çok akıcı, kurgusu ile oldukça başarılı : yalnızlık mevsimi
Hoşdere Caddesi, Cubana Bar (Konur Sokak’taki), Saman Pazarı, Kurtuluş Parkı, Sakarya, Cinnah Caddesi, Ayrancı, Bahçelievler’de buz pateni pistinin karşısındaki park, Tunalı, Sıhhiye Köprüsü … Karış karış, adım adım Ankara. Ankara’yı hiç özlemem diyordum. Tolga Aydoğan’ın Yalnızlık Mevsimi’ni okuyunca acayip Ankara’ya gidesim geldi, kitap boyunca 5 yıl yaşadığım Ankara’daki tüm hatıralarım canlandı. Yalnızlık Mevsimi kesinlikle çok akıcı, cumartesi akşamı İstiklal D&R’dan aldığım kitap, pazar günü öğleden sonraya varmadan bitti. Müthiş akıcı. Aydoğan’ın ilk romanı, bol diyaloglu ve akıllıca, sürprizli, yer yer eski Türk filmleri havasında bir kurgusu var. Kitabın hiçbir cümlesini kaçırmamak gerekiyor çünkü ikinci, üçüncü sayfada geçen bir mevzu, dörtyüz küsuruncu sayfada yeniden karşımıza çıkıyor, bütünlüklü bir kurgu velhasıl. Yasemin Kumral’ın Bim Bam Bom şarkısı, Uludağ gazozları, Omo’lar, Mintax’lar, Vita’lar, Mabel Sakızları, Edith Piaf’ın, Fikret Kızılok’un şarkıları, Metin Erksan’ın kült filmi Sevmek Zamanı, Yeni Hayat mecmuaları,… müthiş bir nostalji, yakın tarihimize ilişkin hoş noktalar akıyor hikayesinin gerisinde. İnsan duygudan duyguya koşuyor. Genel olarak da kitapta 70ler Türk Sineması melodramlarını andıran bir hava var. Hem günümüzde, hem otuz yıl önceden paralel iki zaman kurgusu ilerliyor, Yalnızlık Mevsimi’nde. Ayrıca yazar bu ilk kitabında kurgu içinde birbirini aynalayan kurgulara girişmiş, okuması çok hoş (kitabın sürprizlerini gün ışığına çıkarmamak adına bilerek buraları üstü kapalı geçiyorum). Kitabın günümüzde geçen kısımlarında, Deniz’in ağzından yazılan kısımları özellikle başarılı buldum, erkek yazarların kadın karakterleri hele ki 1.tekil şahısla anlatması aslında oldukça zor bir durumdur, ama Aydoğan gayet aksamadan, başarıyla bu kısımları ilerletmiş. Yönetmen Abdullah Oğuz, kitap kapağındaki yorumunda çok haklı, yer yer “film mi izliyorum kitap mı okuyorum” hissine ben de kapıldım. Tolga Aydoğan’ın Yalnızlık Mevsimi romanını özellikle öneriyorum, ve şartım geçerli yine, romanı beğenmeyen gelsin kafama atsın. Ankara’da görüşmek üzere… Eymir Gölü, Flamingo Pastanesi, Kavaklıdere Sineması, Zafer Çarşısı, Olgunlar, Bahçeli 7. Cadde, Güvenpark, Tunus Caddesi’nde…
yorumlar
kahraman uzun süreden beri ilk defa bir yazında sadece bir konuya odaklanıp bir şeyler verebilmişsin. bir konuya odaklanma ya da odaklanmama sorun değildi ama şiirden hop hande yener kliplerine geçince kısa devre oluyordu. ya da güzel kızlar yakışıklı erkekler yazın aklıma geldi de… neyse hande yenersiz bir yazı görmek sevindirdi açıkçası.
Hande Yener ın ”Bodruma da gittik beraber” şarkısına bayıldım..
galanthus doğru söylüyorsun, bundan sonra böyle kitap / dergi yazıları yazsam daha iyi sanki. geçenlerde beren saat hakkında bir yazı yazayım diyordum, caydığım iyi olmuş 🙂 bu arada bu yazı 249. yazım olmuş hafif.te… lanet olsun vakit hızlı..
istiyorsan tüm gün hande yenerin klipleri hakkında konuş beni ilgilendirmez tabi, sadece edebiyattan bahsederken ani geçişler kısa devreye sebebiyet veriyor.ondan şey ettim. içi boş konular gibi geliyor bana …
bu arada yalnızlık mevsimi d&r en çok satan öykü kitapları sıralamasında ikinci sırada. sevindim:)
Keşkelerin olmadığı bir yerde yaşamak isterdimYalanların aktığı bir yerde susamak isterdimSenin olmadığın ülkelerde yaşlanmak isterdimZamanının olmadığı bir günde buluşmak isterdimH.Yener
kısa devre amaçlı sanırım ama olmuyor maalesef.
ilk sırada da canan tan varmış, ironik.
söz müzik sinan akçıl. hala ayrılmadılar. ben bu adamı niye hande yener’e çok yakıştırdım? adamın astoria’nın üzerinde evi varmış.
Son şarkısı olay bence, sence de öyle değil mi ? Şu an Bodrum da heryerde bu şarkı.Sinan Akçıl, Hadise den ayrıldı mı ki..
Ayrıca, Kahraman, ünlüler Bodrum da şu an,rastladıklarımı söylüyorum..Şebnem ÖzinalNurgün YeşilçayCem ÖzerFatih Erkoç
yok ayrılmadılar bir ara öyle bir dedikodu çıkmıştı ama ayrılmadılar. vay bodrum ne güzeldir şimdi kim bilir,
Güzel biraz yağmurluydu geçen 2 gün..Ama deniz çok güzel, geceleri ise Marina Yat club, harika..
ıstanbul bulutlu yer yer gökgürültülü yağışlı 🙂
bu arada yazıma bakınca, tüm roman ankarada geçiyormuş gibi bir izlenim vermişim, öyle değil, mekanların önemli kısmı ankara’da olsa da, karakterler sürpriz yerlere de gidiyorlar, haberiniz olsun..
kitap d&r en çok satan türkçe öykü kitapları sıralamasında 1. sırada şu ana ama iyi de bu bir öykü kitabı değil ki.. yanlış kategoride, romanlarla yarışması gerek!
kitabı öyle güzel tanışmışsın ki derhal alıp okunmalı hissi yarattı bende.
teşekkürler lavinya76, buna çok sevinirim, birilerinin kitap okumasına vesile olmak güzel.
k,tabın isminden anladığım kadarıylan pek bi entel pek bi duygusal hadiesi olan beni fena bayacak cinsten bir kitap.kendinize acı çektiğrmekten ne zevk alıyorsunuz ey duygu insanları.hüzünlü kuşlar
haaa bana öküz diyebilirsiniz.ki ben öküzde olabilirim.ama kendisinin farkında bir öküz ,gayet makul geliyor kulağa
Öküz de derken -de ayrı..
yok imamofthecemaat, baymıyor kitap, uzun zamandır okuduğum en akıcı kitap sahiden yalnızlık mevsimi, isimlere takılmamalı.
ayrıda yazsak birleşikte öküzün kelime anlamında bir yitim olmadığından imla düzeltmeniz yersiz olmuş durumda .
Ben her türlü durumda imlaya el atarım, kimse engel olamaz..
imla öküzün olsadamı el atarsınız
Bu önemli değil, burada ”imla kusurlu öküz sendromu” geçici zaten, ilk gelenler yaşıyor, sonra kayboluyor kalıcı olan başka..
yani muhtar belli diyorsunuz.sürekli devrik cümle kurarak imla kurallarının yılmaz savunucusu olunmaz küçük hanım) devirdiğiniz çamlar pardon cümleler bini aşmış durumda
Bunu söylemek istemem ama ”Gergin öküz sendromuna” doğru yol almaya başladın..Bu arada ben sitenin öküz savarıyım, muhtarı değil..
muhtar kastım siz idiniz.geleni gideni yaftalamaksa işiniz pek ala küçük hanım belliki daha mühim bir uğraşı olmayacak kadar aciz bir ruh halindesiniz.ha ben öküz isem veya bunu ifade edebiliyor naçizane eğlenebiliyorsam kendimle hiç gocunmam.siz büründüğünüz ruh hali ile kendinizi tanımlayamıyorsunuz bile.evet siz bir hiç ben ise bir öküzüm.varmı ötesi.gerilme hadisesi beni yorar hiç gerilmem ,eğlenir giderim.
İşte sorun bu, eğlenmek..Siz eğlenirken belki ben başta olmak üzere burada ciddi anlamda duygusal yazılar yazıyoruz..Ruh halimiz iyi olur, ya da olmaz..Siz kendinize ”öküz olarak tanımlarken, ”ben değilim” diyorum, bu da bir tanım..Öküz olmamak suç mu..
işte bu cümle sorunlu arkadaşım.ciddi anlamda duygusal yazılar nasıl şeyler bilemiyorum.ciddi olmayanlarının mevcut olabilme ihtimali bile ürpertici.ben kendimi öküz olarak tanımlamadım ,sadece belki bu fikrimden ötürü öküz diyebilirisiniz dedim.ama sizin algınız birilerini öyle yada böyle sınıflandırmak yönünde işlediği için algınız bu yönde olmuş.unutmayınız hayat içinde duyguları barındırdığı kadar eğlenceyide barındırmakta.duygu sektörü yok hatta ama eğlence sektörü tanımlı ve var.daha baskın bir davranış biçimi demekki.sizin yada buradaki herhangi bir üyenin duygularını eğlence konusu yapmadım.ama yorumlarım ile kendim eğlendim durum bundan ibarettir.ben bir öküz isem, varsayalım öyleyim,keşke benim kadar öküz olabilse idiniz küçük hanım)ne oldugunuz kim oldugunuz hakkında en ufak bir fikrim dahi yok.ama öküz olun yada olmayın yada başka bir şey üyelik tarihinizi önemsemeden varlığınıza saygı duyarak bu cümleleri yazıyor ve kişiliğinizi önemsiyorum.size de öküz dediklerinizi ya da algıladıklarınızı bu paralelde değerlendirmenizi şiddetle tavsiye ederim.
Düşüneceğim, müsterih olun.
ben de yazıda 10 yorum daha eklenince ne oluyo oldum..yine alakasız ama, edebiyat ortamı ve özgür edebiyat dergilerinin temmuz-ağustos 2010 sayıları yayımlandı, ikisini de öneriyorum, iyi şiirler, hikayeler, eleştiriler için..
+ kirpi şiir dergisi nin mayıs haziran 2010 sayısı (sayı:4) yayımlanmış, 2,5 lira ve pandora kitabevinden aldım istiklal caddesi ara sokağındaki, en çok onur akyıl ve kaan koç ‘un şiirlerinden etkilendim, öneririm.
yalnızlık mevsimi’nin ikinci baskıya girdiğini öğrendim, çok mutlu oldum:) dilerim nice nice baskılara ulaşır..
tweeter‘a kaydoldum, yine edebiyat, müzik ve sinema hakkında haberleşmek üzere. beklerim.kahramancayirl olarak(kahramancayirli yapıcaktım son i harfi sığmadı:)
tolga aydoğan’ın yeni romanı kırkikindi yağmurları 15 ağustosta kitapçılarda..