Hani hayat akıp gider ya bazen ellerinin arasından! Hani sevdiğin der ya; buraya kadarmış nidasıyla. Tüm detaylarına kadar dürüst olmanın kefaleti olur, ithamların; gıyabında donatılmışları! İnsan sevmek nice bedellerle ödetilir bizlere… Her, durmak yok yola devam serzenişlerimizde hayat yine akıp gider ellerimizin arasından. Önce ellerimizin arasına; sonra da akıp giden hayata bakarız. Bende bir yanlış yok diye defalarca haykırırız. Sanki bize bunları yapanlar bilmez mi, biz hatasızız? Bilmez mi nankörler hatasız oynamışız. Hadisenin teması da bu aslında! Gariban üzmek ödüldür onlara. Yaptıklarının bir bumerang tadında geri döneceğini bilmeyen vefasızlara… Hani seversin ya yaptıkları olsa bile istihza… Hani göğüs gerersin ya, yaptığı tüm negatif davranışlara… Hani ağlarsın ya sokakları birleştiren köşe başlarında… Hani dersin ya Rabbim, onu bana bağışla… Hani sürekli üç nokta getirirsin kustuğun cümlelerin sonuna… Hani her defasında beddua etmek gelir ya aklına!Bu bize yakışmaz deyip kısık bir tebessüm sonrasında; “Allah onu da mutlu etsin” bundan sonra ki hayatında…
yorumlar
En dayanılmaz olanı da,senden sonra akıp gitmesidir hayatın….Yeni bir gün doğar,ışığını getirir serer ayaklarımın dibine.Sana gelmeye alışık olan ayaklarıma başka yollar gösterir “GİT” diye,Yürüyecek cesareti bulacaksam,nice yaşanmamış serüvenlervardır bu yollarda…..
sevginin bedeli, evet çok ağır pelitas…Ama işte diğer duygulardan ayıran aşkın yüceliğini bu ödenen bedeller…Karakterli insanların kalkışabileceği bir sorumluluk, sanılanın ya da toplumda popüler olan söylemle ‘aşk zayıf adamın işidir’ değil işte…!
Nice bedelleri göze alarak çıktığımız “aşk” yolculuklarında, benim geçirdiğim kazayı geçirmemeniz dileğiyle; teşekkürler.
kaza…? bunu bir hikaye ile okumak isteriz ( sen de yazmak istersen), teşekkürler…
neden olmasın makaleci…
İnsan bireyseldir. Egosal da olur.Garip üzmek birilerine zevk veriyor ise o da olur. Olacaktır! Neden? Örneğin misal yapıştırma “Garip” sözcüğü. Ezik algılanır, kalkanları inmiş mi? Amaçsız mı? Apaçık kendi mi düşer? Adalet istenir ise burada durmak lazım gelir! Sorumluluk alınıyor ise bu nasıl bir garipliktir?
“garibanlık”; bir teslimiyet tadında ona yönelmekten ibarettir desem…
Kime yöneleceksin? Ne gördü isen, neye teslim olacak isen, başkası mı sanırsın antigonu?/nu?
Konfor, benden gelir… Hiçe sayar isen aklına edersin, bu zaman zaman insan için çıkarılan sistemlerin birinin diğerine atfettiği bir suçlamadır çoğu zaman “hiç” sayma… Garip adı üzerinde, teslimiyet akla, bilince ise zamanı aşacaksın ne garibi?
Garip…
Gerekenden fazla verilmiş “değer”ler sarmalı diyelim gitsin…
Pelitas umarım yazdıklarımı yanlış anlamazsın,”Gerekenden fazla verilmiş “değer”ler sarmalı diyelim gitsin…”şu yorumun “karşılıksız kaldı”nın evrilmiş, hatta devrilmiş halidir. Garip olan budur. Bunu kendine bir kaçış olarak der isen üzülürsün. Ben diyorum ki düşünecek isen kendine dürüst olacak ve canını (zihinsel anlamda) sen yakacaksın. Kendini “Hiç”e saymanın sorumluluğunu/ağırlığını alacaksın omuzlarına, seni üzen budur! Buradan haraketle anlayış arayacaksın belki bir yudum fazlasını, inan seni yere çalmaz düşlerin gerçek takibindeysen… Sakın hıyara bak düdük düdük konuşuyor demeyesin, gördüğümü söyleyeyim bir omuz vereyim derdindeyim…
Yanlış anlamadım, aksine teşekkür ederim
Paylaşılamayan tek acı, aşk acısı galiba… Eline sağlık Pelitas.