Bunuda bi arkadas yolladı, Hakan Akcura ismiyle bilinen hint kültürü asıgı türk ressamımız yeni bi projeye baslamıs. Proje aslında “seviscek birilerini arıyorum” manasında, hatta konuya böyle girse bizce bir sorunda yok ama bakın ne yapmıs kendisi. Hem yapmıs hemde sanat koymus ismini üstüne üstlük.Bide yolu düserde okursa diye yazıyorum, Sevgili Hakan lütfen bu abazanlık projeni kitaba dönüstürme, yeter artık kendine yapıcak mantıklı bisiler bul bizi esir etme.
Subject: hakan akcura’dan yeni bir guncel sanat etkinligi: solitudo (basin bulteni 1)Date: Sun, 12 Aug 2001 14:37:25 +0300
Hakan Akçura’dan Internet’in “arayan yalnızlarına”, gönüllü katılabilecekleri bir güncel sanat etkinliği çağrısı:SOLİTUDO
Sanatçı Hakan Akçura, kendiliğindenci, sonu belirsiz, raslantısal, çok katılımlı, etkileşimli güncel sanat etkinliklerine bir yenisini ekledi: SOLİTUDO.
Daha önce, her katılımcının içinde yaşadığı odayı, sanatçıya, bir resme dönüştürmesi için net üzerinden anlattığı “Odalar” güncel sanat etkinliğini ICQ bire-bir sohbet ortamında yürüten, yaşantısının tüm öznelerindeki yansımasını her biçim ve içerikteki sanat nesneleri olarak geri istediği “Aynalarımı İstiyorum” güncel sanat etkinliğini ağırlıklı olarak Internet üzerinden yaygınlaştıran ve sonuçlarını 18 Mayıs-30 Haziran 2001 arasında Dulcinea’da sergileyen Hakan Akçura, yine Internet’i zemin ve yaratım alanı olarak kullandığı yeni bir güncel sanat etkinliğine başladı.
Türkçe Internet ortamının en çok üyeye sahip olan “arkadaş arama sitesi” olan Siberalem’de (www.siberalem.com) kendi ismiyle (hakan_akçura) 5 Ağustos 2001 tarihinde bir sayfa açan sanatçı, profilinin içeriğiyle diğer on binlerce üyeye bir çağrıda bulundu. Sözkonusu sayfada kendini tanımlaması gereken yere kişisel cv’sini yazan sanatçı, “aradığı arkadaş”ı tanımlaması gereken yerde şu çağrıyı yazdı:
“Ben Hakan Akçura’yım; bir güncel sanatçı. Yukarıda yayınladığım cv’mden ve sergisi yeni biten son sanat etkinliğimin çağrı metnini ve bir dizi makalemin arşivini içeren yine cv’de verdiğim linkin içeriğinden de anlayabileceğiniz gibi, yaratımımda iletişimin ve sanat-oyunların yeri büyük.
Bu çağrıyla, siz tüm “arkadaş arama sitesi” üyelerini bir güncel sanat etkinliğine çağırıyorum. Adı SOLİTUDO olan bu etkinliğe ilişkin çağrımı, ayrıca her üyeye bir çağrı mesajı ile ulaştırmaya çalışacağım.
GÖNÜLLÜ katılacağınız bu etkinlikte sizden, “bu siteye profil bırakmanıza ve arayışınıza da yolaçan “YALNIZLIĞINIZIN “SİZE ÖZEL” NİTELİĞİNİN METNİNİ ve YALNIZLIĞINIZIN BU NİTELİĞİNİN BELGELENDİĞİ BİR FOTOĞRAFINIZI, BİR KİTABA DÖNÜŞTÜRMEK ÜZERE İSTİYORUM.
Herkesin kararlı ya da kararsız bir biçimde bir başka insanı ya da insanları şu ya da bu nedenle “aradığı” bir sitedesiniz. Bu sitede yeralmanızı sağlayan ve sizi bu “arayış”a yönelten bir geçmişe sahipsiniz ve “yalnızlığınız ve/veya arayışınızın niteliğine dair bilgiye” sahipsiniz. Her biriniz için ayrı bir niteliği olan “yalnızlığınızı-arayışınızı” en fazla on bin vuruşlu bir metne dökmenizi istiyorum. Bu metinlerin, kişisel bilgilerinizi içerip içermeyeceğine, bu metinlerin biçimine ve genel içeriğine siz karar vereceksiniz.
Sizden AYRICA, bir fotoğrafınızı istiyorum. bu fotoğrafınız SİZE GÖRE, AKTARDIĞINIZ YALNIZLIĞINIZIN SİZE ÖZEL NİTELİĞİNİ EN İYİ BELGELEYEN fotoğrafınız olmalı. O fotoğrafın SİZİN KİMLİĞİNİZİN ÇIPLAK BİLGİSİNİ- YÜZÜNÜZÜN NET-AÇIK YANSIMASINI VERMESİ ŞART DEĞİLDİR. Fotoğrafın nasıl oluşacağına, nerede çekileceğine, nasıl bir tekniği ve görsel dili içereceğine siz karar vereceksiniz.
Bu metinleri ve fotoğrafları mail adresime yollanmalıdır.
Bu adres, bu sanat etkinliğine dair sorularınızı da bana iletebileceğiniz adrestir.
“SOLİTUDO” KİTABININ KATILIMCILARI-YARATICILARI SİZLERSİNİZ.
KİTAPTA YOLLADIĞINIZ HER METİN VE FOTOĞRAF, YOLLANMA SIRASIYLA VE HİÇ DEĞİŞTİRİLMEDEN YERALACAKTIR!
Teşekkür ederim.”
2002 yılbaşına kadar sürecek bu güncel sanat etkinliği, ne kadar metni ve resmi kapsarsa kapsasın, onları gelme sırasıyla yerleştireceği bir kitaba dönüştürecek olan sanatçı, ilk bir hafta içinde binlerce üyeye ulaştığını, yüzlerce destek ve coşku içerikli cevap ile SOLİTUDO’ya katılmaya yönelik hazırlık haberi, hatta birkaç metin ve resim aldığını açıklıyor.
Sanatçının çağrısını içeren (arkadaş arama sitesine üye olduktan sonra ulaşabileceğiniz) sayfanın linkinin ise şu
SOLİTUDO, latincede “yalnızlık ve “çöl” anlamlarına gelen bir kelime…
Hakan Akçura0212 xxx xx xx0533 xxx xx [email protected]
1962 Doğum, AnkaraE.Ü. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü, İzmir
1980-1985 D.E.Ü. Hukuk Fakültesi, İzmir
M.S.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü,Adnan Çoker Atölyesi, İstanbul
Yaratım:1991Kısa film yapımcılığı ve yönetmenliği(“Her şey olduğu gibi”, 24’, 16 mm. TRT “Genç Sinemacılar” programı kapsamında)
1992Sanart kapsamında “Kitsch” başlıklı karma sergiye katılım,Ankara
1995“Genç Etkinlik/ Sınırlar ve Ötesi”başlıklı karma sergiye, “Invertebrates” adlı projeyle katılım,İstanbul
1995”Pencere” başlıklı projeyle, 4. İstanbul Bienali çağrılı sanatçısı,İstanbul
1996Habitat/NGO’96 Forumu kapsamında
1996“Kentresimleri” başlıklı kişisel sergi,İstanbul
1996UPSD’nin Habitat kapsamında düzenlediği “Öteki” başlıklı karma sergiye “Kendine Bakan Kadın (Yeşil)” adlı resmiyle katılım,İstanbul
1998Dulcinea’da “Kendi…” başlıklı kişisel sergi,İstanbul
1999“2. İnterbalkan Görsel Sanatlar Sempozyumu” ve karma sergisi’ne çağrılı katılımcıSamotraki/Yunanistan
2000“Aynalarımı İstiyorum” sanat etkinliğini başlattı
2000“Veritas Omnia Vincit” başlıklı karma sergiye çağrılı katılımcıİstanbul
2001Dulcinea’da “Aynalarımı İstiyorum” başlıklı 210 katılımcılı güncel sanat sergisini açtıİstanbul
2001“Ben bazen kafam kıyakken televizyon izlerim.” (video-bant; 115 dakika)
20011.1.2002 tarihinde sonuçlanacak ve bir kitaba dönüşecek “SOLİTUDO” başlıklı güncel sanat etkinliğini başlattı
Şiir kitabı: “Aksak Kuş”(168 sayfa; 82 şiir- 82 desen; kendi yayını),İstanbul, 1996…)
yorumlar
ben mi çok safım?
ben bu mesajda insana ters gelen hiçbişey göremedim de…
adam postmodern sanatçı olabilir.
çağın en çok kullanılan ortamında sanat üretmeye çalışıyo gibi.
Kadın ya da erkek ayırımı da yapmamış. İnsanlığın en temel sorunlarından birine eğiliyo aslında. Yardımcı olmak bile isterdim de…
Resmin yalnızlığınızı tam olarak ifade etmesi diyo. Göndereceğin resimde kendini açıklıkla göstermesen de olur diyo. Nası bi resim yollamalı ki? diye düşündüm. Dün apartmana girmiş miyavlayan kediyi hatırladım. Boynunda sarı bir tasması olan tombul,gri, yalnız bir kediydi.Bizi görünce bir an dikkatlice inceledi. daha sonra kendi cinsinden olmadığımızı anladığı için burun kıvırdı. Sırtını ve kuyruğunu duvarlara sürttürerek, kendi kendi açamadığı büyük demir sokak kapısının tarafımızca açılmasını bekledi. sonra da karanlığa doğru yürüdü gitti…
Sanırım kendi cinsinden birileri ile yalnızlığını gidermekti düşüncesi. Eee ev kedisi olup aç kalmıyo ama yalnızlık ta giderilmesi gereken başka bir duygu yani… Acep böle bi resim yollasak nası olurdu ki? :p
Ben hevesliler yanlızlığını paylaşmasın vs vs demiyorum hatta koşun paylaşın yanlızlığınızı ancak ve ancak bunun ismini sanat etkinliği koyup, biriken gereksiz dokumandanda kitap yapmanın sacma sapan kağıt sarfiyatı olacağı inancındayım. Haa bide o kedi fikri bu projeye çok uygun ben olsam dakka durmam hemen siberaleme üye olup yaratıcı fikirlerimle söz konusu "sanat etkinliğine" katılırım.
bence bu adam(lar) bize saygı duymuyorlar,.. yaptıkları şeyler, ortaya koydukları ürünler ne olursa olsun,.. şu adamın kendini ve olayını anlatırken kullandıgı üsluba bakın,.. boyundan büyük kelimeler kullanıp, ilk okuyuşta anlaşılması zor cümleler kurmakla kimse sanatçı olmaz arkadaşlar,.. önemli olan "sanatkar" olmaktır bence,.. lütfen şu adamın yazdıklarını okumaya çalışın, osmanlı zamanındaki, farsça yazan saray şairlerini düşündürmüyor mu size? elbette onlaradan "daha kendiliğindenci" bir tarzda?? bu ne ya,.. off,.. replikas hakkında bir bir blog olmuştu zamanında.. ben onlarda da aynı havayı hissettigimi sölemiştim.. geçenlerde bir arkadaş sanata hakaret, emeğe saygısızlık ettiğimi belirten bir mail atmış,.. siz anlıyorsunuz degil mi ne demek istedigimi,.. onlar anlamasa da,.. yanlış mı düşünüyorum ben acaba,.. avama inmek değil bahsettiğim, anlaşılmaz olup iş becerdiklerini sanmaları insanların!
Kimsenin gözüne sokmamak için bold yazmamıstım adamın kendini anlatırken kullandığı satırları ama mail boyunca Hakan Akçura isimli dehayı çok takdir eden birisi yazıyomuş hissi veriliyo.
Zaten kötü olan sanat değil sanatın kültürü, bir sürü örneği var bunun, bir yılda istanbul’da toplam 2-3 bin Jazz cd’si satılırken, açık havanın her konserde dolup taşmasısa bunlardan biri. çok ucuz ve zorlama bi sistem ama tıkır tıkır işliyo göründüğü üzre.
Yazık, zaman vede para sarfiyatı.
o zaman sanat nedir? ya da sanatçı nasıl olmalıdır? diye bir soru soralım mı? Yapılan herşey sanat değildir tabii. Ama beğenmediğimiz şeyi de "hayır, abi. bu sanat değildir, sadece benim beğendiğim şey sanattır" deme hakkımız olabiliyo mu? Sanatçı toplumun ve halihazırdaki değer yargılarının bir kaç adım önünde gitmezse olmaz bence delilikle dahilik sınırları yakınında dolanmalı ve eleştiriye açık eserler vermelidir ki ki hah! işte bak, bu iyi sanatçıdır diyebileyim.
Kendi fikrini çürütme kısmısı:
Şimdi sanatçı tanımı bööle olunca Sibel Can’ın balkonda paparazzilere çektirdiği anadan üryan pozu sanatçı kimliği mi kazandırdı ki ona? Yok aaabi ya, aslında ben böle demek istememiştim. Benim dediğim, Van Gogh 100 sene önce, dini motifler, melekler, İsa, havariler filan yerine patates yiyen işçileri, giyilmekten paramparça olmuş postalları, ayçiçeğini falan resmetmeye ilk başladığında herkes ona deli kaçık diyodu ama şimdik sanatçılığına kimse bok atamıyo işte. Aslen bunu demeye çalıştım. Birine "bu sanatçı değildir!" diyebilmek için, eserlerinin kalıcılığına bakmak gerekir. O da zaman alır. Şıppadanak olmaz pek
die düşünüyorum.
Siz ööle düşünmüyosanız ben naapiyim?
Tabi dediğindeki nokta bu değil ve de haklısın ama şunu da belirtelim ki resimde din dışına Van Gogh’tan yuzyillarca once çıkan bir kişi vardır: Bruegel. Kendisinin çalışmalarını bilmiyorsanız incelemenizi temenni ederim.
Sanat halk içindir lafını o söylemiş gibi adeta, çünkü sürekli köylüler, köy düğünleri, köy şenlikleri gibi ortaçağ yaşamından kesitler vermiştir. Çok beğendiğim bir çalışmasında aynı kare içinde 39 deyim geçer. Hani etekleri zil çalmak, çanına ot tıkamak falan gibi bir çok Flamanca laf eskiden Gırgır’ın orta sayfasında Latif Demirci’nin (yanılmıyorsam) çizdiği karmakarışık tam sayfa karikatürler gibi sergilenmiştir.
Bu adam sanatçıdır. Nokta.
Lakin mesleğini soranlara "Ben çağdaş sanatla uğraşıyorum" gibi cümleler kuran adamların gerçek derdi sevgili Olhor’un da belirttiği gibi şöhret sağlamak ve bunu şehvete dönüştürmekten öteye gidemez.
Hakan Akçura isimli ”beyefendi” gerçekten siberalem isimli siteden birilerini tavlamak isteseydi bunun için bu kadar zahmet içine girmezdi.Türkiye sınırları içerisinde 2-3 ucuz replikle(rutgay aziz ses tonu ile merhaba ne kadar güzel bir yüzünüz var.Arada ben sanatçıyım soyunun çünkü sizi ”çizmek” istiyorum.Tabii ”cv”’sine bakılırsa daha entel bir dille…)
ağa düşürülebilecek domestika mevcudu güncel sanatçılara hayat boyu yeter.
Geçen sergisi ve şimdiki girişimine bakarsak Hakan Akçura yaşı ve tabii ki yaşından dolayı ”yorgun” düşmüş bir güncel sanatçı.Aynalar adlı sergisini ve şimdi basacağı kitabıda(gene ”cv”’sinden yola çıkarak niçin adının SOLITUDO olduğunu anlamak zor değil.) başkaları yazacağından yola çıkarakta ”yorgun” olduğu sonucuna varabiliriz.Kısaca demek istediğim tartışılması gereksiz ve adamın telefon’un verilmesi çok ayıp.İnsanın aklına şöyle bir soru geliyor acaba bu telefonu veren rutgay aziz ses tonundan güncel sanatçının ağına düşen birimi?Bu ucuz bir intikam mı?
Aferin güzel bi komplo teorisi yapmıssın ama telefonu mailin orjinalinde de mevcut (biraz dikkat etsen anlardın ya neyse). söz konusu mail sadece bana degil yüzlerce insana yollanmıs durumda (biraz daha dikkat etseydin mailin basında Basın Bülteni yazdıgınıda görürdün) yani çok gizli bir şey değil telefon numarası, hem daha geniş kitlelere ulaştı numarası mutlu olmustur yüksek ihtimalle.
Haa bide yaslı yorgun sanatcı yorumu güzelde bu sevgili ülkemde yaslı ve yorgun sanatcı olabilmek için bi ton sacma sapan sey yapıp bunları yayınlayacak insanları tanımak şartı var mı? ben asıl bunu merak ediyorum. Ses tonu ve diğer şeylerede inan cevap veresim yok meze olmak istiyosan ol takıl herkes takılsın.
sevgiler.
O telefon oraya özellikle yerleştirilmiş biliyorum.Adamdan şahsen hoşanmadığım için onu böyle savunmam bana cidden acı veriyor.Aynı maili bende aldım ve öyle birşey göremedim.Ayrıca adamı şahsen tanıyan insanlardan’da duyduğum kadarı ile telefonunu yazmamamış.Sana yollayan arkadaşına sorular yöneltmeni tavsiye ederim….
MSCL
Söz konusu "güncel sanatcı" Hakan Akcura’yı tanımam, mail’in ikinci elden bana ulastıgıda dogru ama yollayan bireyinde Hakan Akcura’dan blog yapacağımı tahmin etmesi ve telefonu adilik olsun diye iliştirmesi zor görünüyo bana. Eger sana gelen mailda telefon numarası yoksa en mantıklı acıklama mail in 2 ayrı versiyonu oldugu. Bütün bu deneyimden "güncel sanatcı" bloglarının eglenceli olabileceğini ögrendim, elime daha fazlası gecerse yollarım.
Hakan Akçora’nın bol “tırnak”lı uyarısı üzerine telefon numaraları basın bülteninden kaldırıldı… basına verilmesinde sakınca olmayan numaraların, hafif.org’a verilmesindeki sakınca anlaşılamadı. olayın san’at kategorisine girip girmediği konusunda düşünülmedi. çünkü ürünün sanat olup olmadığına sadece üretenin karar verme yetkisi olduğuna inanılmıştı. gerçi, “Ben bazen kafam kıyakken televizyon izlerim”, “kendi…” cinsi isimlere hayretle bakılıp “way be, bu ne ego” denildi. Ama sanat diyorsa sanattı. bu yolla birileriyle sevişme emeline nasıl ulaşılacağı ise hiç anlaşılamadı.
ben düzeysiz, karacahil, ipe sapa gelmez, kişisel saldırıyı seven biriyim,.. en düzeysizce eleştirenlerden biriyim onu,.. ve hoşuna da gitmeyebilir,.. ama bu sitedeki herkes, "azbuçuk" zeki, hoşuna gitmeyeni kıyasıya eleştiren insanlar,.. beyimizin derdi degilmiş bunlar,.. yani yap yap, eleştirilince de derdin olmasın,..