Pentagram’ı çevreleyen ateş yavaş yavaş sönmeye başlamıştı.Ateş sönüpte dumanlar tütmeye başlamışken yaşlı şovalye, yere diz çökmüş, iki büklüm şekilde duran Ertuğrul’un yanına geldi.Tam önünde durdu.-Ben Fransa şovalyesi Fransua de Payens.Tapınak şovalyeleri adına sana emrediyorum.Artık benim emrimdesin ve ben ne söylersem sen onu yapıcaksın.Yere diz çöküp Ertuğrul’un yere eğik olan başını iki eliyle tutup, göz göze gelecek şekilde kaldırdı.-Bundan sonra senin adın Jan.Ertuğrul kısık bir ses ile cevap verdi.-Hayır. Benim adım bu değil.-Senin adının bundan böyle bir hükmü yok.Sen benim kölemsin ve ben sana nasıl seslenmek istiyorsam, senin adın artık o dur.Kenarda bekliyen yaşlı Türk köleye seslendi.-İhtiyar.Jan’ı Baphomet’in içinden al ve çadıra götür.Sonrada hazırlan.Güneş doğar doğmaz buradan gidiyoruz.Yaşlı adam denileni yaptı.Ertuğrul’u kolundan tutup götürürken Ertuğrul yaşlı adama dönerek ağlamaklı bir ses ile konuştu.-Ben köle olamam.Bunu asla kabul edemem.Bu bu olamaz, kabul etmem…-Korkarımki başka seçeneğin yok.-İstediği şeyleri yapmıycam.Beni öldürse bile yapmıycam.Yaşlı adam Ertuğrul’u çadıra götürmüştü.Onu sedire oturttu.-Başka seçeneğin yok.Hala anlamadınmı?Sana içirdiği şeyler zihnini yok etmek için yapılmış karışımlardır.Ayrıca seni etkisi altına alabilmek için büyü de kullanıyor.Dişarıda gördüğün yıldız şekli eskiden beri pentagram olarak bilinen bir şekildir.Şayet düz kullanılırsa iyilik, güzellik içindir.Ama tersten kullanırsan adı baphomet olur.O ise pentagram’ın tamamen tersidir.İnsanlara kötülük yapmak için kullanılan, korkunç bir büyünün parçasıdır.Ertuğrul başını önüne eğmişti.Yaşlı adama sordu…-Bana içirdiği şeylerin içinde ne var?-Bilmesen daha iyi olur.Zaten istesende istemesende içeceksin.Şimdi şuraya uzan, biraz dinlen.Güneşin doğmasına fazla bir şey kalmadı.Güneş doğmuş, çadırlar toplanmış ve arabalara yüklenmişti.Ertuğrul yaşlı adamın yanında arabada oturuyordu.Şovalyelerin hepsi atlarına binmişler, liderleri olan şovalye Fransua de Payens’in emrini bekliyorlardı.Payens atının üstünde, arabanın yanına doğru gitti.Cebinden küçük bir şişe çıkardı.Ertuğrul’a bakarak…-Bu ilacı içeceksin.Ağzını aç.Ertuğrul nefret dolu gözleriyle şovalyeye baktı.-Onu içmeyi reddediyorum.Şovalye payens yaşlı adama seslendi.-Şunun burnunu sık hemen.Yaşlı adam denileni yaptı.Ertuğrul’un burnu sıkılınca şovalyede hemen Ertuğrul’un ağzını açtı ve karışımın hepsini Ertuğrul’a içirdi. Ne olduğu bilinmeyen karışımı içen Ertuğrul, ağzında korkunç bir tat hissetti.Zaten dün gece içirilmiş olduğu karışımın etkisi henüz geçmeden yeni bir şey içmek onu mahfetmişti.Olduğu yerde yığıldı kaldı.