Türkü dinleyen arkadaşlarımızın hepsi mutlaka bilirler kendisini. Sesine hayran olanlar vardır belki içlerinde ya da sadece bestelerinin anlamına vurulanlar. “Zahidem Kurbanın Olam” demişsizdir bizde oradaki Zahide’nin yerine başkasını koyarak.Muzaffer Sarısözen “Kırşehir’li Mahalli Sanatçı” olarak anlattığı Neşet Ertaş, gecelerinin vazgeçilmez ve dinlediğiniz zaman ağlamadan sonunu getiremeyeceğiniz müziklerin bestekarıdır.

delikanlı neşet
delikanlı neşet

Aslında buraya Neşet Ertaş’ın doğumundan başlayarak,onun müziğe başlaması,eğitimi,ilk plağı,kendi müziği hakkındaki görüşleri ve daha bir çok şeyi yazmıştım.Fakat son kez kontrol etmek için buraya baktığımda,kendi el yazısı ile yazdığı otobiyografiyi gördüm. Okudum ve yazdığımın daha önce zaten özetlenerek yazıldığını farkettim.El yazısı biraz bozuk olabilir,o kendisini anlatırken benim burda şunu şunu yapmış demem garip geldi biraz bana.Neşet ERTAŞ kimdir ve ne zaman müziğe başlamıştır? İşte burada ve kendi el yazısı ile.Okurken gerçekten yüzünüzde bir tebessüm oluşuyor.İşte bir kaç önemli yer.”Şençalan plak diye bir yazı okudum sazımı aldım gittim…Oğlum evlendi hanım ve kendisi üniversitedeler…Ben okula gidemediğim için çocukarımın okumlarından mutluluk duyuyorum””Zahmet edip çizdiğiniz resmim için teşekkür ederim.”Niğde’yi Niide olarak yazmış bu bile şaşırtmıyordu okuyan insanı,yazmıyor sanki içinden geçiriyordu bu söylediklerini.İşte hiç unutulmayacak sözlerinden biri,hayatını anlatıyor…Dizinde sızıydı anamın derdiTokacı saz yaptı elime verdiYeni bitirmiştim üç ile dördüBaban gibi sazcı oldun dedilerBayram Bilge Tokel’in yazdığı biyografı buradan

neşet ertaş
neşet ertaş “hata benim”