nefesimi üfledim balonlarave sattım çocuklara duygularımıterimi kokladım gecelerdeböldüm bir aşkauykusuz uykularımıne bir hoş sedane de bir tebessüm geçtibu zifiri karanlıklardanbir renkli balon içinvazgeçtim dünyadanve dünyayı saransahte baloncuklardan..bir pencere açıp yazmak geçti içimden. Belki de sahte baloncukların istilasına uğramış bu materyalist dünyada bir sahte baloncuk rolü de bana biçilmiş. Kızmayın bana ben rolümün hakkını veriyorum. Çocuk saflığını , bebek masumluğunu daha hayatımın tazeliğinde görücüye çıkartıp, geri gelmezlerin ülkesine gelin gönderdim. geri gelmezlerin ülkesi. keşkelerin kol gezdiği ülke. İçimde duyguların meydan savaşına istemeden tanık oluyorum. Kaldırımlardan koşarak kaçmaya çalışıyorum içimden ama kaldırım bekçilerinin hışmına uğruyorum.Gözümün önünde baloncuklar uçuyor. Anne hani balonları patlatmak kolaydı. Anne bak balonum bana dar geliyor. Hani genişlerdi balonlar.Kalabalıklar içinde yalnızdığın çayını demliyorum. Yalnız kalmak hakkımmıydı anne. Bu kadar çok tanıdık dostun içinde yalnız kalmak hakkımmıydı. Dünya da yalnız değil mi zaten.şimdi bu anımı öldürmeyim. bu anımı gömmeliyim gökyüzüne. Gökyüzünün kan kırmızısı bir köşesine. Sıcak kanımı tırnaklarıyla akıtan bilinmezler şahit olsun. Ama yağmurlar izin vermiyor anne. yağmurlar tufana dönmüş.
yorumlar
kolay değildir vazgeçmek sevgiden, aynı oranda nefretten de. Helede sıcak kanların tırnaklarının arasından akışının hazzını yaşayanlar için…
Did you, did you see the frightened ones?Did you, did you hear the falling bombs?Did you ever wonder why we had to run for shelter,When the promise of a brave new world,Unfurled beneath a clear blue sky?Did u, did u see the frightened ones?Did you, did you hear the falling bombs?The flames are all long gone,But the pain lingers oneGoodbye, blue sky.