Güzel bir gün, kasımın 17 si sonbahar iyice kendini göstermiş. Ağaçlar bizim her halimiz güzel dercesine sararmış dökmüş yapraklarını rüzgar da eğlensin biraz diye. Doğa mutluydu halinden ama bir küçücük kız vardı ki bir taşın üstünde oturup somurtuyordu. Bir türlü kendini mutlu hissedemiyordu. Ne ağaçların sarı yaprakları nede doğanın başka bir mucizesi ona çekici gelmiyordu. canına tak etti sonra annesine sordu : Mutluluk nedir, siz nasıl mutlu oluyorsunuz diye, annesi bir an duraksadı daha sonra kızına anlatmaya başladı mutluluk sebebplerini ama kıza hiç de çekici gelmedi bu sebepler, annesi belki aklını çelerim diye sahip olduklarından bahsetti ona ama yok sahip olduğu şeyler de mutlu etmeye yetmedi onu. Ve her gün o taşın üstüne oturdu ve mutluluğu düşündü… Nasıl mutlu olunur diye saatlerce düşündü… aradan uzun zaman geçti kız hiç bırakmadı o taşın üstünde düşünmeyi hergun gitti oturdu ve düşündü saatlerce..

Birgün çok şiddetli yağmur yağdı ve sel haberleri duyulmaya başladı, kız çok da umursamadı zaten hayattan pek zevk almıyordu. ama birkaç günde talında uzak kalmıştı evde düşünmek istemiyordu hiç birşeyi, derken hava açtı birkaç gün sonra ve kız ilk iş olarak taşın yanına gitti ama taş yerinde yoktu. Sel altındaki toprağı taşımış taş da kayıp gitmişti. Kız üzüldüğünü hissetti o taş ona arkadaşlık yapmış derdini dinlemiş düşüncelerine kulak vermişti. Aradığı cevap buydu kızın, mutluluğun tarfi değil kendisini görmek istiyordu ve birşeyler kaybetmenin verdiği üzüntü aslında ona ssahip olmanın verdiği mutluluktur dedi kendi kendine…Dipnot : Hiç aklımda yokken, küçük ve mutsuz bir çocuğa mutluluğu nasıl anlatırsın diye düşündüm ve bir hikaye uydurabiliyormuyum diye deneme yaptım . İlk defa bu tarz bişi deniyorum…