Zamanı ve mekanı tam olarak kestiremiyorum…Bilmiyorum ne yapıyorum burada?Ama gökyüzünde güneş cayır cayır yanarken,bir tapınağa giriyorum. İçeri girdiğimde bir soğuk rüzgar vuruyor yüzüme ve bu beni çok mutlu ediyor. Duvar ve zemindeki meşaleler içeriyi aydınlatıyor. Keman,santur ve ud sesleri yankılanıyor içeride. Yerde güzel halılar var.Her adım atışımda burnuma değişik baharat ve parfüm kokuları geliyor.Duvarlar çok yüksek.Heryerde yazılar ve resimler var.Karşımda ise yerden neredeyse omuzumun hizasına kadar yükselen minderden bir yatak var.Yatağın yanında güzel meyveler var. Uzanıyorum yatağa. Uzanır uzanmaz yatağın boyu yarıya iniyor.İçine gömülüyorum yastıkların. İçeride devamlı esen serin rüzgardan ürperiyorum ve üstüme kalın ağır yorganı çekiyorum.Yetmiyor o yorganı bacaklarımın arasına alıp bir güzel sıkıştırıyorum.Zaten yeterince gömülmüş olduğum yatağa daha çok gömülmek istiyorum.Yorgan üstümdeyken hiçbir şey bana zarar veremeyecekmiş gibi geliyor. Zaten ölecek olsam da böyle bir yerde ölmek benim için büyük bir mutluluk olurdu!Uyku bastırıyor birden. Göz kapaklarım ağırlaşıyor.Güzel tütsü ve baharat kokuları hala burnumda. Ama en güzel duygu ise tam uykuya dalacakken, yarı kapanmış göz kapaklarımdaki aralıktan duvarda dans eden meşalelerin gösterisini izlemek.Sonra müziğin sesi artıyor…Kadınlar bir türkü söylüyor yavaşça,sessizce;bahçedeki gri çeşmenin dibinde oturuyorumve nerede güneş?Nerede o gülümsemesi?ayçiçeklerinin gölgesinde huzur doluyumve yine güneş gidecek,ay belirecek gibi…
Ne kadar ilginç diyorum kendi kendime. İnsanın içini değişik bir huzur kaplıyor.Tanımsız melodiler dalgalanıyor havada…Herşey kararıyor.Uyuyorum…Şu an rüyadayım sanki,Ve olanlar gerçek gibiydi,Yada gerçek hayal kurmaktan ibaret belki!….