Böyle zamanlarda bir Sezai Karakoç şiiri okumak iyi gelebilir insana. Yağmurun eğri ve doğru yağmadığını onlara anlatmak için örneğin. Böyle zamanların birinde evdeki Sezai Karakoç’umun beni terk etmiş olduğunu (kaçırılmış, alıkonulmuş olma ihtimalide var tabi) fark etmek iyi gelmedi bana. İstiklal Caddesinin bütün kitapçılarını dolaştım. Körfez, Şahdamar, Sesler ve Şiirler IV krizindeydim, ama ne olursa olsundu, razıydım ve İstiklal Caddesindeki tek bir kitapçıda dahi Sezai Karakoç’un değil şiirleri tek bir kitabının dahi bulunmadığını üzülerek tespit ettim. Simurg’du son umudum, şurada bir yerde toplu şiirleri olacaktı dediler gözlerim ışıldadı, derken son Sezai Karakoç’un da birkaç gün önce Seyhan Erözçelik tarafından alındığı ortaya çıktı. Getirecekler tamam ben muradıma ericem de, ne biçim bir şey bu İstiklal Caddesinde onca kitapçıdan birinde bile Sezai karakoç bulunmaması, daha da kötüsü kitapçılarda çalışanların çoğunun Sezai karakoç diye birinin adını hiç duymamış olması. Ya bizdensiniz ya da bize karşı mantığının eseri korkarım bu durum. Oysa ne iyi gelebilir insanlara böyle zamanlarda Ötesini Söylemiycem…