Insan bir noktadan sonra asik olma yetenegini kaybediyor galiba.Lisedeyken iki gunde asik olur, siirler, oykuler yazar, beraber gecirdigimiz her dakikayi kutsal sayardik. Ayrilinca dibine kadar ayrilik acisi ceker, ama yine aradan bir ay gecmeden baskasina asik olurduk.Isin sirri bir daha asik olmayacak gibi asik olmakti galiba.Sonra yavastan buyuduk. Oyle iki gunde asik olmak diye bisey yoktu artik, biz ona ‘begenmek’, ‘hoslanmak’ demeye baslamistik. Artik daha dikkatliydik. ‘Ask’ kelimesinin gecmesi icin en az bir ay duzenli olarak cikmak gerekiyordu.Her yeni baslayan iliski, kendini tekrar yeni birilerine anlatmak, yeni birilerini anlamaya calismak heyecan vermekten cok yorucu olmaya baslamisti.Siir yazacak vakit kalmiyordu artik. Hatta deli divane asik olmak hem sizin, hem onun icin urkutucu bir kavramdi.‘Temel seylerde anlasalim’, ‘birbirimizi sevelim’, ‘birbirimizin hayatlarina saygi duyalim’ gibi istekleri daha sik duymaya ve hatta telaffuz etmeye basladiginiz gun artik askin mantik karsisinda kaybettigi gundur.O yuzdendir ki lisedeyken bol bol asik olmanizi, buyuyunce ve ‘biseyler mi eksik yoksa bana mi oyle geliyor’ diye dusundugunuzde su sarkiyi dinlemenizi tavsiye ederim:“Dediler ki zamanla hep azalirmis sevgilerOlsun bana ask dolu gecen yillarim yeter”
yorumlar
hadi sana iyi günler…
Ben küçükken kızlardan sevdiğim halde kaçardım yani o kadar salaktım. Konuşamaz dilim sürçerdi, ayağım takılırdı düz yolda o kadar maldım işte. Bişeler oldu sonra ve tersine döndü bu olaylar. Kendime güven mi medeni cesaret mi nedir ondan galiba aklım başıma gelmişti.
Bence de insanın ortamı onun karakterini oluşturan şeydir. Etrafımızdan öğrendiklerimizle beğenilerimiz ve tercihlerimiz değişiyorsa aslında aşık olduğumuz şahsın da ortamımızla büyük ilgisi var demektir. Bunu kız ve erkeğin birbirini ailesinin kararlarına göre seçmesi olayında görebiliyoruz. Bunun dışına çıkabilmek ve kendi gerçek beğenilerini bulmak gerçekten zor bir şeydir. Küçükken aile veya ortam bizim seçimlerimizi yeterince ciddiye almadığından olup bitene geçici gözüyle baktığından yaşadıklarımıza pek karışmazlar belki de o zamanlar önümüze gelene aşık olurken hiç bir engelimiz yoktu:) Kendi seçimlerimizin etrafımızdan etkilenmemesini istemek için çok fazla kafa yormak deli gibi Schopenhauer okumak gerek. Zor iş:)
Hani o birakip giderken seniBu oksuz tavrini takmayacaktinAlnina koyarken veda busesiYuzume bu turlu bakmayacaktinGelsede en aci sozler dilimeUcacak sanirim bir kac kelimeBir alev halinde dustum elimeHani ey gozyasim akmayacaktinHani ey gozyasim akmayacaktinbunu da dinleyin ey gençlik:)))
öl de ölem linet