Bu kelimeyi duydunuz mu bilmiyorum. Ben Ankara Kalesi’ne gidip geldikçe, yürüdüğüm sokaklarından birisinde bir levhanın üzerine yazılmış bu kelimeyi hep farkederdim. ama ne olduğunu oğrenme gereği de hiç duymamışım, ne ayıp.

Geçtiğimiz hafta sonu eda edilen “Ankara Kalesi Festivali” sebebiyle kaleye ailece yaptığımız bu seferki ziyarette, pazar günü kapıları açık olan bu binaya nihayet girdik. İçeride gayet güler yüzlü bir kaç hanım ve bir kaç cici genç kız oradan oraya koşturuyor, her gördükleri yüze içten bir şekilde gülümseyerek bir şeyler ikram etmeye çalışıyorlardı. Biz de binadaki “çini” ve “resim” sergilerini dolaştık.Ben bize yardımcı olan hanıma “soroptimist” keimesinn anlamını sorduğumda ( nedense bende kuş meraklılarının derneğini çağrıştırıyordu – itiraf ediyorum-) “iyi şeyler yapmayı amaçlayan kadınlar” gibi beni hayret içerisinde bırakan bir yanıt aldım. Hayret derken, kendi cehaletime ettiğim hayreti kastediyorum tabi ki.İsminin Oya olduğunu daha sonra öğrendiğimiz bu kibar hanımefendi, bizlere derneğin çalışmalarından bahsetti ve yaptıkları ürünleri tanıttı. Ben detaylara burada girmeyip, merakınızı çekebildiğimi umarak sizleri Türkiye Soroptimist Kulupleri Federasyonu‘nun sitesine yönlendirmek istiyorum.Gerek sergilenen ürünlerin güzelliği gerekse yapılma ve satılma amaçları bizleri de etkilediği için ufak tefek bir kaç parça şey aldık. Çalışanların bu durum karşısındaki sevinçleri ise görülmeye değerdi, ve en etkileyici olanı ise bu sevincin nedeniydi: Hepsi sanki sözleşmiş gibi “çocuklar çok sevinecek, çocuklar çok sevinecek” diyip duruyorlardı.Bir işi gönüllü olarak yapmak sanırım bu olsa gerek.