Türk Sineması, bünyesinde en çok malzeme bulunduran sinemalardan biridir. 700 yıllık bir Osmanlı Tarihi, üç kıtayı birbirine bağlamış koskoca bir imparatorluk… uğruna savaşlar yapılmış, Haçlı Ordularını bile cezbetmiş hazineler ve cabası. Ama sinema filmlerine bakıyoruz, Hollywood yapımlarının kötü benzerleri, Fransız sinemasına benzemeye çalışan tarzı oluşmamış yapımlar… Kültürümüze ait bir eser yok denecek kadar az.Sinema, yapıldığı kültürün özellikleri ile oluşması gereken bir sanattır. Nasıl ki “Halk oyunları”na rap katamıyorsak, sinemamıza da başka ülkelerin kültürünü katmamamız gerekir. Özellikler Fransız sinemasına olan özenti son yıllarda çok arttı. Soğuk oyunculuk, ruhsuz ama “sanatsal” sahneler… Bizim kültürümüz sıcak bir kültür, filmleri izleyen halk sanat anlayışına bakmaz, kendisine ne kattığına bakar. Ha eğer yönetmen, kendi “halkının” düşüncelerini umursamayıp, “elit” kesim için film yapıyorsa diyecek bir şey kalmıyor.Ne yazık ki Türk sineması bu noktada oldukça ilerlerdi. Filmler ile ya sanatsal anlamda hiçbir şey kazanılmıyor, halkı saf yerine koyup daha önce onlarca kez izledikleri filmleri onlara temcit pilavı gibi tekrar sunuyorlar ya da entellektüel kısma Avrupa’daki günlerini hatırlatsın diye taklit Avrupa filmleri yapılıyor.Eski günlerdeki “yeşilçam” ile dalga geçenler, bence bugün o filmleri tekrar tekrar izleyip ne kadar özgün olduklarına şaşırmalılar…
yorumlar
yeni yeni korku-gerilim türü görebiliyoruz. son çekilen musallat filmi gibi. malesef türk seyircisini sinemaya çekebilecek derecede filmler mevcut değil ya da reklamları iyi yapılmıyor. reklamı yapılsa da beklenenin altında bir seviye ile seyirciyi tatmin etmiyor. örneğin osman sınavın son yönettiği pars – kiraz operasyonu yaptığı masrafı hasılatta çıkaramamış. çünkü reklamı yapılamadığı ve yerel düşünüldüğü kanısındayım filmde. oysa oyuncular içinde udo kier gibi batı sinemasında bolca kötü rollerde oynamış bir oyuncu olduğundan ben filmin türkiye sınırlarını aşacağını düşünmüştüm fakat bu olmadı. reklamı da türk seyircisine çok iyi yapılamadı. yani türk sinemasının şu an senaryo, yönetmen, efekt gibi eksikleri olduğunu sanmıyorum yapımcı eksiği var bence. reklamı sürekli dönen ve yeni serileri çekilen saw (testere) filmi sadece 1 milyon $ ile çekilmişti. pars isimli osman sınav filmi ise 4 milyon $ ile çekildi. peki hangisi daha çok hasılat yaptı?? dünya seyircisi hangisini daha iyi tanıyor?ayrıca reklamı çok iyi yapılıp da bir dönem gittiğim filmlerin birçoğunda gereksiz yere tanımadığımız bir manken oynatılıyor ve anlamsız erotik sahneler pompalanıyor. filmle hiçbir ilgisi olmayan anlamsız şeyler. sonra film vizyona girince filmden ziyade tanımadığımız mankenin tanımadığımız başrol oğlanıyla geçirdiği erotik sahneler konuşuluyor filmden çok.böyle saçmalıkların, reklamı iyi yapılan tüm türk filmlerinde olduğunu düşündürüyor bana ve sırf bu yüzden filmden anlayan bir arkadaş tavsiyesi olmadan paramı boşa harcamıyorum artık.
Bizimkiler korku filmi çekmeye çalışmasında ne yaparsa yapsın.
eski yeşilçam filmleri gerçeği yansıtıyor. oyuncuların karakterlerine tam oturması çok önemli. yeşilçam da bunu başarmışlar.bir figüran bile tam anlamıyla gönlünü veriyor işe. günümüzün figüranları silahla vurulduğunda “ah” deyip olduğu yere yıkılıyor. eski filmlerimize dikkat edin. gerçektende vurulduğu hissini yaratıyor. bu sadece bir örnek hepsi bundan ibaret değil elbetteki, konuda da belirtildiği gibi kopyalama çok var.mesela en basit gora film’i dikkat ettinizmi bilmiyorum. john travolta’nın “eattlefield earth” filmini izleyenler bilir belki. komutan logar, filmdeki kötü karakterdeki komutana benzetilmiş.
/
ne kadar doğru bilmiyorum ama o komutanla bizim logar arasında çok benzerlik var. ikisininde çok kuvvetli olması ya da, ikiside insanın omzunu sıkınca bayıltması filan.
/
bu karakterlerde birbirine çok benziyor. konuşma şekilleri tavırlar.sözun kısası bunlar sadece birer örnek elbetteki belki bizim göremediğimiz çok şey. sadece bir yaklaşım benim ki…
Yeşilçam altın günlerini yaşarken yılda 300 film çekiliyormuş. Şimdiki Türk sinemasıyla kıyaslandığında çok büyük bir fark var yani. Şimdilerde dizi furyası hakim ekranlara… Eski Türk filmlerinin “Osmanlı kuşak delikanlı” tiplemelerinin yerini, “beyaz gömleklerini; siyah takım elbiseleriyle donatan silahlı” figürler aldı şimdilerde.
60lar ve 70lerdeki ışıltısını kaybettiğine katılmakla beraber çok üzerine gidilip kınanmasını da doğru bulmuyorum.. son dönemde kendi taklitlerini yaparken dahi bayağılaşmasına, çirkefleşmesine, değer yitirmesine rağmen (bkz. hababam sınıfı) çok güzel işler de çıkıyor.. tek tek sayacak değilim.. çok güzel filmler var..ancak..gelmiş geçmiş tüm filmler içinde biri var ki..o beni hala ağlatan..üzerine gül koklayamadığım..yerine başka bir film koyamadığım bir güzellik..her izleyişimde, o acının, o mutluğun gerçekliği ile gönlümü titreten..öyle bir gerçeklik ki..o ne tatlı bir trajedi..o ne hazin bir mutluluk..atıf yılmaz’a saygıda kusur etmemem en çok bu filmden kaynaklanır..defalarca izledim..her seferinde “ah be kızım.. yapma be kızım..” nidaları ile türkan hanıma seslenirim..ama duymaz beni..her defasında düşer o hataya..ve pişmanlıkla buğulanır gözleri..filmin başında gülücükler saçan o ahu gözleri..
selvi boylum al yazmalım.dönüş.üzerlerine film tanımam. ağlaya ağlaya izlerim her defasında.
selvi boylum al yazmalım…….En son Türkan sultanı Hayatımın Kadınısın da izledim, hep güzel hep güzell……
peki yavuz turgul filimleri bu yazının hangi paragrafında kalıyor acaba?yoksa ben mi körüm!bence kişinin bakış acısı(!)yla alakalı bi durum.görmek isteyin dilediğini görebilir her hususta bu böledir.ama türk sinema tarihini yeşilçamdan bugüne dek iyi bi incelemek gerekir sanırım…iniş çıkışlarla dolu muhakkak.ama kayda değer bi ilerlemeyi görmemekte düpedüz arka dönmek olur!
Türkan sultan gazozzzzz demesin yeter…. bir bakışı… duruşu… endamı…. suskun dursa filmi götürür… nerde böyle artiz daha yok…
O Türkan ki….
Türkan Şoray’ın GözleriEsmer salkım gibi/lütuf gibi/öksüz gibi gözlerSan ki durur durur dargın dalı gözlerBinbir laf bir bakışa nasıl sığmış öyleSessiz yanarken siz biz tüterizAn gelir dağılır o yüz an gelir avunur hemenYaz gelir bize gülseniz o gözleriniz birde sizDağ gibi yapa yalnız/dağlanıp da yaş almışızYaz gelir bize gelseniz o gözleriniz ve sizAsi ürkekTürkan şoraySöz Yazarı : Mete ÖzgencilBesteci : Derya KöroğluSeslendiren: Nükhet DuruKoskaca google’da bulamadım bu şarkıyı. Dinlemenizi tavsiye ederim…
Elbette her şey de olduğu gibi Türk sinemasında da bir ilerleme var. Ancak benim bahsettiğim filmler, ilerlemeye, yenilenmeye, üretmeye zıt olarak gördüğüm filmler. Burada iyi olanları değil, olmayanları eleştiriyoruz. Daha iyisini görmek için… İyilere “kötü” dediğimizi sanmıyorum. Ben nelerin hoş olmadığından bahsettim, kendime göre… Hoş olanları ele almak istersem ayrı bir başlıkta yazarım zaten.
Türk sinemasinin en güzel dönemleri galiba kemal sunal filmlerinin cekildigi zamanlardi…filiz akin,türkan soray ,ediz hun,kartal tibet……..ben halen denk gelince onlarca kez görmüste olsam sirf ne konusmuslar duymak adina izliyorum…Türk sinemasi da yavas yavas olgunlasacaktir.Fransiz filmlerini taklit etmek bence hic fena sayilmaz…kimseyi kinamiyorum…fakat hic sevdigim bir Türk yönetmen yok.ha…Fatih Akin var…ama oda alman be kardesim…cekiminden ..kamerasina kadar hakimiyeteine ve korkusuzluguna kadar …hic kasmiyor abi kendini……helal olsun.
acustic kesinlikle haklısın…zez; filiz akın süper bence de…
acustic yorumunu simdi okudum…gercekten dogru söylemisin …ay cok güldüm efem..filiz akin ve türkan soraydan baska türk sinemasinda kadin oyuncu yoktu…..simdi varmi ?? :-)) dizi ablalarini ve abilerini saymazsak…bi nurgül yesilcay var dimi ?
a evet zez, bence yeni neslin en harika kadın oyuncusu…Özgü namal altın potakal aldı ama aslında bana göre tabii, Nurgül Yeşilçay almalı idi, olsun bence onu nice başarılar bekliyor…!
abla güzel oynuyor ..seviyorum hatun kendini verip icine giriyo rolün fekat makcim yaw ..midesi bozuk nasil gitti o tipsiz herifle evlendi…ayyy güzelim hatun…maymuna gitti.neyse …..kendi sorunu gönül bu otada konuyor bokada….biz bakalim oyunculuguna:-))
@scylla83; ahkamında yazını anlayamadığımıza dair bir gerginlik hissettim. yoksa bana mı öyle geliyor?
ha bak, zez…o konuya bir şey diyemem, neyse dediğin gibi; gönül bu…!
kötü filmlere gelince aslında ciddi anlamda birçoğu eleştirilemeyecek kadar bayağı. hitab ettiği kitleleri rencide etmekten kaçınırım ama oldukça iyi bir film izleyicisi olarak bazı şeylerin eleştirilmeye bile layık olmadığını düşünüyorum örneğin; dünyayı kurtaran adamın oğlu, kahpe bizans aklıma şu an gelmeyen birçok film ki çoğunda mehmet ali erbil adlı adam vardı bunların.mesela bir david lynch var iyi ya da kötü diyemiyorsun. uzman olman lazım iddialı konuşabilmen için bir kere. ben şahsen zerre anlamlandıramadığım halde tüm filmlerini garip bir şekilde izleme ihtiyacı duyuyorum. ve o noktada tamam ben anlama yetisinden uzağım diyebiliyorum.türk sinemasında böyle yapımlar görmedim. ya iyiler ya kötü. iyi olanlar vasatı beş geçe. son döneme ait çok kaliteli yapımlar var ki zaten çoğunlukla ödüllendirme süzgeçlerinde üste çıkıyorlar onlara değinmeye gerek yok.
david lynch iyidir be mansonilized…
efendim dünyanin en kötü filmini yesilcam cekmistir..ve L.A deki sinema ve televizyon okulunda( C.A) da örnek olarak gösterilir…adida ” dünyayi kurtaran adamdir” cüneyt abimiz oyanr.sanirim yönetmeni cetin inancti…ve ilk star olmus türk yönetmendir..holuvuudda…seyrederken millet altina etmisti.o günden bu güne elbette sinemamiz gelisti…ee hersey ekonomiye bagli …
dedim ya iyi ya da kötü diye nitelendirecek nitelikte değilim ama ısrarla izliyorum. özellikle son filminden zerre birşey anlamadım. ama adam garip şekilde izleyiciyi filmin içine çekiyor. şimdi yarın film çeksin yine alıp izlerim.
“expresyon”- ahkamımda aslında bi gerginlik yok da bana yukarıda bir ima yapılmıs gibi geldi,başka biri tarafından, yanlış anlamayın arkadaşlar siz de 😀 yazımın amacını biraz açmak istedim hepsi bu :Danti-parantez Çağan Irmak’ın Kabuslar Evi serileri de aslında çok güzel hikayeler ama hem korku teknolojilerinin gelişmesi lazım -efektler, canavar modelleri vs.- hem de cesur yönetmenler ve prodüktörler lazım bize ve tabii ki iyi bir reklam…