Artık iyice hastalandık, tahrib etmek, can almak, yok edip yıkmak, iğrenç hayat hakikatleri oldu..Toplumun, üstü de dibi de ruhen hasta ; üstü, cemiyeti beyniyle sikiyor.. altı, neresi nereye denk gelirse..Düşmanına karşı, çocuk kaçırmayı meşru sayan bir fikir durmasına ne denebilir?Bu ne kahpeliktir?Acıyı bir başka acıyla yaşatmak bir nefis müdafaası olabilir mi?insan olanın meşrebine sığar mı bu ? puşt oğlu puşt, içindeki sönmeyen ateşi söndürmenin çaresi merdivenin son basamağına inip, hasmının kanadını kırmak mıdır? git kiminle oynaşacaksan oynaş lan, allahın sabılarından ne istiyorsun?Türkiye de medyaya düşen ve cemiyeti yıllarca meşgul eden ilk çocuk kaçırma hadisesi 1961 yılında “kayıp kız ayla” ile başlamış; mesele öyle bir boyuta gelir ki, scotland yard’dan gelen medyumlar olaya el atarlar ama bugüne kadar çocuğun ne ölüsü ne dirisi bulunabilmiş değil..Evet, bir aileye evlatlarının günün birinde buharlaşması gibi bir cinnet yaşatılabilir mi? “Allah düşmanımın başına evlat acısı vermesin” fikri-temennisi bu topluma ait değil miydi?
nol’du lan ne değişti? bu vahşeti yaptıracak kadar ne değişti ?zerresine, cihan değer dediğimiz bir yavruyu hangi öç, hangi intikamla hangi, içi boş hırsınla alıp götürürsün?Bir anayı, musallada yatan evladına baktıracak kadar hangi cinnetle örgülenmişsin?o ateşin külleri donar mı? sanıyorsun..elbette, özlemden hiç kimse ölmüyor ama koskaca bir ömrü sızlatacak kadar nasıl gaddar olabiliyorsun?Öyle bir yere geldik ki; artık musibetleri bile ganimet saymaya başladık, kanayan resimlere bakıp hergün ayrılık zehri içenlerin acıları ile içimizdeki kızgın ateşi söndürüyoruz..Bu hesap yanlış, bu hesap mutlaka bağdattan dönmeli yoksa sonu hüsran,Hepimiz için hüsran..