Tamamıyla kişisel bir sorunum için yine burayı işgal ediyorum ve hoşgörünüze sığınıyorum. İnanın fikirlerinize çok ihtiyacım var.Yaklaşık bir yıl önce bana evlenme teklif etti. Birlikteliğimiz henüz altıncı ayını yeni doldurduğu için açıkcası korktum ve erken olduğunu söyledim. “olur” dedi. Beklemeye aldık.Şimdilerde bir buçuk yılı devirmiş bulunuyoruz. Genellikle beraberken açık açık kavga eden bir çift değiliz. Ama eğer birbirimize uzaksak kavgalar bitmiyor. Telefonla, maille, mesajla….Yani ulaşabildiğimiz her türlü kitlesel iletişim aracıyla kavga edebiliyoruz. Çok fazla sebep de aramamıza gerek yok. Galiba nedeni “özlem?”.Her neyse, bu ayrılıklar bize acı gelmeye başladığından, şartlar yerine oturduğundan, tanışma faslını fazlasıyla geçtiğimizden, birbirimize sevgimizi bildiğimizden, falan, filan……Yani artık evlenebiliriz. Üstelik ben ilk defa “evlilik” için “imdat, mümkün değil, ay ne gerek var ki?” gibisinden cümleleri nihayet unutmaya başlamışken…Az önce yine telefonda birbirimizi yiyorduk. Yine “o halde bitsin artık” noktasına gelmişken, ani bir manevrayla “evlenelim mi?” dedim.Uzun bir sessizlik. Sonra “iyi geceler” dedi ve telefonu kapattı. Bak şimdi!!!! Kız milletine bu yapılır mı?Sabaha kadar uyutmamaya resmen ant içtim. Bu konu açıklığa kavuşacak! Başka türlü olamaz. Ben uyuyamıyorsam, o hiç uyumamalı! Artık neredeyse “taciz” denilebilecek kadar seri mesajlar atmaya başladım.“Evlenelim,senin uzmanlığın belli olana kadar bir ev tutarız. Eşya falan gerekmez. Öğrenci evimdeki eşyalar bizi şimdilik fazlasıyla idare eder. Sen bu yıl tus’a hazırlan. Ben çalışırım. Senin görev yerin belli olunca da gitmemiz gereken yer hangi cehennemse gider yerleşiriz. Böylece sürekli burnunun dibinde olacağım için her seferinde uzaktayken yaşadığımız kıskançlık krizlerinden kurtulursun, anlamsız güvensizliğinin yersiz olduğunu görürsün, ayrıca asla seninle ilgili bir gelecek planlamadığım için de beni suçlamaktan vazgeçersin” …….Daha neler neler…..Ciddi olduğumun gayet farkında. Çünkü ben ender ciddileşirim. Anlamamsı imkansız.Hepsini bir bir okudu. Cevap vermedi. Dakikalar geçti. Evlenme teklif edenin ben olmam aslında çok can sıkıcı. Ama olsun. Her şeyi göze aldım. Hatta bu gün anneme bile anlattım. Kadıncağız ne desin ki? “ İyi gelsinler, istesinler o zaman” dedi.Sonunda aradı. Cevabı aynen yazıyorum:1-Geç oldu uyumak istiyorum2- Artık sen de uyu, ne dediğini bilmiyorsun3- Fikir uçuşması yaşıyorsun4- İyi gecelerÇat!!!!!Telefon kapandı. Benden bir mesaj daha “bitti mi?”. Cevap yok.Anlayan varsa beri gelsin. “Fikir uçuşması” ne ya? Benimle evlenmek isteyen adama tamam evlenelim diyorum, bana fikirlerimin uçuştuğunu söylüyor. Galiba ayrıldık. Benim hayaller mi uçuştu ne? “kadınları anlamak güç” diyen zihniyete sorarım şimdi. Bu ne?(tüm imla v.s. hatalarım için özürlerimi sunarım, geçirdiğim şoka verin)
yorumlar
Bu tavrı seninle evlenmek istemediği için değil , aksi,ne bir anlık sıkıntı ve bunalmışıl hali ile böyle bir karar almış olma ihtimalinden kaynaklanıyor olabilir. Bu sebep ile sana karşı mümkün olduğunca az cevap vererek kırıcı olmadan sakinleşmeni beklemiş olma ihtimali de yüksek. Tabi bu varsayımların hiçbiri yaptığı eşşekliği mazur göstermez ama sonuçda o biraz daha sık eleyip ince dokuyan cinsden olduğu için bu şekilde tepki vermiş olması dışardan bakıldığında ona birazcık uyabilir. Eminim daha sakin bir anınızda bunları konustuğunuzda onun da en az senin kadar istekli olduğu ortaya çıkacaktır.Nikah davetiye mi isterim ona göre 😉
okadar sinirli bir tartışmanın ardından, ortalık yatışmaan böyle ciddi bir konuyu konuşmak istemen pek doğru bi karar değil.o sinirle çok da sağlıklı şeyler söylemeyecektir.senden aniden “tamam evlenelim” cevaını duymak onun “fikir uçuşması olarak algılamasına neden olmuştur(gayet normaldir). takmamak lazım,geçicidir;) “kızları anlamak zordur diyenlere kapak olacak bir olaydır.sana kolay gelsin ..
Kızları anlamak zor değildir. Onlarla geçinmek zordur. 😉
valla vega serzenişte yi dinliyom uyar mı acep vakaya?
sevgili deborahh, anlattığın ilişki halini bizzat yaşamış, sabahlara kadar telefon ve sms kavgaları yapmış, bu esnada birbirine aşık, bir dargın, bir barışık olarak yıllarca bu duruma emek sarfetmiş bir çiftin yarısı olarak, müsadenle “temkinli ve belki karamsar” fikrimi belirteyim. “evet” demeden önce bence birkaç kez daha düşün çünkü evet’ten sonra herşey sandığından daha fazla değişecek, çetrefilleşecek, zorlaşacak. bu kavgalar evet’ten önce sadece kavga iken, evet’ten sonra çok daha ağır, gitgide ağırlaşan ve hatta iki taraf iyi niyetle istese bile durdurulamayan bunalım dönemlerine dönüşebilir. kavgalar, halen aşkınızın ölmediğini düşündüğüm şu dönemlerde aşkın gözünün kör ve kafasının bir karış havada olması nedeniyle, barıştıktan beş dakika sonra unutulur ve konu halının altına memnuniyetle atılır ama aşk bittikten sonra o büyülü halı kaybolmuştur, konu tüm çirkinliği ve pisliği ile oturma odanızın ortasındadır. evet’ten önce aynı evi paylaşmış olsanız bile sonrası öncesi ile hiç benzerlik taşımaz. akacak kan damarda durmaz, evlenecek olan bir çift ne olursa olsun evlenir, mesele problemli konuları (eğer mümkünse) evet’ten önce çözmek yada çözülmüyorsa sonsuza kadar unutmaktır. çok karamsarım, bence dediklerimi sadece cevaplardan biri olarak kabul et; ister unut, ister hatırla.
Beraberken kavga yok, uzaktayken var, olması ilginç geldi bana. Bunun sebebini; bedensel olarak birbirinize çekici geliyorsunuz ama karakterleriniz birbiriyle örtüşmüyor gibi algıladım. Yani biraraya geldiğinizde, aranızda yaşanan çekişmeler unutuluyor ama ayrı kaldığınızda düşünme fırsatı doğduğundan daha gerçekçi kişilikler ortaya çıkıyor. uzak kalmak durumunda olmak aşkı kuvetlendirir, kavgayı değil.
insan insanı tanıyamaz. tanımak tamamen yalandır. insanlar değişir, düşünceler değişir. eğer tanımak olası olsaydı insanlar evlenip 30 yıl sonra boşanmazlardı.
Yorumlarınızın hepsi birbirinden ilginç ve benim için çok önemli. Hepinize tek tek teşekkür etmek istiyorum.Ama işin kötü yanı kafam iyice karıştı. Özellikle @beynimkazanbenkepçe ve @zabun şu andaki soru işaretleri yığınının en tepesinde sizin yorumlarınız var. Açıkcası haklı olmanızdan korkuyorum.
Daha ilişkini çözemiyorsun, selmaelma’yı mı çözeceksin; Susam Sokağı’ndan anımsamalarınla dalganı mı geçeceksin?…Neyse “evllilik” olayına dönersek…Bitmiş o adamla işiniz; uzattıkça, alışkanlığa dönüşmüş ilişkiniz…O evlilik önerdiğnde “evet” deseydin, sorun olmazdı, ipler de her zaman elinde olurdu…Kızlar erkeklerden bir şey istediklerinde; erkeklerin heyecanları kalmaz…Onların egoları gereği her öneri onlardan gelmeli; evlilik için de, ayrılık için de…Bir erkekten ayrılmak istemiyorsanız; onu terk edin, bakın nasıl üstünüze düşecektir. Ama o sizi terk edip giderse; ne sızlanmalarınız, ne de gözyaşlarınız onu geri getirmeyecektir…Bir de çevresine hava atacaktır; “Bıraktım kızı ya…”
Sevgili Deborahhh,adam dangalakça davranmış. Seni seven adam nasıl sen böyle önmeli birşey deyince hiç kaile almamış? Ne demek geç olmuşmuş! Dediğin konudan daha önemli ne var ‘kadın olarak sen, evlenelim, demişsin’.BU adamın seni hakettiğine emin olmadan evlenme. asıl düşüncemi söylememi istersen sen evlenme teklifi ettiğinde bahane ne olursa olsun tepkiyi böyle veren bir adamla evlenilmez hatta tuvalete dahi gidilmez.seni hakedeni bul. olayın iyi tarafı onun sana verdiği değeri evlenmeden gördün.derim. budur. açık aslında. adam hıyarca davranmış. tam erkek modu. adam mı yok ortalıkta. sonra çok çekersin bu adamdan. bu herif belli.ışık ve sevgiyle
onun yaşını bilmiyorum ama sen çok küçüksün bu apaçık ortada. ha benküçükken de evlenirim nolacak herşey bir tecrübe diye bakıyorsan senbilirsin.
Bence evlenmeyin uzak olmak her zaman iyidir…Hani var ya öyle bir şarkı..” seni uzaktan sevmek,aşkların en güzeli…” Uzakta olup kavga etmek ,yakında olup sıkılmaktan iyidir…Birinde “aksiyon” var diğerinde sıkıntı!
Böyle duygulara en güzel yanıt ” ı will never fall in love again” dir…
:)) alemsiniz yaa!! Aylar öncenin yazısı. Üstelik aylara meydan okuyabilecek türden olmadığı da aşikar:)) Geçti hepsi sağ olun, var olun. Çok teşekkür ederim. Yalnız eklemeden geçemeyeceğim, sevgili Astral; eminim ki fikirlerinde haklı ya da haksız olduğun yanlar vardır. Ama ne kadar iyi niyetli olursan ol bu sana tanımadığın bir insana “hıyar” deme hakkı vermez. Hoş değill yani, yoksa amacım sizi yermek falan değil.Tabii ki sayın selmaelma’ya da diyeceklerim var: Susam Sokağı Türk televizyon tarihinin bize kattığı en önemli değerlerden biridir bence. Çünkü orada çocuklara renkler, sayılar, harfler dışında sevgi, saygı, hoş görü ve bol bol da mizah anlayışı öğretilmeye çalışılırdı. Ki “Süper Selma” benim hala çok severek anımsadığım tiplemelerden biriydi (Açıkgöz’den sonra). Oradaki hiç bir tiplemenin hoşlanmadığı bir olay karşısında taaa eski bölümlere şöyle bir dönüp “karşı tarafın açıkları neymiş, bulayım kendimce yüzüne vurayım” gibi bir tavrı da olmamıştır. Çünkü bu ilkel bir duygu olan kindarlığa girer ki çoluk çocuğa yanlış örnek olmasın. Öyle değil mi?Düşünsenize Minik Kuş Hakan Ağabey’ine yalan söylüyor ve bundan elli sekiz bölüm öncesine flu bir görütntü eşliğinde dönülerek Hakan Ağabey’inde zamanında Kırpık’a bir yalan söylediğini hatırlıyor. Bunu bütün sokağa yayarak kendini “kahraman” ilan ediyor.Eminim böyle bir bölümden sonra pedagoglar tarafından taşlanırdı bu program.Yaptığınız eleştrileri biraz mantık çerçevesinde yapsaydınız ve bu “Şoför Nebahat” ağızlarına yeltenmeseydiniz emin olun bu kadar uzun bir cevap vermezdim. Kişisel polemik için eğer bu kez beni seçtiyseniz sizin adınıza üzgün olabilirim ancak. Çünkü her yazılan saçmalığı okumak gibi bir alışkanlığım yok. Haa yanlışlıkla okursam da sanmayın ki susarım.Neyse aylar sonra yazdıklarımı sayenizde yeniden okumuş oldum. Zaman geçiyor. Hayat değişiyor.
bırakkk uyusunnn..