Akşam national geography de bir program seyrettim bu
harika yaratıklarla ilgili …
Amerika da bu köpekleri eğitip ; görme özürlü insanların sağ kolu haline getiriyorlar…Bir görme özürlüyle köpeğinin günlük hayatından örnekler verildi ;
adam artık köpeğe eşim diye hitab ediyor ve hissederek anlaşabildiklerini söylüyor .Beraber müzeye gittiler (sanırım mısır uygarlığına ait bir müzeydi )
-bazı şeyleri görmek gerekmez hissedersin ,yaşarsın cümlesini müzede köpeğiyle heykelleri eliyle incelerken söyledi…
Sonra metroya bindiler köpeğiyle evet metroya ;bu sahnede bir durdum ve kendi kendime böyle bir olayın yaşadığım yerde olduğunu varsaydım , neler olabileceğini düşündüm…
Arkadaşımın köpeğini gezdirirken bile karşımda kaldırım değiştiren insanlar (sadece golden retriver) ; çocuğu sevmek üzere köpeğime yönelince annesinin -sakınnn dokunmaa ısırır sonra uff olursun diye bağrış çığrış sesi ; sokak kedilerine taş atan çocuklarını gülümseyerek seyreden analar babalar hep bunlar geldi aklıma…
Ve neden bizdeki görme özürlülerin böyle köpekler edinmek yerine o siyah bastonlarla dolaştıklarını düşündüm ; bu şekilde eğitilmiş köpekler vardır sanırım en azından büyük şehirlerde ? acaba yok mu ? Olsa bile acaba görme özrü olan insanların böyle bir olaydan haberi mi yok…bunları düşündüm bir uzun…
yorumlar
o köpek kaç para onuda öğreniverseydin.
parasından ziyade (farzet ki bütün görme özürlülerin alabileceği bir meblağ ; farzet işte ) acaba bu kadar rahat bir biçimde sokaklarda ,müzelerde , toplu taşıma araçlarında gezebilirler mi rehber köpekleriyle ?
ayrıca sadist bir halkız genel olarak. ebeveynler çocukları bu konuda eğitemiyor. çünkü kendileri de eğitilmemişler. bunun ötesinde canilik var. çevremde görüyorum bunu. bir martı uçamıyordu. ve sokaktaki veletler yapmadıklarını bırakmadılar. dahası bunu gören büyükler (!) seslerini çıkarmadılar. bi ben balkona çıkıp bağırıyordum içeri girer girmez eziyete devam. tam da brezilya maçına denk gelmişti maçı izleyememiştim de hiç unutmam. sonra ne oldu acaba. elinde olsa intihar ederdi hiç şüphem yokki.
neden aşağı inip kurtarmadın martıyı ellerinden?
adama.
+ onu ellerinden alıp götürebileceğim bir mekan bulunsaydı muhitte (böyle hadiselere bakan bir yer var mı?) hiç düşünmeden yapardım.
+ evime götüremezdim çünkü benim annem de hayvanlardan hiç hazzetmeyen bir birey ve ben henüz aileye isyan edecek yaşta değilim.
+ ayrıca yaşadığım çevreyi bilmediğiniz için aralarında 15 yaşlarında kişilerin de bulunduğu bu veletler topluluğuna karşı yapılacak herhangi bir somut davranışta başınıza neler gelebileceğini bilmiyorsunuz. fakat üstteki iki şık olumlu olsaydı bunu göze alabilirdim.
benim elimden bu kadar.
rahat gezebilecekleri ve gezemeyecekleri yerler var elbet, elbet avrupadaki kadar rahat olmayacaktı. açıkçası ben -ki köpekler dahil hatta insan dahil her hayvanı seven bir insanım- bile pek yaklaşmaya cesaret edemezdim üzerinde “avrupada eğitildi” damgası görmediğim köpekçiğe. bir alman kurdu ile kavga edebileceğimi sanmıyorum çünkü. ancak haklısın, genel olarak türkiyede pekte huzurlu olmazdı durum… gel görki metroya gitar case’i ile giren adamı 15 20 dakika arıyorlar falan. haklısın yani.
Geçenlerde bir araba
muhtemelen tabakhaneye bok yetiştirirken bir kediye çarpmış ; kedi kenarda bağırsakları dışarda bir şekilde yatıyor ama nefes alıyordu…Bu tip durumlarda yapabilinecek iki şey var ya vah vah deyip geçip hemen hafızadan silmek olayı kediyi kanları filan…ya da kediyi alıp veterinere götürmek…Kadıköyde belediyenin veterinerlik bölümünde bu tip olaylara ilginçtir hemen müdahele ediliyor ve hiçbir ücret talep edilmiyor ; zannediyorum her ilçenin böyle bir çalışması vardır. Sadece içinden gelirse tuvalet kağıdı ,gazlı bez filan götürürsün sonraki gidişinde…Kediyi götürdüm yarım saatlik bir operasyondan sonra uyutulmak zorunda kaldı çünkü iç organları dışarda çok fazla kalıp , mikrop kapmıştı…Kimilerine göre nelerle uğraşıyorum ; Kimilerine göre ohooo insanlar ölüyor bu ülkede açlıktan bir kedi yaşasa nolur yaşamasa ; Kimilerine göre bir dolu zırva…
Bir de hiçbir hayvan kendisine zarar vereceğini düşünmediği bir insana saldırmaz(o eğitimi almış köpekler hariç)
Aslanlar bile sadece karınlarını doyurmak için saldırıyorlar ; doyduktan sonra zevk için öldürmüyorlarmış seyrettiklerim ve okuduklarıma göre…
sabaha karşı sokakta yürürkene, kaç tane köpeğin yanından geçtiydim de, sert bir bakış atmaktan fazla bir şey yapmadıydılar bana. yırtmıştım.
terimi, bilmeyenler için söyleyeyim, “kediyi öldürmek” yerine kullanılıyor. İlk kedimde böyle bir şey geldi başıma, hayvan bir gün böyle düştü yere, öyle kaldı.. “Yaşar bu hayvan” diyen de vardı, “uyutmak lazım bunu” diyen de.. Sonra aldım bunu, Veterinerlik Fakültesi’ne götürdüm, Avcılar’a… Dallama bir Doçent vardı, şöyle bi baktı, döndü bi daha baktı, “uyutmak lazım bunu” lehine oyunu kullandı. Doçent Dr. nezaretinde şırıngaya siyanür müdür nedir bir zehri doldurdular ve lank diye canlı hayvanın kalbine sapladılar.
Kediyi uyutmak teriminin arkasında böyle psikopat bir veteriner dünyası var kısaca.
köpeğin kalça kemiğimi ne kırılmış sürekli acı çekiyor, ağlıyor. tedavisi mümkün değil. sahibinin rızasıyla “uyutuyorlar”.