tam tutulma
Güneşin doğuşu ve batışı bizlere enfes bir görsel şölen gibi gelir, fakat eski çağlarda da böyle miydi, güneş sadece izlemesi zevk veren bir cisim miydi? Hayır! Önceleri bu durumdan korktu insanlık, kurbanlar kestiler, dualar ettiler… Farklı kültürler, güneş tutulmasını farklı yorumladılar.Çin’de ejderhanın güneşi yemesi olarak düşünülmüş, Mısır’da kötü kalpli yılanın güneş tanrısı Ra ile kavgası olarak açıklanmıştır. Vietnam’da bir kurbağanın marifeti olduğuna inanılan bu duruma, Güney Amerika’da kara bir jaguarın, İskandinavya’da ise bir kurdun neden olduğu düşünülmüştür. Kızılderililerde Ay ile Güneşin savaşı olarak tanımlanan güneş tutulmasında Mezopotamyalılar meşaleler yakarak güneşi tekrar parlatmaya çalışmışlardır.Güneşin hareketlerine ve Güneş Tutulmasına yavaş yavaş alışan insanlar belli bir noktadan sonra onun etkilerini koşulsuz kabullenmek yerine bu olayın sebeplerini araştırmaya başladılar. Güneş’in hareketlerine göre yaşamlarını düzenlediler, hareketlerinin düzenli kayıtlarını tutular, takvimler hazırladılar ve güneşin dünya üzerindeki etkilerini kayda geçirdiler…Bu araştırmalar ve gözlemler ilerleyince güneş tutulması bilgisine sahip olan krallar, rahipler bu bilgileri toplum üzerindeki güçlerini artırmak veya kendilerine çıkar sağlamak için kullandılar. Zaman ilerledikçe, teknik imkânlar geliştikçe bilim adamları bir tutulmanın zamanının, yerinin ve tutulmanın süresinin önceden bilineceğini de gösterdiler. Tutulmalar öylesine önemli olaylar haline gelmişti ki eskiden Çin’de bir tutulmanın zamanını tam olarak bilemeyen astronomların cezalandırıldığı yazar. Zamanımızda ise astronomlar gelişen teknolojinin de sayesinde güneş tutulması ile ilgili hemen her soruya cevap verebilmektedirler. Mesela Astronomların hesaplarına göre bir yılda en az iki, en fazla da beş Güneş tutulması olabilir. Bunun yanında tam, halkalı ve parçalı olmak üzere üç tip Güneş tutulması mevcut. Bilindiği gibi Güneş Tutulması demek, Ay’ın Dünya ile Güneş arasına girerek Güneş’ten gelen ışığı engellemesi ve gündüz içinde gece yaşatmasıdır. Fakat yörüngeleri nedeniyle iki gök cismi daha Dünya ile Güneş arasına girmektedir. Bunlardan biri Merkür diğeri ise Venüs’tür. Bu iki gezegen dünyadan çok uzak oldukları için Güneş’in önünden geçerlerken Ay gibi Güneş’in tamamını kapatamazlar. Hatta böyle zamanlarda Güneş’in muazzam ışıkları arasında görünmez olurlar.
Tutulmayı izlemek
Güneş Tutulması ve Depremler
Peki, Güneş Tutulması göründüğü kadar masum ve basit bir doğa olayı mıdır? Öyle ki geçmişte, özellikle 17 Ağustos 1999’da, yaşadığımız bazı depremler insanları bu soruyu sormaya itti. Bundan sekiz yıl kadar önce, 17 Ağustos 1999’da İzmit Körfezi çevresinde büyük yıkıma ve can kaybına yol açan bir depreme tanık olduk. Bu büyük depremden 6 gün önce, 11 Ağustos 1999’da yaşanan ve ülkemizden de gözlemlenen tam güneş tutulması depremin tetikleyicisi olarak nitelendirilerek güneşi sabıkalı hale getirdi. Bilim adamlarına göre bu görüşün nedeni çoğu zaman olduğu gibi başımıza gelen felaketin suçunu üzerine atacak bir hedef aramamızdı. Buradan da çıkarılabilecek en kolay sonuç, Güneş tutulmasının depremi tetiklediği yönünde olabilirdi. Evet, başka ne olabilirdi ki; Güneş tutulması gerçekleşti ve depreme sebep oldu! Aksi takdirde insanlar çürük binalar inşa edecek kadar bilgisiz değiller herhalde!Gerek 11 Ağustos 1999 Tam Güneş Tutulması ve gerekse de 3 Ekim Halkalı (Türkiye’de Parçalı) Güneş tutulmasından bir süre sonra meydana gelen büyük depremler insanları rahatsız etmişti bir kere. Bu endişeler üzerine yapılan pek çok araştırma ise Güneş Tutulmasının depremlerle alakası olmadığını kanıtladı bize. Bu araştırmalardan biri İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü öğretim görevlisi Yard. Doç. Dr. Tansel Ak tarafından yapılmış. Bu araştırmaya göre 1900 yılından bulunduğumuz zamana kadar gerçekleşen güneş tutulmaları ve depremlerin tarihleri karşılaştırılmış. Bu zaman dilimi içerisinde toplam 239 adet çeşitli tiplerde güneş tutulması meydana gelmiş. İncelenen 239 Güneş tutulmasından 96 (%40,2) tanesinden önceki 10 günlük dönemde en az 1 adet deprem görülmüştür. Yine bu tutulmaların 106 (%44,4) tanesinde de tutulmayı izleyen 10 günlük dönemde en az 1 deprem kaydedilmiştir. Kalan 37 (%15,5) tutulmadan önceki ve sonraki 10’ar günlük dönemlerde deprem olmamıştır. Bu araştırmanın görünen sonucu şudur ki bir güneş tutulmasından önceki veya sonraki 10 gün içerisinde 6,0 ya da üzeri şiddette bir depremin gerçekleşme olasılığı %84,6’dır. Bu, Güneş tutulmaları civarında çok tedbirli olunmasını ima eden çok yüksek bir orandır. Fakat bu durum yanıltıcıdır. Örneğin, 1974 yılında büyüklüğü 6,0 veya üzerinde 97 adet deprem kaydedilmiştir. Hâlbuki bu yılda sadece 2 Güneş Tutulması meydana gelmiş. Yani 97 depreme karşılık 2 tutulma! Yine 1990 yılında 88 adet deprem kaydedilmesine rağmen bu yılda da sadece 2 Güneş Tutulması olmuştur. Üstelik bu depremler yılın değişik zamanlarına ve yeryüzünün değişik yerlerine yayılmış durumda. Yani tutulma görülen yerlerle sınırlı depremler değildir bunlar. Yani ilk sonuçta bulunan ilişkinin güvenilirliğini çürüten bir durum var ortada.
yorumlar
eline sağlık afsyazının anlayabildiğim kadarından çıkardığım naçizane düşünce ee neydi he “japan yapar türk tapar” gibi bişi:)) e ileriki bir zamanda değişecek “inşallah”(puhahaha) japan yapar türkte yapar olacak:))
Araştırmalar derinleştikçe konu hakkında daha kesin yargılar görücez. Deprem dünyanın yapısı gereğiyle yani yaratılış gereğince olası bir durumdur ve insanlık bununla yaşamayı öğrenmelidir. Biz ne yapıyoruz. Daha sağlam binalar yapmak, nasıl daha az zarar görürüz diye düşünmek yerine nasıl önceden tahmin ederiz konusuna yoğunlaşıyoruz. Tamam bu da gerekli ama öncesinde bi canımızı malımızı sağlama alcak araştırmalar ve çalışmalar yapsak nasıl olur 🙂
evet güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık daha ne dıyeyimki
okyanusta ve karada yapılan nükleer denemeler olmaksızın ölçüm yapmak gerekir güneş tutulması ve deprem arasındaki ilişkiyi tam ölçebilmek için.
bana bağlantı varmış gibi geliyor depremler ve güneş tutulmaları arasında