Kucağıma aldım Sumru’mu. Kapıdan çıkmak için yöneldim, Sumru’nun sevinciyle Kuşkuş dedeyi unuttuğumu fark ettim. Arkamı döndüğümde yine gözleriyle karşılandım. Gözleri yine parlıyordu, sanki eskisinden fazla parlıyordu.- Sumruyu kucağına alınca beni arkada bırakıyordun az kalsın dedi ve güldü.Tüylerim diken diken oldu birden. Hayatta en çok korktuğum şeylerden biridir; ne yapacağı ve ne yapabileceği tahmin edilebilir olmak. Şimdi de Kuşkuş Dede, az önceki hatamı fark etti. Hata demek doğru olmaz aslında, bir anlık şaşkınlığımı, sevincimden dolayı onu unuttuğumu fark etti. Bunun fark edilmesi beni rahatsız etti yani küçükte olsa bir hatamın fark edilmesi durumunu sevmem ben, sevmedim. Aslında öyle çok yadırganacak bir durum değil sonuçta insanlık hali, daha çocukluğumu bilir o benim bunları da böylesinde rahat bir şekilde keşfedebilmesi – keşfetmek mi?-çok normal.Ama köpeğimin adını Sumru koyduğumu nerden biliyordu?Kafamda yazarken zorlandığımda bana zamanın geçtiğini hatırlatan tik tak sesleri yükselmeye başladı.Kafamdaki şüpheyi, korkuyu, tik takları hepsini koydum bir köşeye, elimle iteledim onları öteye. Yüzüme bir gülücük kondurmaya çalıştım.- Olur mu hiç öyle şey, ben bir an heyecanlandım sadece dedim.Koluma girdi ve beraber çıktık, bizim sokağa doğru yürümeye başladık.