Ülkemizin en değerli varlıklarından ormanlarımız bucak bucak yanıyor. Ama bazı gazete ve yayın organları mal bulmuş mağribi gibi “Meryem Ana Mucizelerden” dem vuruyor. Bir diğeri de geride kalmak istememiş olacak ki “Sultani Baba’nın himmetini” keşfediyor.Bu kadarı yeter mi hiç! Bir aklıevvel’de gelin bundan faydalanalım ticari fayda kazanalım diyor.Peki bu yangın neden, nasıl çıktı? Neden hala söndüremedik? Ne gibi ekolojik ve sosyal etkileri görülebilir? Sonrası için hangi tedbirler gerekiyor? Yangınların sorumluları kim? Soran yok ki!İslam dışında her şeyi güzel ve mucize gören bir anlayışın medyası halkımızı bilgilendirmeye ve aydınlatmaya devam ediyor.
yorumlar
hakikaten anlamsızlık silsilesi..al birini vur ötekine..biz işte ayynenn bu şekilde birbirimizle didişip, sonuçsuz/faydasız sidik yarışı yapıp, birbirimizin kafasına vurup duruyoruz hep..bu esnada biz bu tip anlamlı mücadelelere gerekirse!? canlarımızı, yıllarımızı, tüm varlığımızı harcarken atı alanlar üsküdar’ı çoktaann geçtiler de tur bindiriyorlar bize..”ölü toprağı serpilmesi” bu duruma mı tekabül etmektedir?
Yangınların her sene çıkmasına alıştık da bu kadar uzun süren yangınlar ilk defa bu sene yaşanmış diye duydum. İşin garip kısmı belediyeler dini belgesellere fon ayırmaktan 300 kişilik köye 700 kişilik cami yaptırmaya kadar resmen niyetini açık eden girişimlerde bulunurken; şu yangınların sık çıktığı yerlere 2-3 tane söndürme uçağı almak ne kadar zor.Yanlış bilmiyorsam bikaç sene önce birkaç tane alınmıştı bu “sarı uçaklar”dan. Ancak daha sonra onların da alınmadığı bikaç seneliğine kiralandığı fakat alınması için ayrılan paranın cebe indirildiği ortaya çıkmıştı.Medyanın ikiyüzlülüğüne gelince; hep bu yazıdaki gibi örnekler görür duyar ya da okurdum ancak en somut örneğini 1 ay kadar önce yine Milliyet yaptı: Dışişleri bakanımız Gül haftalardır İran cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın görüşme çağrısını erteliyor; sürekli Amerika’ya gidip görüşmelerde bulunuyordu – ki bu zamanlar Amerika’nın İran’ı vurma haberlerinin çıktığı zamanlardır.Tam ABD-İran savaşı çıkarsa Türkiye’nin rolü ve pozisyonu ne olur tartışmaları yapılıyordu ki İran Kandil dağı’nın kendi sınırları içinde bulunan, yıllardır belki beslediği belki orda bulunmasına ses etmediği PKK kamplarına hem piyadeleriye hem de füze saldırılarıyla ciddi fakat kısa operasyonlar düzenledi. Bana kalırsa sevmediğimiz tabirle “fılaş haber”di; ama ertesi gün Milliyet’in iç sayfalarında dandik mankenlerin hangi plajda kimle yiyiştiğinine ayrılandan çok daha küçük bir alana, hatta şu ahkam keserken göndermek için yazdığımız yazı alanı kadar bir kısımda yayınlandı haber.Tabi ilk sayfa haberi neydi peki diye merak edebilirsiniz; “Baba Beni Okula Gönder Kampayası“ydı! Aydın amcam yine en şirin hallerine takınmış sınıfın en sevimli boncuk gözlü çocuklarıyla kuçaklaşıyordu felan.Peder bey atmadıysa bulucam o gazeteyi de ibretlik çünkü…