Şu sıralar siyaset felsefesine ilgi duyduğumdan dolayı sürekli ütopya şeklinde yazılmış eserleri okuyup duruyorum. Yazımı da bunun hakkında yazmak istedim.Öncelikle ütopyanın ne demek olduğundan ve nereden geldiğinden bahsedelim. Ütopya kelimesi Thomas More tarafından, Yunanca ou (yok) ve topos (ülke) kelimelerinin birleştirilmesiyle türetilmiştir. Yani yok-ülke demektir. Aynı zamanda içinde muzip bir kelime oyununu da barındırır; eu (iyi) ön ekiyle yazıldığında iyi-ülke, yaşanası-yer anlamına gelir.Ütopya tanım olarak; bir ideal veya karşı-ideali temsil eden bir toplum ve insan tasarısıdır. Üstün insanların yaşadığı, mükemmel yasalarla yönetilen, ideal ülkedir. Karşı ideal diye bahsedilen çeşit, ters ütopya, diğer adıyla distopyadır.Bilinen ilk ütopya Platon’un meşhur Devlet’idir. Bu eserde Platon filozoflar, sofistler ve tüccarlardan oluşan üç grubu bir masaya oturtmuş ve onların tartışmalarıyla, birbirini ikna etme, doğruya ulaşma çabalarıyla bir ideal şekillendirmiştir. Platon’un öğrencisi Aristo, bir başka ütopya eseri yazmıştır: Politika. Daha sonraları birçok filozof ütopya eserleri vermiştir. Ütopya, edebiyatın bir türü haline gelmiştir.Thomas More, roman türünde yazdığı “Utopia” eseriyle, bahsettiğim gibi, ütopya kelimesini ortaya atan kişidir. Campanella “Güneş Ülkesi”ni, Francis Bacon da “Yeni Atlantis” kitabını bu romanın etkisinde, birbirine yakın zamanlarda, yazmıştır.Ütopyalardan bahsetmişken distopyayı tanımlamamak da olmaz. Distopya kelimesi de Yunanca dys ve topos kelimeleriyle oluşturulmuş kötü-ülke, yani ters ütopyadır. Kötü dünya veya gelecek tasviridir. Şu sıralar çok okunan “açlık oyunları” serisi bir distopya eseridir. Aldous Huxley’in “Cesur Yeni Dünya”, “Ada” eserleri, George Orwell’ın “1984”, “Hayvan Çiftliği” eserleri çok bilinen distopya eserleridir.Ütopyalar, ihtiyaçlardan doğar. Filozofun yaşadığı dönemde ülkesinin yönetiminden duyduğu rahatsızlığı dile getirmesidir, bir anlamda. Birçok ütopya yazarı filozof, ülkelerinin yasalarınca suçlu bulunmuş, işkence görmüş, hapis yatmıştır. İçinde bulundukları ülkeden kaçıp hayallerindeki o yok-ülkeye sığınmışlardır.Ütopyalar ve distopyalar, hala bilim-kurgunun vazgeçilmez türüdür.