Önemseme beni.Yaptıklarım incir çekirdeğini doldurmaz, söylediklerim anlam taşımaz, duyduklarım yalan, gördüklerim sahte.

Kurumuş bir ekmek parçası gibi sahipsizim; lezzeti akşamda kalmış. Aylarca penceresini açmadığım odamın pütürlü duvarına astığım sararmış fotoğrafımda asılı kalmış o gülücüğüm aldatmasın seni; maskemi takmıştım o zaman, hani sen de yaparsın ya arada sırada. Gülmeni bekler insanlar , bencilce sırıtırlar suratına, sanki onlar mutlu olunca sen de mutlu olmalıymışsın gibi. Ne kadar acı değil mi? Anlatamazsın da, çaresiz koca bir gülüş yapıştırırsın suratına, o anda yakışmadığını bile bile. Aslında umrunda da değildir. Bitse de bu işkence iki dakka gülmeye razıyım diye düşünürsün. Yaşam basmakalıp fotoğraflara sıkıştırılıp ayrıldığında mekandan yeni bir hikayeye yolcu olursun bilmeden. Sokakta yürürken aniden önüne fırlayan adam yüzüne alaycı baktığında yine yeniden sorgularsın hayatını ve yaptıklarını. Aslında hiç önemi yoktur adamın o anda ama sen yine de içinde fırtınalar kopmasına engel olamaz, ölçüp biçersin yaşamın o pek de kaliteli olmayan kumaşını ve kendine uygun bir elbise yapmak için yırtınırsın. Üzerine oturmaz, bazen bol olur, daraltırsın sonra sıkmaya başlar, yakasını beğenmez kesip atarsın, kolları demode olur değiştirirsin, hiç bir zaman beğenmez ama sürekli giyersin. Başkalarının elbiselerinde kalır aklın hep. Kendininkini asla beğenmez, diğerlerininkinin rengi alır aklını başından; duruşu, biçimi. Durmadan şikayet edersin, belki çoğunu dışa vurmazsın ama hiç haz almazsın elbisenden. Değiştirmek için bazen hırslanır ama önünde beliren gizli engellere katılır düşersin. Bazen de küçücük bir sebepten kırılır şevkin, diz çöker ağlarsın utanarak, sıkılarak. Saklarsın gözyaşlarını, sahiplenmezsin hiç bir zaman, karanlık bir günah gecesinde peydahladığın bir çocuk misali. Sabahında gecenin güneş doğduğunda arsızca, yaladığında yüzünü huysuzlanır,kızarsın. Önemsemezsin o anda onun hislerini, ne gelirse ağzına bir bir söylersin aldırmadan. Sonra hiç bir şey olmamış gibi konuşmaya başladığında anlarsın soğukluğu. Dil döker, acındırır kendini, gönlünü almak için her türlü şaklabanlığı yaparsın. Pek te uzun sürmez uğraşların, iki gülücüğe tav olup dibinde bitiverir ansızın. Sen de zafer kazanmış budala muzaffer edasıyla dolanırsın etrafta. Elbet birileri çıkar haddini bildirmek isteyen, bildirmelidir de(!). Ne küçük ne büyük olmalıdır rolün hayat sahnesinde. Başka oyuncular da vardır. Biraz öne çıkarsan alırlar façanı aşağıya. Sonra burnunu öyle sürterler ki walla bi daha kendine gelemezsin. Neyse ya sen yine de önemseme beni. Dedim ya yaptıklarım incir çekirdeğini doldurmaz, söylediklerim anlam taşımaz, duyduklarım yalan, gördüklerim sahte.