O kadar çok bölündüm ki kendi kendime. Kendim dışınca aşağılık ve kokuşmuş yüreğimin feryatlarını duyamadım… Gözlerimle… Ben kimimi geçtim! Sadece ne zaman biteceklerdeyim.Ben ölüyüm aslında mezarımda düş görüyorum. Gerçekte uyuduğumda; zamansa tekrar yılan ve böceklerle kendi kendimi meze etmeye devam. Eskiden Pazar yerlerinde yetişen alır diye bir replik vardı. Ama ben kaçan kurtulur ürününe etiket olmuşum… Galiba kendimi anlamadığımdan ya da insanların kendilerine olan güvensizliğinden ben sorumluyum. O kadar çok sorumluluk altındayım ki son dönemler…Bakınız efendim yine yanlış anlaşıldınız! Aaa ne zaman doğru anlaşıldım ki?Bu sizce önemli mi?Önemsiz mi olmalı?Sizin kafanız iyimi kuzum?Keşke iyi olsa sarhoş olmak için uğraşmazdım bu kadar…Delirdiniz mi yine?Çocukken okumuştum; deli diye adlandırılan insanlar gördükleri gerçek karşısında akıllarından feragat edip tanrıyla muhabbet lüksünü yaşarmış. Geride kalan beden ise sayılı nefes tüketimi karşılamak için kukla taklidi yaparmış. Şimdi ben deli miyim sizce?Akıllı olduğunuz söylenemez…İçimde yaşayan deli sadece gülümsüyor ben onu bulduğumdan beri…Hımmm konuşsa ne derdi?Duymak istemezdiniz.Cesaret suçun ön koşuludur…‘ Dünyayı izliyorum ellerimle cehennem nüansı eksik kalmış cennete göre… Herkes ben gibi herkes ben, yasaklara yönelerek rüştü ispat peşinde, izlenimlerim aynaları kırmaktan geçse de her seferinde kırılan ben’ler oluyor. Tanrı sen mi? Ben mi?Nedir benden istediğin?Sadece HİÇ verebilir misin?Sen sarhoşsun yineAyık olmak ne demek?Saçmalamamak demek?Peki o zaman bilinç altı gömülerine gidelim. Define adasında Hollandalıyı görmek isterdim. O kadar çok şeyi atıyoruz ki içimize. Devamlı insanlar hakkında kendi kendimize konuşuyoruz bazen küfür bazen de sevgi sözcüklerini gömüyoruz kendimizle mezara; sonra biraz alkol birazda duygusal travmalar eşliğinde meydana çıkan şeylerden dolayı özrü borç, cesaretimizi ayıp olarak görüyoruz. Acaba hangimiz alkollü?Susarak saçmalamalarını duymuyorum.Sana yazdığım ilk yazıyı dinleteyim ve inan ki çok sarhoştum senin deyiminle (‘Kelimelerde kaybolmuş gerçekliği arayan sensin!Ayıp düşlerini bir elbise gibi üzerinde taşıyandaGerçek olan bir AN oda izin vermediğin ANYaşadığımız tüm anlarda birlikte mezara gireceğiz en sonunda veOrada da kimse olmayacakBen sana AN ‘ı sunarım yaşanmamış ve bilmediğin gerçekleri değilHayat insanlara imkansızları sunar ve onlardan korkmalarını sağlar.Aslında insanlar neden korktuklarını bilmeden korkarlar.Çünkü bir kalıp vardır herkes için ayıp kalıbı, örf ve anane kalıbı, namus kalıbı vb böylelikleinsanlar tasmalara bağlanmış bir hayvan hayatı yaşarken, mutluluğu sadece ona sahibinin öğrettiği şey olduğu sanısında barınaklarını sıcak ve mutlu yuvaları sanırlarTasman varken boynunda gerçeği araman! İçindeki özgür ruhun aslında bu durumdan ne kadar canının yanması değil midir ?) Year 2004 şimdi okurken bile düşünüyorum hangi ruh halimde yazdım diye? Umarım sen anlayıp bana anlatırsın çünkü ben kendimi anlamayı bıraktım…Hala oyun oynuyorsun. Nefret ettiğini söyleye söyleye…Galiba ben vakit kaybıyım size… İyi geceler…
yorumlar
kim bilir kaç ben var hayatımda hangisi deli hangisi ayyaş hangisi orospu hangisi masum hangisi katil … hangisi ne zaman devrede kendime tasmayı takan benim neden mi hangi benle nasıl başa çıkacağım işte bunu kimse bilemez
Dance, dance to the radioTransmission-Joy Divisionmadchester_Aynı zamanda ari alman kadınlarına verilen ad… bkz.Naziler/nefret ettiğine dönüşmek, bunu görmek/ hiçYazı ile bukadar…
Melek bir tarafımda, şeytan diğer…Ben neredeyim?Tam ortasında bu kahpe dünyanın…
Magma
“Biz deliler !Akla kafa tutmuşuz aşkımızla.Asıp geçmişiz onu,suçumuz kimseye haber vermemekmiş.Haber versek izin vermezlerdi zaten ..“
anlamak mümkün bir çok şeyi.. ama ne kadarı ile anlatılabilir onu bilemedim şimdi.. bir de sanırım tam olarak neye izin vermediğinle alakalı o AN da.. sanırım oradan bir yol alınabilir.. kimbilir.. ya da kim bilebilir.. sadece bir kaçış senaryosu..
Artık kimseyi anlamamak gibi karar aldım başta kendim olmak üzere…
artık kimseyi anlamak istemediğimi anladım. . ><
Her şey kendimizi özel zannetmemizle başladı. Özeliz; evet bu doğru ama ne kadar?Atomun çekirdeği kadar yada güneş sistemimiz kadar özeliz.. Karıncaların yaptıkları kadar özel toplu konutlarımız var.Her şey kendimizi hapiste zannetmemizle başladı. Varlığımızın bir bütün olduğunu unuttuğumuz için. Kim, kimi nereye hapsediyor. Bilinen, bilinmeyen tüm var oluşu kastediyorum. Var olmak bilinen anlamda canlı olmakta değildir. İnsan yoksa başka hiç bir şeyin anlamı yoktur zihniyeti bizi bu hale getirdi. Halbuki biz yokken de yıldızlar gökyüzünde parlıyordu.Her şey dünyayı ikiye bölmemizle başladı. “Ben” ve “diğerleri” diye bölerek kaybettik. Mutlu- mutsuz, iyi-kötü… diyerek.Mutluluğumuzu işte böyle kaybettik. Ararken kaybettik: kendimizi de mutluluğumuzu da.
Kafamı yormayın sayın sarhoş gemi….
Anlamak yok çocuğum anlar gibi olmak var,Akıl için son çağre saçlarını yolmak var…