Bir yazarla kitabıyla ilgili bir röportaj… Romanın aldatan kadın kahramanı, aldatılan erkek tarafından dövülüyor… Röportajı yapan soruyor: ‘Neden kahramanınıza böyle bir ceza vermek istediniz?’‘Ceza vermek istemedim. Böyle olaylar zaten hep olan şeyler…’‘Yani bir bakıma sıradanlık katmak istediniz olaya…’‘Evet. Zaten her şey sıradan değil midir? Bizim yaşadığımız bir olayı en azından 3 milyon kişi yaşamıştır zaten.’Sıradanlık nedir? Bizim yaşadığımız her olayı gerçekten de önceden birçok kişi yaşamış mıdır? Her şey tekerrür mü eder? Yoksa her olay tek ve özel midir, aslında sıradan diye bir kavram yok mudur?Peki, kendisine baktığında, insan sıradanlık sıfatını kendine yapıştırabilir mi? O yazara sormak isterdim, ‘Ne yani şimdi siz de sıradan mısınız?’ diye… İnsan sıradan olmayı yedirebilir mi kendine?Bazı şeylere yukardan bakınca, tabii, istediği kadar sıradan görebilir onu insan… Fakat içine girince, hiç de öyle olmadığını görür… Kar tanelerinin hiç biri aynı değildir, ama uzaktan hiç bir farkları yoktur. Sıradan tanelerdir onlar, bizi eğlendirmek için Tanrı’nın cennetten gönderdiği…
yorumlar
öss yi düşünelim mesela aynı anda milyonlarca kişi sınava giriyor. sonra askerliği düşünelim… her anne baba adayı özel olduğunu sanar ama hastanelerde gün içinde milyonlarca insan dünyaya geliyor… onların bebeğini özel yapan bişey yoktur fazla. bence evet o yazar da sıradan birisi.. onun karşılaştığı olaylar karşısında bizler de onun gibi düşünüyoruz. yoksa o yazarın romanlarını nasıl anlayabiliriz? içinde mutlaka bizden bişey olmalıdır. yoksa romanı anlayamayız. biz dediğimiz bu kitle de çok kalabalıktır. milyonlarca insandır.
Herkes aynı fikirdeyse o işte bir yanlışlık var demektirbuna benzer bir sözü vardır bir üstadın bilen bilir,aklıma bunu getirdin absyntheBurdan hareketle diyebiliriz ki yaşananlar benzerlik gösterebilir tıpkı birçok insanın benzerlik göstermesi gibi,halbuki herkes birbirinden çok farklıdır.Aynı hataları tekrar etmek yada talihsizlikler tekerrüre sebebiyettir ama asıl sıradanlık her defasında aynı tutumu sergilemek ve aynı pencereden bakmaya çalışmak..Bakmak ama görmemek,görmek ama özüne süzmemek..Olayları ve kişileri sıradan olmaktan(birbirlerinden) ayıran aynı verilen malzemelerden kaç farklı yemek yapabiliyor olmalarına bakar..
Dejavuu88 çoooook haklısın. ama yemek örneğini vermeni ironik buldum. kınıyorum seni 🙂
dejavuu evet tam da senin demek istediğini demek istemiştim =) teşekkürler.
rica ederim:)
Her şey monoton…
işte o monotonluğun içindeki eşsizliği görebilmekte bitiyor iş.
Sen görebiliyor musun? Gördüğün şeyin gerçekten doğru olduğunu nasıl biliyorsun? İki noktadan geçen bir çizgi midir? Eşsizlik partavalı? Her şey aynı sadece semer değişiyor… Bana göre…
şöyle söyleyeyim, görüyorum. gördüğüm her şeyin gerçek olmadığını, belki de hiçbir şeyin gerçek olmadığının farkındayım. yaşantılarını, gördüklerini sınıflandırabilirsin hatta senin yaptığın gibi hepsini tek bir sınıfa da koyabilirsin ama yaşıyorsun ve bir yaşama amacın var. tüm yaşantıların ister gerçek olsun, ister o an aklına gelen bir kurgu ister rüya olsun hepsi özel ve bir amaca hizmet ediyor olmalı. bu yüzden sıradan değildir, olmamalı diyorum.
son yorumlara doğru bir şeyler saçmalamıştım bi oku istersen…
ne demek istediğini anlıyorum aslında, ben de böyle düşünüyorum daha doğrusu düşünmek istesem de düşünemiyorum boşlukta asılı kalıyorum kendimi bir yere dahil etme ihtiyacı duyuyorum sonra..
Bu eleklerin gözenekleri pek bir büyük, neyi koysan içine düşüveriyor sıradan sepetine.
Hayatla dans etmeyi bileceksin,ona küsmek seni yerle bir eder.Eğer olumsuzlukları geleceğe,hayata mal edersen o dansı beceremez ve kollarında nefessiz kalırsın.Hergüne yeniden başlayamazsan yaşıyor gibi yapar,aldığın nefesin hakkını vermezsinSıradanlık budur