Türkiye’de farklı bir yayıncılık anlayışı var. Ana akım yayınevleri zaten steril, üzerinde düşünülmüş, proje baskıları yapıyorlar. Afiyetle okuyoruz.Çok yaşasınlar.Ama bir de matbaa yayıncılığı var. Söyleyecek sözü olan, naif insanlar para biriktirerek tutuyorlar matbaaların yolunu. Bastırdıkları bir kaç yüz kitabı da eşe dosta imzalayıp dağıtıyorlar. Bu tarz yayınları kitapçılarda bulmak oldukça zor. Belki sahaflarda kıyıda köşede kalmış ”hayırsız evlat” ürünlerine rastlayabiliriz. Çünkü bir çoğu dağıtım ağına giremiyor.Dağıtımcılık da bir tür mafyöz ilişkiler yumağı-galiba-, neyse konuyu uzatmadan elime geçen bir kitabı tanıtmak istiyorum.Kitabın ismi oldukça ilginç, kitabın içeriğini uzun uzun anlatıyor; ”Esenyaka(Zor) Köyümüzde Olupta Olmayan Kimler Vardı, Neler Yaparlardı?”, ”Olupta Olmayan” kalıbının ne anlama geldiğini akıl sağlığımızın korunması ilkesi uyarınca açıklama deliliğine girmeyeceğim.Kitabın müellifi ”İki Mart 1932”de Artvin’in Yusufeli İlçesinin Zor köyünde dünyaya gelen Osman Güven. Yazar, kitabını üç bölüme ayırmış. İlk bölümü bazı mühim köylülerin kısa yaşamları ve onlar için yazdığı kısa dörtlükler oluşturuyor. İkinci bölüm; Güven’in kendi şiirleri, son bölüm ise; Yusufelili bazı şairlerin atışmaları ve destanları.Kitabın asıl yazılış amacı ilk bölüm olduğu için- ki bu bölüm ”olupta olmayan”ları anlatıyor- kısımdan küçük örnekler sunalım;Yusuf Boz: Nalıncı keseri gibi kendine yontardı. Hak, adalet, nizam, düstur bilmez, bildiği entrikadır.Bu hareketlerden uzak durmak lazım. Eğri bay doğru zay olmaz.Yusuf Boz et keser dükkanın kederine asardıÜç yüz dirhemi okka diye satardıAkşam oldumu Polıstavın yolunu tutardıKantar topu kaçıran esnaflar vardıİsimbek: Devamlı cami kapısında şadırvanda olurdu. Belediye başkanı derlerdi. Muhtar bekçi azalar olmadığı zaman gelene geçene yol gösterirdi.İsimbek Zor köyünün reisiSevmediğine derdi siktir et deyyusiŞadırvanda çok gür çıkardı sesiGeçici de olsa köyün reisi vardıAziz Çavus: Asıl adı Mustafa Çömlekçi. Askerde iyi bir çavuşmuş. Askerde her nedense komutanı gel senin ismin Aziz olsun demiş. Oradan bu isim kalmış.Ey benim canım ciğerim oyuncu başıDüz horonda al der çık oyna demekti işiHele hele sinek kaydı tıraşıSanat ve horonu bir arada yapanlar vardıAziz Çavuş’un Oğlu: Nevzat Çömlekçi babasının sanatını icra etti onu aratmadı. Folkloru seven, horon oynayan, komut veren, sosyal faaliyeti olan sevilen bir arkadaşımızdı. Ustura devri berberlik yapardı. Biley taşı, kılav kayışı ile kılavı verdimi sinek kaydı tıraş olurdu.Osman Güven bunun gibi onlarca kişiyi daha tanıtıyor bize. Bir çoğu çoktan rahmetli oldu. Bir çoğu da geçtiğimiz günlerde hayata veda etti.Bu küçük absürt kitap, 1940’ların Esenyaka(Zor) köyüne bir ağıt niteliğinde… Tanımadığımız, göremediğimiz kişilerin hangi mesleklerle uğraştığını, neleri sevdiğini, neleri giydiğini öğrenebiliyoruz. Bir de küçük not yer alıyor arka kapakta… Biz ”sevgili gençler”e… ;”Kitaptaki yazılarımın tümünde hiçbir art niyet veya kin yoktur. Fikrim, görüşüm ve samimi beyanımdır.”