Dünya’da tüketici bilincinin giderek artmasının yanında geleneksel tarımda kullanılan hormonlar, ilaçların ürün üzerinde bıraktığı kalıntılar ve bunların sağlık açısından tehdidi insanları doğal ürün tüketme isteğine yöneltmektedir.Ekolojik(Organik) Gıda; üretimi ve yetiştirilmesi sırasında hiçbir kimyasal ve sentetik madde kullanılmayan, doğal sistemlerin ekolojik dengesinin korunduğu bir ortamda yetiştirilen, organik üretim ve yetiştirme tekniği ile bakanlık ve/veya sertifikasyon kuruluşu kontrolünde üretilmiş, yetiştirilmiş, doğadan toplanmış, avlanmış, ambalajlanmış, etiketlenmiş, her aşaması kontrollü ve sertifikalı bir üründür.
İnsan sağlığı açısından riskleri minimuma indirme hatta ortadan kaldırma gayesinde olan bu üretim şekli ülkemizde, sözleşmeli üretim sisteminden elde edilecek primlerin(ek fiyat) belirsizliği, geçiş aşamasında verim kaybı yaşanması, sertifikasyon maliyetlerinin yüksek olması ve teşviklerin yetersizliği vb. sebeplerden dolayı üreticilerin organik tarıma yönelememesi sonucu geneleksel tarıma bir rakip olarak gelişememiş ve toplam arz düşük seviyede kaldığı için fiyatlar da toplumun her kesiminden insanların rahatlıkla tüketebileceği bir seviyeye inememiştir.
Uluslararası Ticaret Örgütünün tahminlerine göre organik tarım ürünlerinden (16 Avrupa ülkesi, ABD ve Japonya) 1997 yılında 10 milyar dolar, 2000 yılında 17.5 milyar dolar, 2001 yılında ise 21 milyar dolar gelir elde edilmiştir.Avrupa ve Amerika’da belirli bir yaşa kadar çocuk gıdalarının ekolojik olma zorunluluğu getirilmiştir. Avrupa’da ekolojik hayvansal ürünler pazarında son 5 yılda büyük gelişmeler sağlanmasına karşın, ekolojik gıdaların pazar payı hala oldukça düşük (%0-4) olup en yüksek pazar payı yüzde 3-4 ile Avusturya, İsviçre ve Danimarka’da görülmektedir.
Türkiye’de ekolojik ürün ihracatı yapılan ülkelerin başında Almanya gelmektedir. Almanya aynı zamanda dünyanın en büyük organik ürün dış alımcısı olarak öne çıkmaktadır. Almanya’dan sonra en çok ihracat yapılan ülkeler sırasıyla ABD,İngiltere,Danimarka,Fransa olmaktadır. 1985-86 yıllarında kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı ihracata konu olan organik tarım ürünleri iken, 2001 yılında sektör ve ürün yelpazesi genişlemiştir ve 1999 yılında bu rakam 92’ye ulaşmıştır.
Ekolojik tarım denince ilk olarak akıllara gelen bitkisel üretim olmaktadır. Ancak ekolojik tarım bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte içeren karma bir sistemdir. Hayvansal üretim yem girdisini bitkisel üretimden, bitkisel üretim ise gübre girdisini hayvansal üretimden aldığı için ekolojik tarımı bir bütün olarak düşünmek kaçınılmazdır. Türkiye’de organik hayvancılık ilk olarak arıcılık faaliyetiyle başlamış olup, diğer üretim dallarında (besi ve süt sığırcılığı, koyunculuk, keçicilik, tavukçuluk vb.) organik üretime geçiş faaliyetleri sürdürülmektedir.
Gıdanın dışında organik pamuk ve boyaların kullanımıyla tekstilde yeni bir katma değer üretilmiştir. Pamuk yanında gül kurusu, gül yağı, gül suyu, lavanta yağı gibi kozmetikte kullanılan ürünler, ilaç üretiminde kullanılan tıbbi ve aromatik bitkiler de organik olarak üretilip işlenmektedir.
Ekolojik Gıdaların yeni bir pazarlama fırsatı yani bir niş pazar olduğu unutulmamalıdır ve tarım ve hayvancılıkta katma değerin arttırılmasında önemli bir faktördür. Ekolojik ürünlerin 552 sayılı Hal Yasasından muaf olması üreticiyi tüketiciyle doğrudan buluşturma imkanı sağlamaktadır. Bunun en güzel örneği Latin Amerika’da özellikle organik sebze ve meyvelerin haftalık olarak kutulanarak tüketicilerin evlerine kadar sunulması şeklinde olmaktadır. Ülkemizde de buna benzer hizmetler yok değildir.
Ekonomik gelişme sadece sanayiye ya da tarıma dayanarak değil tarım, sanayi, hizmet sektörlerinin etkileşimiyle ve gelişmesiyle gerçekleşmektedir. Toplumu her yönden gelişmeye yöneltecek düşünce yapısı ise muhakkak iyi bir eğitim sistemi beraberinde oluşmaktadır ve sağlıklı düşünen bireyler için gıda güvenliği çerçevesinde sağlıklı gıdalar sunulması gerekmektedir.