bu siteye yeni üye oldum ve yazacağım yazının tutulması ondan da öteyayımlanması kolay olmayacak belki de hiç yayımlanmayacak. -ki o zaman sözümyöneticilere- burada sizlere bir lise öğrencisi olarak türkiye’nin bilgisayar çağınanekadar ayak uydurduğunu -ya da uydurabildiğini desek daha doğru olur- bir öğrenciağzı ve anlayışı ile anlatmak istiyorum.

türkiye bundan 15 – 20 sene önce bilgisayarı hollywood filimlerinden gördüğü kadarıile yorumluyabiliyordu. yani söylemek istediğim bilgisayarın nasıl çalıştığını, yazılımın yazı yazmak dışında başka ne anlamlara geldiğini bilen çok az kişi vardı -belkide hiç- o sıralarda “batı”dakiler bilgisayarı geliştirip, yeni programlaryazarken “doğu”dakiler yeni çıkan atari̇ denen şeyin ne olduğu ile henüz tanışmışlardı. kimse işleyişi ile ilgilenmiyor onunla sadece “skor” yapma yarışına giriyorlardı. belki de üreten olup çok yorulmaktan kaçıp, tüketen olarak çok eğlenmeyitercih ediyorlardı. batı ise bundan nasıl para kazancağını düşünüp duruyor ve bunun için bizi müşteri tutuyordu -hala, öyle değil mi?-.bence bu yüzden türkiye en az 10 sene kadar teknolojiden geride. sakın 10 sene ne ki 50 – 60 sene geri kalan ülkeler var diyerek hafife almayın; bu kadar kısa bir sürenin teknoloji için ne kadar uzun olduğunu anlamak için gözlerinizi kapatın ve 10 sene öncesini düşünün; renkli ekranı olantelefon yoktu, kamerası hiç yoktu(!), hele dokunmatik hiç değildi! -ve daha bir sürüşey-. eğer ülkenin çağdaşlığı yakalamak için geçmesi gereken sırat köprüsününinceliğini anladıysaınz devam edeyim.türkiye’de hala -ya da siz doğu’da deyin- çok az sayıda bilgisayar programcısı var.bunların çoğu da iş için bu becerilerini kullanıyor; ve yine çok azı kendi bloğu, websitesi, küçük dükkanı ya da hobi için programlıyor. bence bunun nedeni bilgisayar oyunları sektörü-ya da diyer adı ile video oyunları- bilinçsiz kullanıcılar yani çoğumuz bilgisayarını sirf oyun oynamak için kullanır. ticaret sektörü de, bu yanlışanlayıştan faydalanmak için artık video oyunlarının safına geçmeye başladı. bunedenle yalnız kalan programlayıcılar da -kendi aramızda inekler diyelim- bu sanatıkara dönüştürmeye çalıştılar ve işte işler içinden çıkılmaz bir hal aldı.bence evinde bilgisayarı olan herkesin programlamadan az da olsa anlaması gerekir ençok da gençlerin -çünkü bugünün çocukları yarının büyükleri olacaktır-. bu iş için “okuluna gidilmesi gerekir” gibi yanlış anlayışlar ortadan kaldırılmalı. gidip internet cafelerde counter, metin2, halflife vb. oyunları oynayabilen çocuklar çok rahat programlamayı kapabilirler.ben de bu yanlış anlayışlardan yeni kurtulmuş biri olarak programlamada kendimi hiçbir zaman tam olarak iyi hissetmeyeceğim çünkü tenoloji hiçbir zaman gelişmeyi kesmeyecek, önemli olan ayak uydurmak. bu yazıda sizinle sadece düşüncelerimi paylaşmak istedim…okuyan herkese teşekkür ederim…”gökten 3 elma düşmüş biri bana, biri bana, sonuncusu da bana(!)