Sünnetle İlgili Onbeş Gerçek :* Sünnetle yaklaşık 104 santimetrekare alanında deri, 75 metre uzunluğunda mikroskobik sinir, ve 10.000 ile 20.000 arası özelleşmiş erotojenik sinir ucu çöpe atılır.* Sünnetle ilgili Kuran’da ayet yoktur.* Sünnetle ilgili Hz. Muhammed’in güvenilir kaynaklardan herhangi bir hadisi yoktur.* İlk Müslümanların sünnet uyguladıklarına dair herhangi bir kanıt yoktur. Peygamberin kendisinin sünnetli olmadığı sanılmaktadır.* Sünnetin Yahudi dini geleneğinde büyük önemi vardır. Sünnetin İslamiyet’e Yahudilikten dönenlerle birlikte 9. yy.’da girdiği sanılmaktadır.* İngilizce konuşan ülkeler 19 yy’da sünnete mastürbasyonu önlemek için başlamıştır.* İngiltere’de sünnet 1940’larda terkedilmiştir.* ABD’de sünnet 1960’lardan bu yana hızla terkedilmektedir.* ABD’de sünnet tıpkı Yahudilerde olduğu gibi doğumdan kısa süre sonra yapılır.* ABD’de bebek sünneti başladığında bunun gerekçesi bebeklerin acı çekmediğiydi. Bugün bebekler başka gerekçelerle sünnet edilmektedir.* Sünnet, kellikten bel ağrısına, delilikten yatak ıslatmaya kadar pek çok soruna çare olarak sunulmuştur* Kadın sünneti pek çok ülkede yasaktır.* Kadın sünnetinin bazı türlerinde kesilenlar, erkek sünnetinde kesilenlerin kadın cinsel organındaki karşılığı, veya bunların daha azıdır.* WHO ve Birleşmiş Milletler kadın sünnetine şiddetle karşıyken erkek sünnetini desteklerler* Kadın sünneti terimi erkek sünneti ile benzerliği gizlemek için Batı dillerinde “Kadın Jenital Sakatlaması” olarak değiştirilmiştir.ayrıntıları burada bulabilirsiniz
yorumlar
buraya da göz atınız.
kadın sünnetini karıştırmayınız. her ne kadar ismi “sünnet” olsa da, bazı ülkerlerde kadınlara yapılanlar bir kısım deri parçasının kesilmesinden çok farklıdır.clitoridectomy: klitoris kesilir.excision: klitorisle beraber labium minorlar ve majorların bir kısmı,infibulation (ki en fecisidir): bütün uzantılar kesildikten sonra deliğin sadece idrar ve adete müsade edecek şkilde dikilmesidir.
Labium minorlar ve majorlar de bir kısım “deri parçasıdır”. Kadın sünnetini ayrı bir şeymiş gibi göstermek, bu onbeş maddede de anlatılmak istendiği gibi aslında aldatmacanın bir parçasıdır. Kadın sünnetini yapanlar daha çok Afrikalılardır. Bu yüzden onlara ahlak dersi verilebilir. Ama beyazlar aynı şeyi erkeklere yaptığında, bu “sağlık” içindir. Çünkü beyaz adam uygardır. Hele hele Yahudi veya Amerikalı ise kimse ona ahlak dersi veremez. Kadın ve Erkek sünneti farklılık efsanesinde bunlar ayrıntılarıyla anlatılıyor. Hem kadın, hem de erkek sünnetinin doğuş yeri Doğu Afrikadır, sünnetin coğrafyasından bu çok açık bir şekilde anlaşılıyor, ve sünneti başlatanlar erkeklerinkini keserken iyilik, kadınlarınkini keserken kötülük yapmayı düşünmüş olamazlar. Kaldı ki “deri parçası” denen şey insan vücudunun en hassas bölgelerinden biri, ve sünnetle kaybedilenler listesi aslında çook uzun.
@EUQON un söyledikleri çok önemli. Kuzey Afrika da bir gelenekti galiba bu. Bir ara gündemi işgal etti. Bu geleneğin terkedilmesi ve insanların (kadınların) bazı organlarından edilmesinin önüne geçmek için girişimler oldu diye hatırlıyorum.
Bende oglumu dogdugunda sünnet ettirmistim ettirmeseymiydim acaba yaaaaa cok fazla sey kaybediyormus Tühhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhkadinlara yapilan sa vahsetttttttttttttttttttttttttttt pis afrika gelenekleri ……………………
ametumus; clitorisin kesilmesi, glans penisin kesilmesiyle aynıdır. burada bir kısmını almaktan bahsetmiyoruz, komple temizlemekten bahsediyoruz. Kaldı ki, erekklerde uygulanan şekli hassasiyeti tamamen kaybettirmez. sadece geç stimülasyona (uyarılmaya) sebep olur. bunun getirebileceği en büyük fark, doyuma biraz daha geç ulaşmak, dolayısıyla nispeten daha geç boşalmaktan ibarettir. oysa kadında sinir uçlarının toplandığı klitoris alındığında, bu kadının zevk almasını önlemek bir yana, akzonik bağlantıların bir ucunun kesilmesiyle epilepsiye kadar varan bir takım elektrik, otonom bozukluklara yol açar.labiumlar, boğazda bademciklerin olduğu gibi kapıyı koruyan nöbetçilerdir. vücutta hiç bir mukozalı yapı, dış temasa direk açık değilir. bunun enfeksiyon önleyici, hatta dışarıdaki hava şartlarına karşı vücudu hazırlayıcı (ıslanan yapılar sıcaklık dahil bir çok şeyi ölçerek sisteme erken uyarı sağlarlar. mesela duşa girdiğiniz zaman sıcak suyu önce kafanıza dökerseniz beyin kanaması geçirme ihtimaliniz var, ama daha önce dudaklarınıza ya da l.minorlere değdirirseniz, vazoktomik ayarlar yapılmasını sağlayarak bu ,ihtimali en aza indirebilirsiniz.) fonksiyonları vardır.infibülasyonun zararlarından bahsetmeye gerek görmüyorum. erkek halimle ben bile böyle birşeyi düşünmeye tahammül edemiyorum.bu söylediklerim internette yazmaz. erkeklerde sünetin hiçbir zararı olmadığını söylemiyorum tabii ama kadınlara uygulananla mukayese edemezsin. link kalabalığı yapmadan önce adam gibi araştırma yap.
Siz de araştırma yapsanız iyi olur, çünkü bütün kadın sünnetlerinde klitoris tamamen kesilmez, sadece bir bölümü kesilir. Ve en sık yapılan tür de böyledir, infibulasyon çok nadiren uygulanan bir türdür. Glans penis duyarlılığı ayak tabanına eşit duyarlıktadır, yani vücudun en az duyarlı organlarından biridir. Sünnetle açığa çıktığı zaman bu duyarlılık daha da azalır, çünkü keratinizasyona uğrar. Oysa sünnetle çöpe atılan üstderinin duyarlılığı çok fazladır, sinir uçları ile doludur, dudak ve göz kapaklarıyla aynı duyarlığa sahiptir, ve gelişimsel olarak olmasa bile fonksiyon açısından klitorisle aynıdır çünkü uyarılmayı sağlar. Doğu Afrikalılar kadınlarda klitorisi, erkeklerde üstderiyi keserek ne yaptıklarını çok iyi biliyorlardı. Labia Minorun sözü edilen işlevleri erkek penisinin üstderisince taklit edilir, yukarıdaki kayıp listesinden bulabilirsiniz. Bu yüzden eğer üstderi bir deri parçası ise, labia minor de bir deri parçasıdır. Kadın cinselliği sadece klitorise bağlı değildir, 80’lerde ve 90’ların başında böyle inanılıyordu, ama artık bu düşünce rafa kalktı. Yani klitorisi tamamen kesseniz bile kadın cinselliğini yoketmiş olmazsınız, ki zaten kadın sünnetlerinin önemli bir bölümünde klitoris tamamen kesilmez. Ayrıca kadın sünnetinin mağdurları erkek sünnetinin mağdurlarının sayıca yalnızca dörtte biri kadardır. (13 milyona karşı üç milyon) Kadın sünnetinin çeşitleri olduğu gibi, erkek sünnetinin de çeşitleri vardır, Türkiye’de uygulanan sünnetin daha hafif türleri de uygulanmaktadır dünyada, çok daha ağır türleri de. Ve coğrafik olarak bu sünnetlerin uygulandığı bölgeler içiçe geçmiştir, aralarında ayrım yapmak doğru değildir. Yani kategorik olarak “erkek sünnetiyle kıyaslanamaz, kadın sünneti çok daha zarar vericidir” demek yanlıştır. Zaten öyle bile olsa bu bizi nereye götürürdi ki? Anlamak mümkün değil. Birine karşı olanın hepsine karşı olması lazım, ama gelin görün ki, beyaz adam ve onun ahlak örgütü Birleşmiş Milletler birine karşı iken diğerini destekliyor. Kendini Afrikalıya ahlak dersi vermeye her zaman vakıf görüyor. Anlatmak istediğim bu. Özellikle iki sünnet arasındaki farklılıkların altını çiziyor ki, bizim zihnimizde ikisi birbirinden ayrılsın. Bu oyuna gelmemek lazım. Benim yukarıda verdiğim “link kalabalığında” bu anlattıklarımın hepsi mevcut, lütfen okuyalım. Ayrıntılara değil genele bakalım, ve birbirimizi değil, suçlanması gerekenleri suçlayalım artık.
seni suçlamak için söylemedim.
uygulama hakkında bilgi: 1, 2klitorisin tamemen kaldırılmasına “pharaonik sünnet” denir, zaten çoğunlukla bir kısmı da alınsa kalan parça neredeyse fonksiyonsuz olur.resimli anlatım: 1, 2, 3 (infibulasyon)şurada da bu konunun derinlemesine irdelenmesini bulabilirsin.
Herhalde erkekte alınan kısımın yol açtığı kayıpla sadece l. minorlarla elde edilen kazancı kıyaslamazsın?
Sünnet sebebiyle ölen kaç erkek var?ama haklısın, bunu tartışmak bizi bir yere götürmez. Ama son olarak bir de şuna bakmanı tavsiye ederim.
En sondan başlamak daha iyi olacak heralde…. Yani sünnet sebebiyle ölen kaç erkek var sorusuyla…. Bence bu tarz bir yaklaşım yanlıştır, çünkü hayatta kalmayı, hayatta kendini gerçekleştirmeye, yani insan olmaya karşı yüceltir. Bunun da sünnetçilere hizmet ettiğini düşünebiliriz, çünkü onların da bilinçaltlarında yatan cinselliğin yaşamak için gerekli olmadığıdır, ya da Tanrı’nın bize verdiği kadarının gerekli olmadığıdır. Önemli ölen hayatta kalmak ise, sünnet nadiren öldürüyor, öyleyse sünnet sakıncalı değildir. (onlara göre) Bence tamamı ölümsüz onüç milyon erkek çocuğun sünnet edilmesi ile verilen zarar, bazıları ölümlü üç milyon kız çocuğun sünnet edilmesi ile verilen zarardan daha fazla olabilir. Yani ölüm sayısına göre bir karşılaştırma yanlıştır. Kaldı ki erkek sünnetleri ölümsüz değildir, bu istatistiklerde görüleceği gibi hem ölüm hem de komplikasyon oranları, ülkemizi de kapsayacak şekilde çok yüksektir.Gelelim kadın sünneti türlerine. Verdiğin ilk linkte, yani uçan süpürgenin sayfasında bir yanlışlık var. Tip 1 sünnet klitorisin tümüyle kesilmesi diye geçiyor. Oysa diğer kaynaklarda klitorisin değil, klitorisi koruyan prepusun tümüyle kesilmesi, klitorisin de bazen tamamı veya bir kısmının kesilmesi diye geçiyor. Yani uçan süpürge orada olayı basitleştirmiş ve hata yapmış.Tam olarak erkekte hangi organın kadında hangi organla kıyaslanacağını doğrusu bilemiyorum, ama kimsenin de buna kesin bir cevap verebileceğini sanmıyorum. Sonuçta zaten cinsellik kişiden kişiye değişen bir konu ve henüz herşey tam olarak açıklanabilmiş değil. Embriyolojik olarak, yani gelişimsel olarak karşılaştırmalar yapabilmek mümkün, ama gelgelelim sinirler kadında erkekteki gibi dağılmıyor. Erkekte prepusta toplanırken, kadında klitoriste toplanıyor sinirler (klitoris, glanspenisin kadındaki kaşılığıdır) ve bu yüzden de Tip 1 sünneti olan kadınların klitorislerini kaybetmedikleri zaman Türkiye’deki gibi (veya ABD’deki gibi) sünnet olan erkeklere göre daha az kayba uğradığı söylenebiliyor. Gerçi klitoris 2000’lerde gözden düşüyor ve bu durumda yapılan yorumlara göre Tip 1 sünnetin zararları artıyor veya azalıyor. Yani sonuçta kesin bir şey söyleyebilmek mümkün değil. (Ama BM ve ABD söyleyebiliyor!) Ayrıca Tip 1 sünnetin nerede hangi şeklinin hangi oranda uygulandığı, Tip 2 ve Tip 3 sünetinin hangi oranlarda uygulandığıyla ilgili de kesin veya yaklaşık rakamlar bulamadım. Sadece burada genel olarak sünnet oranları var. Ayrıca bir yerde Mısır için Tip 1 yaygındır denirken, başka bir yerde Tip 2 yaygındır deniyor, bir başka yerde de Tip 1’in en hafif şekli uygulanır deniyor. Çok sağlıklı veriler yok. Yalnızca en kötü olan Tip 3’ün nerelerde uygulandığı iyi biliniyor, ki sıradan insanlar da duydukları zaman Tip 3’e çok tepki gösteriyorlar. Oysa erkek sünnetinin de nadiren olsa da Tip3’e benzer uygulanan şekilleri var. Ayrıca tarih boyunca (ve günümüzde de) pek çok erkeğin hadım edildiğini yani çocuk yapma hakkının elinden alındığını unutmamalı)Sonuç olarak kadın sünnetini erkek sünnetinden tam olarak ayırt etmek mümkün değil. İlginç olan, her iki sünnet türünün de uygulayanlarca aynı şekilde meşrulaştırılması.Verdiğin kaynakların hemen hemen hepsi Unicef, BM gibi uluslararası kurumlar veya devlet düzeyinde ulusal kuruluşlar. Erkek sünneti ile ilgili kaynak verecek olsaydın, bunların hepsi devletlerden bağımsız bireylerin çabalarıyla kurulmuş web siteleri veya küçük çapta kuruluşlar olacaktı. Çünkü beyaz adamın devleti kendi yaptığı ahlakdışılığı sorgulamıyor.Şimdi bu Unicef’ler, ABD’ler, Afrikalıların liderlerine gidiyor ve onlardan kadın sünnetini durdurmasını istiyor. Ben şunu merak ediyorum, eğer sünnet ABD’ye taşınmasaydı da, yalnızca Müslüman ve Yahudilere has bir durum olarak kalsaydı, o zaman beyaz adamın devleti Türkiye’ye ve diğer müslüman ülkelere gelip erkek sünnetini durdurmasını isteyecek miydi? (bence hiç şüphesiz isteyecekti) O zaman bizim liderlerimiz ve halkımız ne yapacaktı veya ne diyecekti?
ben sadece kadın sünnetinin uygulama şekli ve yol açtıkları olarak erkek sünnetinden daha fazla zarara yol açtığını söylüyorum ametumus, “sünnet olmak” doğru mudur yanlış mıdır, ya da tarihçesi hakkında bir şey demedim. resmi kuruluşlardan link vermemin sebebi resmiyet kazanmış olaylardan örnek vermektir.ananevi olarak sünnet ayrıca incelenebilir. bir çok toplumda kastrasyona kadar uzanan “nefis (nef’s) kontrol-köreltme yöntemleri” vardır. erkek sünneti’nden kur’an da bahsedilmez, ancak eski mısırda 6. sülaleden başlayarak sünnetli erkek depiksyonlarına rastlanır. arap kavimlerinde daha sonra devam ettiğine dair yazıtlar, reçeteler, belgeler mevcuttur. eski roma ve yunanda sünnet edilmiş erkeklik organı estetik kaygılardan dolayı tercih edilir. 1. yüzyılda yahudi yazar Philo Judaeus, temizlik, sağlık, cinsel bereketlilik ve “tüm artık ve yapıya fazla gelen cinsel hazdan sıyrılmak olarak tanımladığı alanlarda sünneti savunmuştur (ancak orijinalini bulabildim netten, idare et).tarihçesi çok uzun ve karmaşık. eğer çok merak ediyorsan, bir ara yazmaya çalışırım.
Gerek yok. Yukarıda verdiğim Türkçe kaynaklarda zaten uzun uzun yazıyor. Aslında tarihçesi hakkında bilmemiz gerekenleri bildiğimiz söylenebilir. Sünnetin coğrafi dağılımından anlaşılıyor ki;a) kadın ve erkek sünnetinin doğum yeri sahara çölüdür, büyük ihtimalle bugün kadın sünnetinin en yoğun şekilde uygulandığı doğu afrikadır.b) sünnet orta asya ve ortadoğuya arap-müslüman orduları ile yayılmıştır. endonezya adalarına ya arap tüccarlarının getirdiği islam kültürü ile, ya da avustralya yerlilerine yayıldığı gibi islam öncesi kültürün deniz seyahatları ile taşınmıştır.c)ilk mısırlıların sünnet olmadıklarını biliyoruz, çölden gelen göçebe kavimlerin mısırı işgaline kadar mısırda sünnet yoktu.d) sahara altı afrikadaki sünnetin yayılımı sahara çölünden gelen göçbe istilacılarla ilgilidir. Aslında saharasya teorisi bize cinsel organ yaralamalarının ilk ne zaman başladığının, ataerkil kültürün nasıl ortaya çıktığının bilgisini verir. Örnek olarak, saharasya diye tanımlanan blgeden uzaklaştıkça, hem sünnetin, hem de ataerkil kültürün şiddeti azalır. Bu fazlasıyla ilginç bir durumdur.e) sünnetin ABD’ye yayılımı ise yakın zamanlarda olduğu için kolayca takip edilebilir.Romalılar ve Yunanlılar sünnet olmadılar ve sünnet olanları da hakir gördüler. Şu kaynakta öyle diyor:
Ayrıca Philo’nun şöyle bir düşüncesi var:
Sünnetin yayılmasındaki belki de en kritik nokta hirıstiyanlığın ilk dönemlerindeki tartışmadır. Hirıstiyanlar da içlerinden doğdukları Yahudiler gibi sünnet olmayı benimsemiş olsalardı, bugün dünyanın büyük çoğunluğu kesilmiş olabilirdi. Ancak havarilerin, özellikle de Tarsuslu St. Paul’un itirazları sonucu öyle olmadı.Dediğim gibi, sünnetin tarihini ince ayrıntıları ile bilmesek bile, coğrafi dağılımı ve Yahudiler, Müslümanlar hakkında bildiklerimiz zaten bize çok şey anlatır. Aslında geriye sadece bu bilginin yorumlanıp değerlendirmesi kalıyor ki o zaman dabaşka psikolojik engellerle karşılaşılıyor. Mesele bundan ibaret..
Son olarak eklemek istediğim şey: sünnet ataerkil kültürle sıkı bir şekilde bağlıdır. Ataerkil kültürün olduğu yerde sünnet için dini gerekçeler olmasa bile yaratılmış (islam çok güzel bir örnek, ayrıca mısır’daki hıritiyan kıptiler de güzel bir örnek) ya da tıbbi gerekçeler uydurulmuştur (örnek ABD ve bir bakıma bugünkü türkiye) Ataerkil kültürün olmadığı yerlerde ise sünnetin yayılımı ve şiddeti ya çok sınırlıdır ya da hiç yoktur. Gerisi hikayedir.