanik olmadim. Sadece deri kiyafetler icinde, elleri arkadan kelepcelenmis, bacaklari kirbaclanmis birini gördüm, zincirle arkasindan gelen birisi tarafindan yönetiliyordu, onun durumuna üzüldüm kendi capimda. Cünkü her yani yara bere icindeydi. E tabi fantazi, karisamaz kimse. Yine de üzüldüm.Benim icin ilginc bir gündü, konuya dair bilgilerle birlikte sizlerle paylasmak istedim. Saygi ve hosgörü dilegiyle.
yorumlar
ya dogayi, dogadaki ciftlesmeyi, üremeyi filan bir yana birakin kardesim, bugün bu yazim nedeniyle bir arkadasimdan, hem de okumus, kültürlü bir arkadasimdan tepki aliyorsam eger, bunu kültürel sapik egitimimize bagliyorum. insanlari zekalariyla ölcen mükemmelliyetci birisiyim ben ve mükemmel pek cok ibne taniyorum, evet, sizin deyiminizle ibne. hepsine saygim sonsuz. insan zaten dogal gidisata aykiri bi varlik, birakin…
En büyük uydurma da, eşcinselliğin doğada olmadığı. Bir çok hayvan da dişi nüfus azaldığında eşcinsel ilişki gözükür. Maymunlarda, güçsüz olan yemeğini kaybetmemek için kendini sunar.İnsanlar bu konuda çok ters tepki verirler, çünkü farklı olan rahatsız edicidir. Homofobi kısmına ise hiç girmek istemiyorum, çünkü Harbiye’den geçerken bıyıklı ağır abilerin travesti pazarlıklarını çok gördüm. Ortam kabare gibi, ağır abi taklidi yapan gay, kadın taklidi yapan erkek ile…
Yıllarca üniversite yurtlarında kaldım. Farkettim ki bu homoseksüel diye tanımladığımız arkadaşlar, kendilerini “normal(?)” kabul eden pek çok insandan daha saygılılar. En azından teklifleri geri çevrildiğinde ne dedikodunu yapıyorlar, ne de tehtid ediyorlar:)
Radikal’de bir süre önce çok komik bir yazı okumuştum. Erkek penguenler eşcinsel ilişkiye girdikleri için, iki ereğin aynı kafeste olmayacağı mekanlar hazırlanmış ve nasıl olacaksa dişileri sevmelerine çaba sarfediyormuş görevliler:)Zorla heteroluk dersi verilir diye de yazı assalardı bari kafesin üzerine. Özgür olamazsınız kardeşim, o kadar. Yapacaksanız, farkettirmeden yapın! O zaman hem ‘ahlaklı’ hem de ‘saygın’ olmaya devam edebilirsiniz. Yoksa dışlanır ve ayıplanırsınız.Neymiş? Gizliden, gizliye…